Tanımaya çalışarak geçen üç günün ardından dördüncü günün sabahına uyanmıştım: Yeni okulumdaki ilk günün sabahına..
Yeni okulumun bizler için hazırlattığı formasını giyip kahvaltı masasına oturdum.Bir kaç lokma yemeye başlamışken annem; 'Nasıl da yakışmış oğluma, yeni okulunun ilk gününde başarılar' diyerek ağzıma bir lokma daha sıkıştırdı.Dolu ağzımla anneme teşekkür edip dışarı çıktım. Ayakabılarımı giydikten sonra sırtıma çantamı atıp kulaklığımı taktım, okula yürürken bir şarkının da bana eşlik etmesini istedim ve -Day6/Letting Go-açtım. Şarkının ortalarına vardığımda arkamdan biri omzuma dokundu. Arkamı dönüp baktığımda sarı saçlı, hafif esmer tenli, tatlı bir çocuk bana gülümsedi, gülümseyince sincaba benziyordu. Kulaklığımı çıkarıp yanımdaki benimle konuşmak isteyen kişiye döndüm:
-Selam ben Jisung, Han Jisung.
-Selam ben de Felix, Lee Felix.
Çocuğun sıcakkanlı bir tavrı vardı. Benimle tanışmak istiyor gibiydi.
-Buraya yeni taşındınız değil mi, annen senden daha önce geldi galiba buraya, annem ve annen tanışıyorlarmış hatta çocukluk arkadaşılarmış. Annem annenle konuşurken beni de çağırdı yanına. Annen benim yaşımda bir oğlunun olduğunu onun da benim okuluma başlayacağını, arkadaş olabileceğimizi söyledi. Sen galiba hala yurtdışındaymışsın o sıralar. Zaten ismin de bu yüzden yabancı değil mi?Biraz çok konuşuyordu. Ama sevmiştim. Onunla arkadaş olabileceğimi düşündüm.
-Evet, doğduğumdan beri Avusturalya'da yaşıyordum.Ancak dört gün önce buraya annemin ülkesine, çocukluğunu geçirdiği şehre geldim. Ve demek annemin çocukluk arkadaşının oğlusun, tanıştığıma memnun oldum.-diyerek gülümsedim. O da bana gülümseyerek:
-Hoş geldin o zaman, ben de tanıştığıma memnun oldum. -dedi.Sohbete devam ederek yolun sonunu getirmiştik. Giriş kapısının önünde -Acaba aynı sınıfta mıyız?- diye bana döndü. Ben de omuz silerek bilmediğimi belli ettim. Zil çalmadan önce bahçede beni birkaç arkadaşı ile tanıştırdı. Sonra zil çaldı ve ben de sınıfımı öğrenerek içeri girdim. Okulum büyük bir yerdi ve ben üçüncü katta koridorun sonundaki sınıftaydım. Jisung bana dönerek -benim sınıfım burası, ben içeri giriyorum, sana da iyi dersleer- diyerek içeri girdi. Koridorun sonuna kadar tek başıma yürüdüm , sınıf kapısının önünde uzun boylu, uzun açık kahverengi saçlı bir çocuk alt sınıflardan olduğunu düşündüğüm birinden para alıyordu. Parayı aldıktan sonra bir kağıda bir şey yazdı ve kağıdı katlayıp cebine koydu. Etrafını kontrol kafasını çevirip etrafını kontrol ettikten sonra saçlarını eliyle geriye savurup içeri girdi. Ne olduğuna anlam verememiştim ama kafamı fazla yormayarak içeri girdim. Kapıda gördüğüm çocukla da aynı sınıftaydık arka sıralardan birine oturdu ve yanındakiyle konuşmaya başladı. Benimse etradımda insanlar toplanmaya başlamıştı, sınıfta yeni biri olduğu için doğal olarak tanımaya çalışıyorlardı. Biraz sonra da içeri öğretmen girdi ve sınıfa kendimi tanıtmamı istedi. Bundan sonra da kendimi derse verdim ve dinledim tarih dersini. Geçmek bilmeyen 50 dakikanın ardından teneffüs zili çaldı. Öğretmenin ardından bahçeye çıkan öğrencileri izlerken yanıma biri oturdu. Bu girişte gördüğüm o uzun boylu çocuktu. -Selam ben Hwang Hyunjin, bu sınıfın aynı zamanda da okulun başkanıyım. Okula hoş geldin. -diyerek elini sıkmam için uzattı. Elini kavrayıp sıktım ve -Hoş buldum ben de az önce kendimi tanınmıştım ancak Lee Felix.- diyerek gülümsedim. O da bana gülümsedi ve kalın bir sese sahip olduğumu, sınıftakilerin ben kendimi tanıtırken etkilendiğini belirtti. Sonra da yanına diğer sınıflardan iki kişi geldi ve onların yanında gitti, kapıdan çıkmadan bana dönüp uzunca baktı sonra arkasını dönüp sınıftan çıktı. Bu yaptığına anlam veremedim ama sonra da benim yanıma Jisung geldi ben de onunla dışarıya çıktım.
•••
Okuldaki ilk günü bitirdikten sonra Jisung ile birlikte eve yürümeye başladık. Okulu, sınıfı sevip sevmediğimi soruyordu. O sırada omzumda bir kol hissettim: Hyunjin'in kolunu. Hyunjin omzuma kolunu atmış -Selam Felix , demek sen de bu yoldan yürüyorsun ,evin nerede belki komşuyuzdur-diyordu. Tam cevap verecekken Jisung -Felix'e bulaşma , onu da yürüttüğün kirli işlere ortak etme-diyerek Hyunjin'in kolunu omzumda aşağı çekti ve beni hızlıca yürüterek ondan uzaklaştırmaya çalıştı. Arkamı dönüp Hyunjin'e baktığımda Jisung' a öyle nefret dolu gözlerle bakıyordu ki kafamı çevirip hızlıca Jisung'a eşlik ederek yürümeye başladım. Eve yaklaşmışken Jisung'a baktım hala öfke dolu bir surat ile yola bakıyordu. Jisung Hyunjin'e 'yürüttüğün kirli işlere onu da ortak etme' diyerek neyi kastediyordu?Evin önünde ona dönüp -Hyunjin'in yürüttüğü kirli işler mi, ne gibi işler yürütüyor ki diye sordum. Jisung -Boş ver, pis adamın tekidir,ona bulaşma yeter.-dedi ve gülümseyerek -Yarın yine seni beklerim,birlikte yürürüz dedi ve el sallayıp karşı binadaki evine girdi. Jisung'u Hyunjin konusu etkilemişti, ne gibi şeyler yaşanmış olabilirdi ki aralarında?~ ••• ~
◇◇◇İkinci bölümün sonuu. Umarımm beğenirsinizz medyadaki şarkıyı da dinlemenizi tavsiye ederimm mükemmell çünkü, sonraki bölümlerde komedi ve aksiyon artacak! Konuşma cümlelerini Felix'in anlatımından ayırmak için ara söz tekniğini kullandım; tırnak işareti kullanmak yerine. Neyse herkese iyi okumalaar, içinizden geçen her yorumu yapın ve acaba Hyunjin ne gibi kirli işler içinde, Felix acaba neler yapacak?, Jisung ve Hyunjin arasında neler yaşanmış olabilir?? Bunlar hakkındaki fikirlerinizi yazmayı unutmayın beraber yorumlayalımm◇◇◇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Bizim Okul Başkanı'
FanfictionOkula yeni nakil olan; 'Felix've gizemli işlerin adamı okul başkanı; 'Hyunjin'...