"Hani olur ya öyle bir bakışta aşk... Hani ilk görüşte seversin onu. Ben onu yaşadım onda. İlk bakıştaydı bizimkisi. O ne kadar da ilk bakışta aşk a inanmasa da..."
Öykü'den çıkan kelimeleri dikkatlice dinliyordum. Bu tür başlayanlara çok alışmıştım artık. Ya sonunda "Ama artık aşkımız bitti." lerle bitiyor ya da "Artık ondan tiksiniyorum." larla devam ediyor. Tabi Öykü için bu durum daha farklıydı. İki buçuk yıl boyunca beklediği umut beklediği özlem çok fazlaydı. Aslında ona tüm gerçekleri anlatmak isterdim. Fakat o beni bir psikiyatristtin saçma, önemsiz, sadece yatıştırma amaçlı söylediği söz olarak düşünerek umursamayacaktı. Umuduna umut katmak diye bir niyetim yoktu ama mecburen onu avutmak zorundaydım. İster istemez de avutuyorum sanırım.
-Peki onun hakkında hala ne düşünüyorsunuz?
-Ah, lütfen. Yapmayın siz de. Siz de diğerleri gibi onun kaçtığını düşünüyorsunuz değil mi?
- Bu da nereden çıktı?
-Ah lütfen, kandırmayın beni. Yüz ifadelerinizden, umutsuz bakışlarınızdan o kadar belli ki.
-Kusura bakmayın ama, bunu düşünmemek imkansız.
-Asıl siz kusura bakmayın ama ben onun öyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Zaten buraya gelerek bir hata yaptığımı biliyordum. İyi günler Melis Hanım.
-Durun, durun lütfen. Ben gitti demiyorum, sadece bu da bir olası durum diyorum.
- Benim için olası olmayan bir durumu nasıl olası bir durum olarak görüyorsunuz peki? Bu resmen bir delinin, hem de zır delinin akıllı olması durumunu göze almak gibi bir şey. Anlamıyorsunuz siz de onun beni bırakıp gitmeyeceğini.
-Tamam, o zaman konuyu bu açıdan ele alalım: Öykü Hanım en baştan başlayalım. Lütfen oturun, oturun ve neler olduğunu en baştan, tane tane anlatın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖyAz Mevsimi
ChickLitAYAZlı gecelerdeki ÖYKÜler'in kahramanıydı onlar. Bir kiraz gibiydi aşkları. Tatlı ve doyumsuz. Mevsimlerden yaz olması işi biraz da olsa değiştiriyordu. Gerçi bir onlara "yaz aşkları" değil "kiraz aşıkları" derdik. Çünkü biz o zamana yaz mevsimi de...