fourteen | final

187 19 38
                                    

[story]

yuta bir kaç saniye bekledikten sonra boğazına kalın halatı geçirdi. parmak uçlarında yükseldi ve ayağının altında ki tabureyi itti. halat şimdiden boğazını acıtmaya başlamıştı. boğazı acıyordu. ama kalbi daha çok acıyordu. elleri kalın halatı buldu. nefesi yavaş yavaş kesilmeye başlıyordu.

ve bir kaç saniye sonra tamamen nefessiz kaldı. ayakları hareketlendi ve elleri kalın halatı daha da sıkı tuttu. ama hiçbir işe yaramadı yaptıkları. gözleri kararmaya başlıyordu ki duyduğu ses ile kendine geldi.

"yuta!"

gözleri ona doğru koşan bedene takıldı. ah pardon, ona doğru koşan sevgilisine. sicheng yerdeki tabureyi düzeltip üzerine çıktı. yuta'nın boynunu saran halatı gevşetmeye çalıştı. "sicheng." dedi yuta zar zor çıkan sesi ile. "kendini zorlama çiçeğim, ben burdayım." dedi sicheng.

"bana neden böyle davranıyorsun sicheng? ben seni sadece sevdim. hem de kendimden çok sevdim. ne..." devam edeceği sırada öksürmeye başladı. sicheng halatı gevşettiğinde yuta ve o yere düştü. yuta gözlerini zar zor açtı.

"neden sicheng?...neden beni kurtardın?" sicheng gözyaşlarına engel olamadı. "özür dilerim yuta... başka çarem yoktu. benim gibi birini sevmeni istemedim. benden nefret etmeni istedim. senden uzaklaşmaya çalıştım. seni her gün daha da çok üzüyorum. daha fazla üzülmeni istemedim. benden vazgeçmen için elimden geleni yapmaya çalıştım. ama olmadı yuta. ben olmadan daha mutlu olacağını düşündüm. benim gibi birini... sevmeni istemedim. ben, senin bana beslediğin o saf sevgiyi hak etmiyorum. bu ipe boynunu geçiren kişi ben olmalıydım. sen değil..."

yuta sevgilisinin gözyaşlarını sildi. "özür dileme. ben seni hâlâ seviyorum, her şeye rağmen." dedi yuta. buruk bir gülümseme yerleştirdi kuruyan dudaklarına. ve sonra sicheng de gülümsedi. biraz daha eğilip sevgilisinin kuruyan dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. "geri geldiğin için teşekkürler sevgilim." diye fısıldadı yuta.

"ben hep buradayım çiçeğim, bir daha asla gitmeyeceğim."

ve sonra sevenler birbirlerine kavuştu...




merhaba,

girişinde hiçbir şey demedim çünkü yapacağım açıklamayı sona bırakmak istedim. bu kitabı sadece 3-4 gün içinde yazmış olabilirim. belki de daha az sürdü, pek hatırlamıyorum. ama hatırladığım bir şey var ki, bu kitabın içinde geçen pek çok şeyi yaşadım. ağlayarak yazdım bu kitabı, çünkü kötü bir dönemden geçiyordum. yanımda olacağına söz veren biri beni bırakıp gitti. aynı burada da olduğu gibi beni görmezden geldi. hem de günlerce. çok fazla acı çektirdi bana, her gece ağladım. ona söylemek istedim. ona her şeyi uzun satırlara yazıp anlattım. bir kaç dakika geçmeden geri sildim. çünkü korktum. onu daha da çok kaybederim diye. ve sonra çekip gitti. ona ulaşamadım hiçbir yerden. daha sonra geri geldi. yıkılmıştım, o beni yıkmıştı. güvenmiştim ona ve sevmiştim onu. bir kaç gün hiç konuşmadık. daha sonra ona mesaj attım, onu özlediğimi söyledim. "ben de seni özledim." dedi. haftalar sonra ilk kez o gün gülümsedim. onun yüzünden ağladım ve onun sayesinde güldüm. beni kıran ve tekrar hayata bağlayan şey o. şuan mutluyum. o yanımda. uzun lafın kısası, eğer birini özlüyor iseniz gidip onunla konuşun. çünkü eğer konuşmazsanız içinizde ki özlem ve hüzün sizi yıkar. sizi ancak, sizi yıkan kişi tekrar hayata tutundurur...

buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim,
yuwin ile kalın.

bitiş,
25/08/2020
00.50
💌

papatyalar ve viski şişesi, yuwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin