Draco'nun günü hiç iyi başlamamıştı.
Konferanslardan nefret ediyordu, özellikle politikse ve babasının adının altında düzenlendiyse. Haftasonunu bir avuç yüksek sosyeteyle çene çalarak harcamak istemiyordu. Yine de babasının üstüne yaptığı baskı çok büyüktü. Daha fazla mızmızlanmak yerine kabullenip gitmeye karar vermişti. Babası bir kere gitmesini istediyse karşı çıkmanın bir anlamı yoktu. En azından bu sefer sadece klasik ve kısa bir konuşma yapması gerekiyordu.
Planları İngiltere'ye ayak bastığında sekmeye başladı. Kiralayacak araba kalmadığını öğrenince duyduğunu anlamamış gibi kadına baktı.
"Bana koskoca şehirde kiralayacak araba kalmadığını mı söylüyorsun yani?"
"Üzgünüm efendim, ma-"
Draco derin bir nefes aldı. Ellerini masanın üstüne sertçe bastırdı. Kadın masasındaki belgeleri gergince karıştırmaya devam etti, bir yandan karşısındaki adama bakmaktan kaçınıyordu.
"Babamın kim olduğunu biliyor musun?"
Kadın karşındaki adamın soyadının ne anlama geldiğini bilecek kadar haber izlemişti. Profesyonel kalmaya çalışarak gözlüğünü düzeltti. "E-elbette biliyorum efendim ama müsait şoförümüz şu anda yok. Uzun süre beklemeniz gerekecek. "
"Peki en azından arabanız var mı? Kendim sürebilirim."
"Bir dakika efendim."
Draco sinirle iç çekti ve bekleme koltuklarına doğru yöneldi. On dakika geçtikten sonra sonunda Draco'nun rütbesine ve göz zevkine yakışır araba bulundu. Draco zafer kazanmış gibi gülümsedi ve siyah arabaya binmeden önce kadına son bir kez kötü bakışlarını yolladı.
Zaferi beklediğinden kısa sürdü. Araba dışarıdan göründüğü kadar mükemmel değildi. Motordan çıkan sesler, arabanın her taşta zıplaması, bozuk navigasyon...
Motor akşama doğru pes etti, Draco siyah arabayı çok yoğun olmayan yolun kenarına çekti. Sinirle arabanın direksiyonuna vurdu. Elini gözlerine bastırdı. Seçenekleri vardı. Araba kiralama şirketini arayabilirdi, taksi çağırabilirdi ya da her şeyi siktir edip konferansa gitmeyebilirdi ama şu an tek istediği oteline ulaşmaktı. Çok bunalmıştı, bozuk bir arabada bilmediği bir ülkede kaybolmak yerine evinde elinde bir bardak viski alıp en son okumakta olduğu kita-
"Hey, gergin görünüyorsun."
Draco sinirle başını çevirip arabanın camından baktı. Kimseyle uğraşacak hali yoktu. Tam karşısına çıkan ilk kişiye bağıracakken adamın görüntüsü kelimelerini ağzına tıktı.
Adam bir elini arabaya yaslamış Draco'ya doğru gülümsüyordu. Yirmili yaşlarında görünüyordu. Gözlüğünün altına sakladığı yeşil gözlerini hafif göz makyajıyla öne çıkarmıştı. Saçları Draco'nun aksine - çekici bir şekilde- darmadağınıktı. Üstündeki sıfır kollu yeşil tişört ve siyah pantolon oldukça dardı. Vücut hatlarını oldukça belli ediyordu, Draco süzdüğünü belli etmemeye çalıştı.
"Biliyor musun, 50 pound ve on dakikaya gerginliğini çözebilirim."
Draco bir an adamın ortaya attığı açık mektubu anlamadı. Adamın yeşil gözlerinin bacak arasına doğru kaydığını fark edince adamın olayının ne olduğunu anladı. Tanımadığı bir yerde birden bire karşısına eskort çıkmasını beklemiyordu.
"Bunun bana şu an nasıl yardımı dokunur bilmiyorum."
Adam Draco'yu tekrardan süzdü. Gözleri dans ederken adam tekrardan gülümsedi. " Para artarsa hizmet de artar."
Draco şu an gerçekten bununla uğraşmak istemiyordu. "Siktirip gitmen için kaç pound istersin?"
Adam sırıttı ve geri çekildi. Draco'nun arabasına bir bakış attı. " 20 pounda arabana da bakabilirim. Diğer işi yolda konuşuruz."
"Arabalardan anlıyor musun?"
" Anlamasam telif etmezdim değil mi? Zamanında tamircide çalışmıştım. En azından senden çok şey biliyorumdur."
Adam arabanın motoruna bakarken Draco onu izledi. Kendini o kirli ve yağlı motora dokunurken düşünemiyordu bile. Kendini bir eskorttan yardım alırken de düşünemiyordu ama bir şekilde bu haldeydi.
"Biri seni fena kazıklamış. Bu araba yola daha fazla dayanamaz. Nereye gidiyorsun?"
"Londra, merkeze."
"Bana bir dakika ver." Adam motorun yanındaki parçayı birkaç kez yukarı doğru çekti. Motordan gürültülü bir ses yükseldi ve çalışmaya başladı. "Merkeze kadar götürür ama sonrası sıfır. Erkenden elden çıkar. Dışı güzel ama içi çürümüş."
Draco adamın ellerine baktı. Motordan bulaşmış yağ adamın ellerini kaplamıştı. Arabanın bagajını açtı, en küçük valizini açtı ve içinden birkaç mendil alıp adama uzattı.
"Teşekkür ederim." Adam hızlıca ellerini temizledi. " Ve 20 poundum?"
"Biliyor musun, sadece bana otelime kadar şoförlük yap. 80 pound. Daha sonra istediğin yere dönmek için de taksi çağırabilirsin."
"Şaka mı yapıyorsun? Kolay para. Ah, bu arada adım Harry."
"Draco Malfoy."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prostitué | drarry
FanfictionDraco Malfoy Londra yolundayken arabası bozulur. Her şeyden bıktığı anda garip bir adam belli bir şey karşılığında yardım elini uzatır. Rich!Draco - Prostitute!Harry