3-4 gün boyunca erzak toplamıştık nede olsa büyük bir arayışa çıkacağız.Son gün gelmişti artık herşeyimizi Ömer'in verdiği çantalara doldurmuştuk.
Aramaya başladık aradık karşımıza bir kaç köy çıktı orda konakladık falan işte.Bir dağın eteğine geldik orda bir tane adam sanki bizi bekliyormuş gibi hemen önümüze fırladı ve dediki;
Adam:Bu dağın tepesine ulaşın dostlar orada bilge bir adam var o size yardımcı olacaktır.
Bizde adamı dinledik dağa tırmanmaya başladık birkaç saat sonra dağın tepesine ulaştık. Orada çinli ustalara benzeyen havadaduran beyaz sakallı bir adam vardı.
Ona kim olduğunu sorduk o da;
Nurullah:Merhaba dostlar benim adım Nurullah ben sizin nereye gittiğinizi biliyorum.Sizde kitabı arıyorsunuz.Kitabın yerini size söyleyeceğim.
Ve bu onun son sözü oldu Usta Nurullah bir ok tarafından öldürülmüştü.Ben ustanın üzerine atlayıp onu hırpalamaya başladım;
Alp:Bize kitabın yerini söylee bize bunun yerini söylemek zorundasın.
Diğerleride bana sakin olmamı söylüyorlardı böyle bir konuda nasıl sakin olabilirim.
Aniden üzerimize bir ok yağmuru gelmeye başladı.4'ümüzde dağdan aşşağı koşmaya başladık ben ve Efe dağdan yuvarlanarak inmiştik ağzımız burnumuz kan içindeydi canımızçok yanmıştı ve moralimiz çok bozuktu.Ayağa kalktık ve üstümüzdeki tozları silkdik ve rotamızı sonsuzluk vadisi (Çok saçma bir isim) adı verilen vadiye doğru ilerlemeye başladık.
