Hotel Room And Question

527 65 45
                                    

Harry şaşırtıcı bir biçimde yolları avucunun içi gibi biliyordu. Altındaki arabanın rezilliğine ve çıkardığı seslere rağmen kendinden emin bir şekilde yollarda dolaşıyordu.

Draco adamın arkadaşlığından garip bir şekilde hoşlanmıştı. Draco pek böyle, halk insanlarıyla tanışmamıştı. Genelde insanlar Draco'ya sadece statüsü için yaklaşırdı. Draco bunun farkındaydı ama umursamazdı. Kimseyi kendiyle arkadaş ya da yakın olabilecek kadar iyi görmüyordu. Tabii bu kendini zamanla inandırdığı bir yalandı.

Hayatı hep böyleydi ama Draco asla yalnızlığını belli etmezdi. 25 yıldır kendini en yakın hissettiği kişinin 1 saat önce tanıştığı eskort olması komikti.

"Bu çöple otelin önünde gözükmek istemiyorum."

"Sen de zosyetelerdensin yani. Uzakta bir yere park edebilirim."

Draco kafasını salladı. Harry otelin iki bina yanındaki zar zor bulduğu park yerine arabayı çekti. Araba son nefesini verip motor sustuğunda Draco rahat bir nefes aldı. Harry'e doğru baktı. Genelde nakit taşımazdı ama ne olur ne olmaz aldığı 100 poundu cüzdanından çıkartıp Harry'e uzattı.

"80 değil miydi? Ahh, yoksa ilk teklifim konusunda fikrini mi değiştirdin? "

"Hay-"

"Çekinmene gerek yok biliyorsun. " Harry iyice koltuğa yaslanıp elini Draco'ya uzattı. Parmağını yanağında dolandırıp en sonunda dudağında durdu. "Benim işim bu."

"Hayır Harry, sadece yardımların için vermek istedim."

"Her zaman bu kadar nazik misin?"

"Hayır."

"Sen kaybedersin. Teklif hala geçerli." Harry elini geri çekip arabadan dışarı, çıktı. Draco onu takip etti.

"Şu otele baksana. Ben de gelebilir miyim? 50 pounda tüm gece elini tutabilirim."

Draco gözlerini devirdi. "Buna ihtiyacım var gibi mi duruyor?"

"Yani, yalnız gibisin."

"Hayır teşekkürler. Araba konusunda yardımın yetti."

"Hadi ama oyun bozan olma. 50 pounda benim mükemmel kişiliğimi bir saatliğine satın alabilirsin. Daha sonra istersen başka şeyler de yapabiliriz."

Draco tartışmak istemiyordu. Gerçekten çok yorulmuştu ve sadece odasına gidip kafasını yumuşacık yastıklara koyup uyumak istiyordu. Uğraşmak istemediği için mi yoksa Harry'nin yanında olması hoşuna gittigi için mi bilmiyordu ama en sonunda bozgunu kabul edip kabul etti. Harry sadece  gülümsedi. Sanki ikna edecegini önceden biliyormuş gibiydi.

Harry valizlerini otele taşımasına yardım etti. Girişteki görevliler Draco'yu anında tanıdı, hızlıca selam verip valizlerini aldılar. Harry'nin gözleri bu sırada büyük kapıdan duvarlardaki gösterişli resimlere, girişteki deri koltuklardan etraftaki Draco gibi zengin giyimli insanlara kayıyordu.

Uzun bir asansör yolculuğu sonunda kırmızı halıyla döşenmiş koridordaki odasına geldiler. Görevliler valizleri bırakıp gittiğinde Draco kartıyla kapıyı açtı. Büyük bir nefes aldı. Sonunda. Ceketini çıkarıp bir kenara attı. Hemen minik dolaba yöneldi. Özellikle dolabının viski dolmasını istemişti. Alkole ihtiyacı vardı.

Harry buranın otel odası mı yoksa ev dairesi mi olduğundan başta emin olamadı. Dikkatini ilk çeken karşısındaki büyük camdı. Londra'nın tüm ışıklarını sanki görebiliyordu. Siyah ve bej döşenmiş odada koyu yeşilin izleri vardı. Oda oldukça zengin ve klasik duruyordu.

prostitué | drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin