2/2

49.5K 2.5K 5.1K
                                    























winona oak/let me know (live)

❝i think of all the wasted time,
we're standing on the sideline waiting for a sign, i found you there.
no, nothing is a waste of time.
i had to take a hit to learn to read the signs.
i found you there...❞

❞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




























haftalar olmuştu.

rüya gibi geçen ve sonu oldukça tutkulu biten o günün ardından haftalar geçmişti.

jeongguk boşaldıktan sonra bay kim tek kelime etmeden, jeongguk'un koltuktan kalkmasını bile beklemeden çekip gitmişti. jeongguk önce buna kırılsa da sonra tüm bunların onun için de kolay olmadığını bildiğinden moralini yüksek tutmaya çalışmıştı. ilerleme kaydetmişlerdi sonuçta, değil mi? bay kim'in tüm gün boyunca ona nasıl gülümsediğini, yan yana yürürken ellerinin çarpışıp durmasını ve yara izini okşamasını unutamıyordu jeongguk. hoşlantısının daha ne kadar şiddetlenebileceğini o günden sonra anlamıştı çünkü artık her şey bay kim'le ilgiliydi. yemek yerken beraber yaptıkları kahvaltıyı hatırlıyor, içerken oynadıkları küçük soru-cevap oyununu, sadece oturma odasındaki koltukta otururken de geçirdikleri tutku dolu anları anımsıyordu. bay kim, bay kim ve bay kim... aklından çıkmıyordu.

o günden sonraki ilk derslerinde jeongguk çok heyecanlıydı. gözlerini her zaman olduğu gibi onun üstünde tutsa da bu sefer bir şeyler farklıydı. biliyordu. bay kim de ona bakacak, gözleriyle onu süzecek ve belki de küçük de olsa gülümseyecekti. belki amfinin ışıkları kapandığında diğerleri fark etmeden ona göz kırpacak, ders çıkışında ona bugün boş olup olmadığını soracaktı. jeongguk'un sadece ona baktığında bile karnında bir kelebek kolonisi var oluyor, kasıklarını ısıtıyordu. güzel şeyler olacaktı. bundan sonra, bay kim'le aralarında güzel şeyler olacaktı.

olmadı.

bay kim derste öylesine bile olsa gözlerini yüzüne değdirmedi bu sefer. çıkışta onu beklemeden çantasını alıp çıktı ve bu diğer derslerde de devam etti. üç hafta olmuştu neredeyse ve bay kim bilerek onu görmezden geliyor, sanki hiçbir şey yaşamamışlar gibi onu yok sayıyordu.

jeongguk bok gibi hissediyordu.

göğüs kafesinde bir yerlerde bir his vardı. bu his, onunla daha çok vakit geçirme fırsatı bulursa ona sırılsıklam aşık olacağını söylüyordu. jeongguk biliyordu, her şey aylar öncesinden çok daha farklıydı. ona olan hisleri çok daha gerçekçi, çok daha yoğun ve kapsamlıydı. bay kim'in ona böyle davranması ise onu mahvediyordu. her ders sonunda gözleri doluyor, akşamları kendini tutamayıp içiyor ve ağlıyordu. berbattı. neyi yanlış yaptığını düşünüp duruyordu. bu kadar arsız olması onu rahatsız etmiş olabilir miydi? jeongguk'la vakit geçirince onun gerçek yüzünü görüp ondan soğumuş olabilir miydi? ya da... ya da bay kim aslında erkeklerden etkilenmiyor olabilir miydi?

𝙢𝙧. 𝙠𝙞𝙢, 𝙩𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin