LAVABO

159 8 12
                                    

10 ay sonrasından sa. 1. Kişili anlatıma geçiyorum baştan söyliyim şaşırmayın sonra
-Çok şaşıracağınızı sanmıyorum ama-

Musa'dan...

Sahneye çıkmadan önce bir lavaboya geldim. Elimi yüzümü yıkadım falan. Tuvalete girdim. İçimden "The Script'in Hall Of Fame" şarkısını söylüyordum.

-Neden bu şarkıyı koydum bilmiyorum bir an Bege yazasım geldi buna şükür askajdskdfmsmr
Altına Türkçe çeviri koyucam anlamı güzel-

You can be a master
Efendi olabilirsin

Don't wait a luck
Şansı bekleme

Dedicate yourself and you gon' find yourself...
Kendini ada ve kendini bulmaya git...

Tam o sırada içeri biri girdi. Şarkının devamını getirdi. Ama nasıl olur? Sesli bile söylemiyordum!

Standing in the Hall Of Fame
Şöhret geçidinde oturmak

Sesinden 8-9 yaşlarında bir kız olduğunu anladım.

And the World's gonna know your name
Ve Dünya adını bilecek

Cause you burn with the brighest flame
Çünkü sen en parlak ateşle yanıyorsun

En sonunda dayanamadım, kabinden çıktım ve şarkının devamını onunla aynı anda getirdim.

And the World's gonna know your name
Ve Dünya adını bilecek

Ve birbirimize bakıp, gülümseyip aynı anda son dizeyi getirdik.

And you’ll be on the walls of the hall of fame...
Ve sen şöhret geçidinin duvarlarında olacaksın...

Sonra aynı anda gülüştük. "Adın ne senin? " diye sordum.

Kız: Hannah

- Tanıştığıma memnun oldum Hannah. Ben de Musa. Sesin ne kadar güzel!

Bunun üzerine kızardı, başını öne attı.

Hannah: Teşekkür ederim. *Kıkırdayarak* Sizin de.

Ben de kıkırdadım. Ellerimi yıkamak için lavobaya doğru uzandım.

- Birazdan sahneye çıkacağım. En sonunda beraber de çıkalım mı? Bu şarkıyı söyleriz.

Hannah: Bilmem ki... Utanırım.

Onun boyuna gelecek şekilde dizlerimin üzerine çömdüm.

- Utanacak birşey yok! Eminim herkes sesini çok beğenecek. Güven bana!

Hannah: Siz öyle diyorsanız... Olur!

Kıza sarıldım ve teşekkür ettim.

Belinden birkaç santim yukarıda duran kıvırcık açık kahverengi saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Kalın ama düzenli kaşları ve kahverengi gözleri vardı. Çilleri ayrı bir hava ve şirinlik katıyordu. Beyaz, desenli bir tişört üzerine kot bir tulum giymişti.

Tuvaletten beraber çıktık. Ben bir masanın etrafında toplanıp bir şeyler içen Tecna, Stella, Layla, Tiger, Matador, Shakes ve Joe'nun yanına gittim. O da bir kadının oturduğu bir masaya doğru gitti. Sanırım annesiydi.

Joe: En sonda beraber bir düet yapar mıyız? Diye sordu bana. Biraz gülesim geldi gülmedim.

- Üzgünüm tatlım, insanlar benimle şarkı söylemek için yanıp tutuşuyor. Doluyum.

Stella: Kimden teklif aldın anında? Yoksa bülbüllere mi yalvardın? Der gülerek.

- I-ııı. Dedim başımı iki yana sallayarak. Sürpriz.
...

Sahneye çıktım, birkaç şarkı söyledim. Ara verdik 20 dk, hala moladayım, 10 dk sonra devam edeceğiz gitarcılar ve bateristle.

Kızlarla masanın etrafına toplanmış, bana yağdırdıkları övgüleri dinliyordum. O sırada bize doğru ellerinde 2şer içecekle yaklaşan erkekleri gördüm. Birkaç saniye sonra yanımıza geldiler.

Joe: Solistimize küçük bir sürpriz yapalım dedik. Dedi elindeki içeceğin birini bana verirken.

Neyin sürpriziyse, sanki ilk defa gözler üstünde, ışıklar altındaydım.

-Ya ne gerek var...

Bloom'un 'Shakes' diye bağırışı sözümü yarıda kesti.

Shakes: Özür dilerim! Dedi hemen yanındaki selpaklara kuşanarak.

Anlaşılan elindeki içeceği verirken üzerine dökmüş akıllı.

Bloom: Dur çıkmaz öyle ıslatmak lazım. Dedi peçeteyle silmeye devam ederken.

Sonra lavaboya gitmek üzere ayrıldı yanımızdan.

Bloom'dan...

Off Shakes yapacağın işi s*keyim! Diye içimden söve söve lavobaya gittim. Peçeteyi ıslattım, silmeye başladım.

Hay böyle şansın ben taaa!!! Elektrikler kesildi! İşin kötü yanı, lavobaya giriş kapısı elektrikle çalıştığından, bir nevi kilitli kaldım.

Arka cebime baktım, telefonum yok! Anaskim, masada kaldı!

Lavabo zemin katın altında, yani cam yok. Ama bir saniye, içeri bir yerden ışık süzülüyor. Gözlerimi tavan ve civarlarında gezdirdim. Belki A4 kağıdı boyutunda, belki daha küçük, bir havalandırma penceresi! Hem de dışarı manzaralı! Ama şimdi ne mümkün oraya yetişmek. Yine kaldık klasik yöntemlere: Bağırarak yardıma.

- Kimse yok mu?! Kilitli kaldım! Yardım edin!

Bir yandan bağırmaya devam ederek sırtımı kapıya yasladım ve küçük camın önünden geçenleri izlemeye koyuldum.

Tam aklıma sihirli bilekliğimden seslenmek geldi, ama... Bir saniye bir saniye! Az önce... Camın önünden... KANİEL GEÇTİ?!

Hemen kızlara seslendim.

- Kızlar! Hemen lavaboya gelmelisiniz! Çok acil!
.
.
.
.
.
Yazarcıktan not: 10 ay oldu beah, beni özlemişsiniz gibi sayıcam. Yazmayı birazcık unutmuş olabilirim ama hatırlicam hatırlicam sksskdkskdl
Zaten bu bölümü atlattım ya artık gerisi daha kolay. Sanırım.
Her zamanki basit iki kelimeyi söylicem: Yorum yapın. 💜💜

Sihirli GolcülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin