s.ö 4

34 2 0
                                    

Üşüyordum. Neden 7 saattir burdan gitmediğimi hala anlamıyordum. İnatım işte. Deniz'le olan öpüşmemizden sonra utanç içinde kaçıp gitmiştim. Şuan ormanda bir ağacın dibinde tam 7 saattir salakça oturuyorum. Aslında sırf oturmuyorum, düşünüyorum. Hayatta başarılı olabilmek için onca insan çok çalışıyor. Ben küçüklüğümden beri hep bir yazar ve ressam olmak istemişimdir. Küçüklüğümden beri bu alanlarda yeteneklerim var. Ama hiç yeteneklerimi göstermedim. Evde küçük bi odam var. Çalışma odam gibi bişi. Bir tek annem biliyor bu çalışmalarımı. Kendi kendime kitaplar yazdım, bir sürü tablolar çizdim. Ama hepsi gizli kaldı. Okulda resim derslerinde herkes gibi sadece bacası olan sıradan bir ev çizerdim. Neden bilmiyorum ama yeteneklerimi göstermedim hiç bu zamana kadar. Bir tek annem biliyor. Bana bir çok kez yarışmalara katılıp yeteneklerimi göstermem için ısrar etti ama ben hiç istemedim. Hayatımda hiç güzel bişi yoktu ve ben hep resimlerimde ve yazılarımda ruhumu yansıtan şeyleri çizer ve yazardım. Yani bütün çalışmalarımın hepsi bunalımımı anlatıyor. Hayatıma renk katan sadece renkli guaj boyalarımdı. Bir de şarkı söylemeyi seviyordum ama bunu herkesten gizlemem daha iyi çünkü sesim berbat. Annem her ne kadar da beni kırmamak için sesin çok güzel desede ben sesim kötü olduğunu biliyordum. Ama yine de şarkı sözleri yazıyordum. Söyleyemesemde övünmek gibi olmasın ama şarkı sözlerim çok güzeldir. Annem gitti. Hayatta tek güvendiğim babam gitti. Onca yıldan sonra hayatıma renk katan babamdan sonra tek güvenebileceğim bir insan geldi hayatıma. Deniz... Bilmiyorum ama gerçekten onu tanımamama rağmen ona çok güveniyordum. Onun yanındayken kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Şuan salak gibi utançtan kaçıp geldiğim yerde 7 saattir üşüyorum. Telefonumun şarjı %8 . 158 tane cevapsız arama. Hiç birisine bakmıyorum çünkü beni merak etmelerini istemiyorum. Kalktım ve kafamın estiği yöne yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Hava kararmıştı. Saat 23:00'dı. Ormandan gelen kurt sesleri beni ürkütüyordu. Ama korkmamış gibi gözükmeye çalışıyordum. Telefonumun fenerini kullanıyordum. Birden sarhoş bi adamın elinde rakı şişesiyle şarkı söyleye söyleye geldiğini gördüm. Bu sefer gerçekten çok korkuyordum ve bunu belli ediyordum da. Geriye dönüp koşmaya başladım. Arkama bakarak koşmaya başlıyordum. Aniden sert, kaslı bi vücuda çarptım ve yere düştüm. Sonrasını hatırlamıyorum zaten. Uyandığımda kendimi beyaz bi odada buldum. Acaba öldüm de cennettemiyim diye düşündüm. Gerçekten cennet böyle beyaz mı ya? Din derslerini daha dikkatli dinlemeliydim. Bi yatakta yatıyordum. Sağıma dödüğümde Deniz'i ve yanında beyaz önlüklü bi adamı gördüm. İnanmıyorum Deniz'de mi öldü? Nasıl olur ya neden? Yanındakide melek mi acaba. Çünkü çok yakışıklı. 
- Daha iyi misiniz Sare Hanım?'' dedi yakışıklı melek. Etrafıma iyice baktığımda buranın bi hastane olduğunu anladım. 
- Kaslarıma çok sert çarptı doktor o yüzden kendine gelmesi biraz zor'' dedi ukala Deniz. 
- İyiyim ben. Bana noldu?'' dedim. 
- Olanları Deniz bey size sonra anlatır. Şimdi sizi muayane etmeliyim.'' dedi doktor. Yakasına baktığımda 'Prof. doktor Erdem ÖZTÜRKER' yazıyordu. Sırtımı açtı ve öksürmemi söyledi. Öksürdüm. Sonra sırtımı kapattı ve gözlerimi açıp ışıkla baktı. Gözleri maviydi. 
- Evet çok iyisiniz. İsterseniz hastaneden çıkış yapabilirsiniz.'' dedi. Tam gidecekken arkasını dönüp;
- Bu arada gözleriniz çok güzel.'' dedi, gülümsedi ve göz kırpıp gitti. Gamzesi kalbimden vurdu lan o ne belediye çukuru gibi. O da benim gözlerimi beyanmış eehehehe. Bende şirince gülümsedim. 
- Şirinlik yapma yakışmıyor. Hadi seni doktorun etkisinden alıp götürüyorum bebek'' diyerek kolumdan çekiştirerek ayağa kalkmamı sağladı. Tam düşecekken beni tuttu. Tıpkı filmlerdeki gibi gözlerimiz birbirine kenetlendi. Çok yakındık. Kalbim hızlıca atıyordu. Aramızda çok az bir mesafe vardı.  Gözleri beni büyülüyordu. 
- Bence bana aşık olmadan gitsek iyi olur. 15 dakika içinde üstünü giyinip gel. Zombiye benziyorsun. Bu halinle seni ben değil Brad Pitt bile almaz.'' dedi ve deri ceketini alıp dışarı çıktı. Ukala pislik! Aynaya baktığımda gerçekten çok kötü bi halim vardı. Bu halimle benden soğumaması büyük başarı. Ya da soğudu mu acaba? uff inşallah soğumamıştır. Hemen üstümü giyindim, saçımıda hafif üstten şirin bi topuz yapıp çıktım. Odadan çıktığımda özürlü çocuk ortalıklarda yoktu. Serdarçığımı gördüm ve yanına gittim. 
- Selamm'' dedim şirince. Beni görünce hemşireye anlattığı şeyi bölüp o da bana;
- Selam'' dedi gülerek. 
- Deniz'i arıyordum da gördün mü onu. Yani şey gördünüz mü demek istedim.'' dedim. Tabii ki de  bilerek gördün mü dedim. 
- Sorun değil sizli, bizli konuşmaya gerek yok Sare'ciğim. Deniz'i dışarıda gördüm. Arabasının yanında.'' dedi. O! BANA! SARE'CİĞİM! DEDİ! Yerim len tipe bak büyüyünce seninle evlencem ben. 
- Peki teşekkürler Serdar'cığım''dedim şirince gülümseyerek. 
- Biz Sare hanımı dışarıda bekleyelim o burda şirinlik yapsın'' dedi Deniz. Sinirli bi hali vardı. Kolumdan tutup hızlıca yürümeye başladı. Napıyordu bu mal? Arabasının önüne geldiğimizde beni bırakıp şoför koltuğuna geçerken;
- Bin'' dedi. Şoför koltuğunun yanına bindim. Emniyet kemerimi taktım. O her zamanki gibi takmamıştı tabii. Arabayı çok hızlı sürüyordu. 
- N'oluyo ya yavaşla biraz.'' dedim. Beni takmayıp hala hızlı sürmeye başladı. 
- Yavaşlamazsan arabadan atlarım. '' dedim fakat arabayı kitlemişti. 
- Ya ne bu sinir bi dur yavaşla Deniz!'' dedim. Bu sefer sesimi yükseltmiştim. Aniden fren yaptı. 
- Benden başka kimseyle yakın olmanı istemiyorum.'' dedi bağırarak. 
- Ne? Buna sen karar veremezsin. Senin ne özelliğin var?'' dedim. Yüzüme bi kaç saniye baktıktan sonra arabayı sürmeye devam etti. Normal hızda sürüyordu bu sefer. Sesimi çıkarmayarak kafamı cama yasladım yol boyunca ve radyoda çalan İrem Candar - Bilmezdim şarkısını dinleyerek uykuya daldım...

Selamm :D 4. bölümü biraz geç yazdım. Nedeniyse sınav haftası yüzünden. Umarım okurken keyif alırsınız her ne kadar da oy vermeyip yorum yapmasanızda okumanız bizi sevindirir :) -Elif 

SON ÖPÜCÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin