Soğuk bir kış sabahına her çaldığında lanet ettiğim 7 alarmıyla kalktım.Havanın soğukluğundan odamın camları buz tutmuştu, yağan kar dışarıya süslü bir görünüm veriyordu.
Yatağımda doğruldum ve yatağımın tam yanında olan camımdan biraz dışarıyı seyrettim. Dışarısı resmen ıssızdı. Kimsenin soğuktan dışarıya çıkmadığı bu günde gitmekten bıktığım okuluma gitmek zorundaydım, ve üstüne üstlük evi terk etmek için sadece 1 saatim vardı.
Yatağımdan okula, okulu bulana ve okulu sabahın köründe yapana söverek kalktım. Yumoş sabahlığımı giydim, panduflarımı ayağıma geçirdim. Uyandığımda ailem evde olmuyordu, çünkü ikisi de işe erken başladığı için evden çıkıyordu. Onun rahatlığıyla evimizdeki ses sistemimi açtım, şarjdaki telefonumu şarjdan çıkardım ve sisteme bağlayarak bir şarkı açtım. Sabahları şarkı dinlemek uyanmamı ve dinç olmamı sağlıyordu. Tuvalete gittim ve tuvaletimi yaptım, elimi yüzümü yıkadım ve yüzüme her sabah sürdüğüm nemlendiricimi sürdüm. Normalde cildim nemlendiricimi kendine yedirene kadar kahvaltı ediyordum, öyle de yapacaktım. Mutfağa gittim ve buzdolabını açtım. Yiyecek bir şey bulamayınca meyvelerimizden yemeye karar verdim. Her yaz buzluğa çilek ve yaban mersini atardık. Buzluktan yaban mersinini ve çileği çözünmesi için çıkardım. Çözünme olayı planıma dahil değildi, zamana ihtiyacım vardı.
Boş boş beklemek yerine okula giyeceğim şeyleri seçmeye çıktım. Evet, okulumuz serbest kıyafetliydi. Siyah skinny jean'imi ve gri bana bol gelen sweatshirt'ümü üzerime geçirdim. Makyaj masama oturdum. Göz altımı kapatıcıyla kapattım ve şeffaf maskaramı sürdüm. Lip Balm'ımı kahvaltıdan sonra sürmek için ve okulda ihtiyacım olduğu için yanıma aldım. Saçlarımla çok ilgim yoktu, sadece kullandığım şampuanlara dikkat ederdim ve her sabah sürdüğüm bir saç kremim vardı. Kremi sürdükten sonra saçımı normal bir at kuyruğu yapıp bebek saçlarımı çıkardım. Çantamı topladım ve aşağı indim. Meyvelerim istediğim duruma gelmişti. Dolaptan biraz da muz çıkardım ve muzları doğradım. Bir kase alıp hepsini kendimce süsleyerek yerleştirdim. Şu an çoğunlukla iyileşmesine rağmen yeme bozukluğum olduğu için süsleyince yeme isteğim az da olsa artıyordu. Televizyonu ve PS4'ü açtım ve uzun zamandır izlemek istediğim Euphoria'yı açtım. Yemeğimi hızlıca bitirip çok az daha diziyi izledim ama ilk bölümü bitiremeden evden çıkmam gerekti.
Siyah bana kat kat büyük gelen ceketimi giydim. Kışın bol şeyler giymek hoşuma gidiyordu. Damalı Vans çantamı sırtıma taktım, topuklu siyah deri botlarımı giydim ve AirPods'larımı takıp evden çıktım. AirPods'ları doğum günümde almışlardı, tüm yıl doğum günümü beklemiştim. Dışarda resmen incin top oynuyordu, ama buna aldırmadan okulun yolunu tuttum. Okula gimek için evimizden çok az uzak olan durağa kadar yürümem gerekiyordu, 8:15'te de otobüs burda oluyordu. Duraktaki oturma yerlerine oturdum ve otobüsü bekledim, geldiğinde de otobüse bindim ve camdan dışarıyı izledim. Günlerden pazartesiydi ve bu hafta sonu sevgilimi görememiştim, onu okulda göreceğim için okula gitmek için can atmaya başladım çünkü onu özlemiştim. Okul 8:55'te başlıyordu. Otobüs ise 8:46 gibi okulun önüne geliyordu.
Okulun önüne gelince her zamanki gibi kalp atışlarım hızlanmıştı, çünkü sevgilim her zaman otobüsün geleceği yerde sabahları beni beklerdi. Otobüsün arka kapısından indim
Tam da karşımdaydı
Onun önü açık olan ceketinin içinden ellerimi geçirerek ona sımsıkı sarıldım ve aşık olduğum parfümünün kokusunun burnumun içine dolmasına izin verdim.
Uzun bi sarılmadan sonra ondan ayrıldım ve soğuktan kurumuş dudaklarına buse bıraktım
c. Seni çok özlemiştim Rüzgar
r. Sadece 2 gün görüşmedik, ama ben de seni çok özledim. Ama derse sadece 6 dakika kaldı, gel içeri girelim.
Başımı tamam diye salladım. Elinden tuttum ve okulun kapısına geldiğimizde elini bırakmak zorunda kaldım. Yukarıya çıkana kadar 2 günde ne yaptığımızı konuştuk, çünkü telefonda konuşma fırsatımız olmamıştı.
Okulumuz 6 katlıydı. 4 zemin dahil ve 2 tane de eksi katı vardı. Bizim sınıfımız 3. kattaydı. Sağolsun okulumuz işkence çektirmeye bayılıyordu. Okula gitmeden önce boşuna söylenmiyorum. Derse 3 dakika kala sınıfa girdik ve yerimize oturduk.
Rüzgar'ın da dahil olduğu bir 6'lı arkadaş grubumuz vardı. Ben, Rüzgar, Ayça, Öykü, Deniz (erkek) ve Uzay. En yakın kız arkadaşım Öykü'ydü, en yakın erkek arkadaşım ise Uzay'dı. Grubu ben kurmuştum. Onlar dışında da hiçbirini kapsamayan başka bir arkadaş grubum vardı. O grupta da Batu, Tolga, ben ve Duru vardı. Duru'yu gruba ben sonradan eklemiştim, onun dışında eski üçlüyü de ben kurmuştum. Hepsiyle de arkadaşlığım çok güçlüydü.
Tolga,Batu ve Duru bizim sınıfta değillerdi. O yüzden onlara koridorda zaten selam vermiştim. Sınıfa girince de geriye kalan arkadaşlarıma selam verdim ve sarıldım. Yerime oturdum ve kalem kutumu, suyumu ve kitaplarımı çıkardım. Bunları yaparken öğretmen sınıfa girdi. Okulumuzda telefonlarımızı elimizden almıyorlardı, bu yüzden Rüzgar'la derste mesajlaşma kararı aldık. Sanırım birbirimizi fazla özlemiştik. Sadece 2 gün olabilir ama biz birbirimize fazla bağlı olduğumuz için bize 1 gün bile fazla geliyordu. Evet, öğretmene çaktırmadan mesajlaşma yöntemi de bulduk.
<3: Başlayalım mı?
Ben: oluur
Rüzgar'la tüm ders boyunca konuşarak özlem giderdik. İlk teneffüsümüz her zaman 40 dakika oluyordu, kahvaltı edebilmemiz için. Bu teneffüsü de hepimiz uyanmak için kullanıyorduk. Okuldan çıkmamıza da izin veriyorlardı. Bu yüzden Rüzgar ile okulun çok yakınındaki Starbucks'ta kahve içmeye karar verdik.
Starbucks'a gitmek için aşağıya indik ve okuldan dışarı çıktık. Çıktığımız anda Rüzgar benim elimi, ben de Rüzgar'ın elini tutmak için aynı anda harekette bulundu. Tüm yol boyunca buna güldük. Gülüşü bana huzur veriyordu...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Upuzunnn bir zamandır yeni bir hikayeye başlamayı istiyordum, sonunda cesaret edebildim :) Önceki hikayelerimden farklı olacak bu hikayem. Farklı kurgu, farklı yer ve farklı olaylar. Ama yine adımız Cansu :') İSİMİ SALAMIYORUM, ÇOCUĞUMUN ADINI CANSU KOYCM BU GİDİŞLEEE HAHAHBODHÜWRCFJWD. (neden olmasın hehehe )
He bu arada, bu kitap o size okur musunuz diye sorduğum kitap değildi. Ona başlamayı şu anlık düşünmüyorum açıkçası, beni zorlar gibime geliyor. Ama umarım bir gün başlarım.
Tabiiki de oy sınırı koymuyorum. İster 10 görüntülenme alsın, ister 0. Bu kitaba devam edeceğim. Hattaaa yb yazmaya gidiyorum yehuuuu!1!!11!!!1!
Uzun lafın kısası, iyi okumalar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
him ~ fw
FanfictionBir kız, iki erkek. Biri ulaşılamaz, diğeri ise yanı başında. 2 seçim, 2 farklı sonuç. Kimi seçmeliydi? Cansu 16 yaşındaki bir lise öğrencisiydi. Olağanüstü bir hayatı yoktu, normal bir öğrenciydi sadece. Onu çok seven ve onun da onları çok sevdi...