Ofisine kapanmış olan Kuzey, dosyaları incelemeye devam ederken tutan migrenini görmezden gelmeye çabalıyordu.
Ancak belli bir süreden sonra ağrısı dayanılmaz bir seviyeye ulaşınca, önündeki dosyalara ve yazması gereken raporlara kısa bir ara verdi.
Çekmeceden aldığı etkili ağrı kesiciyi içerken durumuna içerlemeden edemedi.
Eskiden sıradan bir aspirin ağrısını dindirirdi ancak şuan için tamamen etkisizdi ve Kuzey daha etkili ilaçlara ihtiyaç duyuyordu.
İş yoğunluğu ve özel hayatındaki boşluk büyüdükçe, stresi de artıyor ve baş ağrısını azdırıyordu.
İşaret ve orta parmaklarını şakaklarından çekerken saate kısa bir an göz attı.
Az sonra bir ceset getirilecekti.
O zamana dek sert ve bol kafeinli bir kahve içmenin iyi bir fikir olabileceğini düşünerek, olduğu yerden kalkıp kahve makinasına doğru ilerledi.
Kahve hazır olunca bir kupaya doldurarak cam kenarına doğru adımladı.
Gözleri kalabalık caddede gezinirken iç çekti genç adam.
İşini seviyordu Kuzey, evet ama uzun bir süredir kendine ayıramadığı zamanın onu boğmaya başladığını hissediyordu.
Ölüler sessizlerdi, çok konuşmaz, saçma sapan davranmaz ve sinir bozucu herhangi hareketler sergileyemezlerdi yaşayan insanların aksine.
Bu yüzden Kuzey, ölülerle içli dışlı olmayı asla yadırgamamıştı.
Tersine onlarla olmak hoşuna gidiyordu ancak eksikti işte...
Bir şeyler eksikti hayatında.
Eskiden zevk aldığı hiç bir duygusal, fiziksel veya ruhsal aktivite artık onu tatmin etmiyordu.
Düşünceli gözleri öylece bir noktada dalıp gitmişken önünden geçen yeşil cenaze arabası ile kahvesinden son bir yudum daha aldı.
Soğumuş kahve yüzünü buruşturmasına neden olurken ofisinden çıktı.
Kadavra soğuk odaya alınarak demir sedyenin üzerine yatırılmıştı.
Sedyedeki erkek cesedine kaşlarını çatarak baktı.
Polisler ise cesedin deforme olmuş bedenine bakamıyorlardı bile.
Burun deliklerine Vicks süren Kuzey, ellerine eldivenlerini takarken yardımcı adli tabip de gelmişti.
İki polis cesetten olabildiğince uzak duruyorlardı.
Kuzey gibi onlarda Vicks sürmüşlerdi ancak biri ceketinin yaka kısmıyla ağzını ve burnunu örterken öteki elindeki beyaz mendille kapatmıştı.
Yardımcı tabip Yasin maskesini çenesinin altına indirirken, üzerine eğildiği kasıklardan doğrularak uzaklaşmıştı.
"Makdülün cinsel organı, testere ağızlı keskin bir bıçakla dokuları parçalayacak şekilde koparılmış."
Yasin polislere dönerken sordu, "Cesedin cinsel organı olay mahalinde değilmiydi."
Kem küm eden polisler kafalarını iki yana salladılar. Muhtemelen konuşmaya kalksalardı kusarlardı.
Biri yerinde hafif hafif sağ sola sallanan, öteki yüzü sapsarı kesilmiş memurlardan gözlerini ayıran Kuzey, cesedin dikilmiş dudaklarına ardındanda boğazındaki şişliğe baktı.
"Yasin, makas." dedi Kuzey isteğini belirtirken elini uzattı.
Avcuna bırakılan makasla dudaklardaki dikişi kesti.
Makası bırakıp aldığı küçük fenerle boğazın içine baktı.
"Burada bir şey var. Yasin boğazın röntgenini çek."
Yasin röntgeni çekmek için makina ayarlarını yaparken Kuzey de cesedin iki omzundan göğsüne doğru neşterle bir 'v' çizdi.
İki çizginin göğüste birleştiği noktadan kasıklara dek düz bir çizgi çekti.
Gevşek deri iki yana ayrılırken Kuzey, polislerden gelen bir öğürtü duydu ancak duraksamadan işine devam etti.
Eline aldığı kocaman kelpetenle kaburgaları birer dal misali kesmeye başladı.
Göğüs kafesinin ön kısmını bir kapak açarcasına çıkartarak kaldırdı ve demir tepsilerin üzerine koydu.
Yasin'in ona seslenmesiyle kafasını kaldırıp ona kısa bir bakış attı.
"Kuzey... Şuna bir baksan iyi olur."
Cesedin röntgenine göz atmak için ışıklı panoya ilerledi.
"Sanırım kayıp penisi bulduk..."
Ardından gelen kusma sesleri ve edilen lanetleri umursamadan boğazdaki penisi çıkarmak üzere sedyeye ilerledi...
Ehehehehe...
Oy verin aq.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TABİP (BXB)
Mystery / ThrillerBir adli tıp uzmanına gelen tuhaf ceset olmuştu her şeyin başlangıcı... Sorasında gelen birbirinin aynı cesetler durumu iyice çıkmaza sokarken, adli tabip çoktan katilin radarına yakalanmıştı...