mevsimsiz sürgün yedim

428 43 241
                                    

Mavi gökyüzü bütün canlılığını yitirmiş, kendini gri bulutlara emanet etmişti. Ölüm kokan toprağı birazdan ıslatacak gibi üstünde toplanırken
rüzgar baş sağlığı diler gibi herkesi tek tek sarıp geri kaçınıyordu.

Beyaz mezar taşına bütün yüreğiyle sarılmış bir anne, onun yanında kendini metanetli tutmaya çalışan ama günden güne eriyen bir eş ve hiçbir şeyden haberi olmadan babasının mezarındaki çiçeklerle oynayan küçük bir kız çocuğu vardı.

Kim Seokjin'in ölümünün üzerinden beş yıl geçmişti ve bu hüsran dolu yıldönümde sevgili annesi, biricik eşi, güzel kızı ve kıymetli dostları onu hâlâ sevdiklerini ve unutamadıklarını göstermek istercesine toprağın altındaki bedeni yalnız bırakmadılar.

Onu adım adım kaybetmeye başladıkları ilk gün beş yıl, bir ay önceydi. Seokjin sıcak bir Aralık gecesinde işinden çıkıp arabasına bindi. İş stresinden dolayı artık onu boğulur vaziyete getiren kravatını genişletip bir an önce eşinin sevgi dolu kollarına ve daha bir aylık kızının minik bedenine kavuşmak için gecenin sakinliğine güvenerek hız yaptı. Kaderin ona çizdiği çizginin artık sonuna geldiğinden bihaberdi.

Her şey bir anda gerçekleşti. Büyük bir kamyonun altında kaldığında hâlâ yaşam savaşı vermekteydi. Ezilmiş arabasından zorlukla çıkarıldı ve kaza yerine gelen ambulansla en yakın hastaneye kaldırıldı. Hemen sonra vakit kaybetmeden çok sevdiği eşine haber verildi. Çünkü kötü haber yüreklere tez vakitte ulaşırdı.

Taehyung o gece yeni aldığı geceliğini giyip eşine göstermek için heyecanla beklerken telefonundan zillet bir ses yükseldi. İçine çöken anlamsız korkuyla heyecanı sönerken aynanın karşısından çekilip telefonu açtı. Aldığı haberle ilk başta donup kalsa da bebeğinin sanki sezmiş gibi içini kanata kanata ağlayışıyla kendini zor toparlayabildi. Korku dolu yüreği ve göz yaşlarıyla üstüne baştan savma birkaç giysi geçirdi.

Üst katta oturan kayınvalidesini de alarak kucağındaki bebeğiyle apar topar hastaneye giderken eşinin ve kendisinin can dostlarına haber verip durumdan haberdar etti.

Hastaneye vardığında sevgili eşini çoktan ameliyata almışlardı. Bu yüzden onu göremedi. Daha sonra ise eşini yoğun bakıma aldılar ve sadece canım ardından izleyebildi.

Bir aya yakın eşinin hareketsiz bedenini, kalp atış çizgilerinin iniş çıkışlarını camın ardından umutla izledi. Ona dokunamıyor, onu koklayamıyor ve onu saramıyordu ama en azından eşinin kalp atışlarını görebiliyordu.

Daha sonraki günlerde bu duruma bile şükreder hale gelmişti. Çünkü eşinin doktoru yüzlerine karşı söylemese de biliyordu, sevgili eşini gözden çıkarmışlardı. Ondan umudu kesmişlerdi. Durumu gittikçe kötüleşiyordu ve yavaş yavaş bütün sevdiklerinin içeri girip vedalaşmasına izin veriyorlardı.

Eşinin kıymetli ruhu artık bedenini azat etmek istiyordu. Onu bırakmaya niyetliydi. Onunla arasındaki ipleri koparmak niyetindeydi. Aşklarına ihanet etmeye yemin içmişti. Halbuki daha üç yıllık evliydiler. Daha iyisiyle kötüsüyle yaşayacak bir sürü anıları vardı. Taehyung'tan bu kadar çabuk bıkmış olamazdı. Öyleyse neden bırakmak için bu kadar büyük bir savaş veriyordu?

Bu süreçte Taehyung ne zaman o odaya girse ve eşinin hareketsiz bedenine yaklaşsa hâlâ sıcak olduğu için Tanrı'ya şükrediyordu. Ona dayanması ve onu bırakmaması için kulağına fısıldıyordu.

Çünkü biliyordu Taehyung, eğer ısrarla çağırırsa ne yapar eder geri dönerdi. Ne zaman Seokjin'den bir şey istemişti de olmadı diye gönlü kırılmıştı?

Eşinin direnen bedeninin yorulduğunun da farkındaydı. Yine de bencilce olduğunu bile bile rica ediyordu; Kızımız için dayan, Seokjinnie. Beni bırakma. Lütfen, sevgilim.

Mevsimsiz sürgün yedim | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin