"Abi ben dedim size gece konuşmayın diye gene geç kaldık." dedi Minho asansörün düğmesine belki ellinci kere basarken.
Jeongin kravatını bağlamaya çalışırken Changbin'in cevabını dinlemekten çok uzaktı.
"-yani senin yüzünden." dedi Changbin lafının bitirip. Jeongin ancak sonuna yetişmişti.
"Asansör!" dedi Jeongin ikisinin didişmesini kesip.
"Asansöre binin."
Üçü birden içeri girip aynalı duvara yaslanıp soluklandılar.
Minho daha da geç kalmak istemeyip kapıyı örterken iki kapı arasına giren kol ve bacakla herkes yerinden sıçradı.
İçeri; koşmaktan saçları terlemiş herkes gibi takım elbiseli orta boylu bir genç girdi.
"Üzgünüm saygısızlık etmek istemedim." dedi çocuk mahçupça.
"Yetişmeyeceğim sandım."
"Sorun değil." dedi Changbin gözlerini onlardan hallice uzun olan oğlana dikip.
"Yeni misin?" dedi Jeongin çocuğun rahat hissetmesi için.
"Ah, evet." dedi çocuk elini ensesine götürüp.
"Hala çalışma saatlerine alışamadım."
"Biz de alışamadık." dedi Minho yayvan ağızla.
"Hele ben hiç alışamadım." dedi Changbin birden yükselip. Eliyle garip hareketler yapıyordu.
Herkes kısa olanın ani yükselişi ile ona bakarken Minho göz devirmeden edemedi zira Changbin'in gene çarpıldığını anlaması zor olmamıştı.
"Adın neydi?" dedi Jeongin muhabbet açmak için. Gruptaki gereksiz atraksiyonu ve Changbin'in kendini gösterme çabasını fark etmişti.
"Seungmin." dedi güzel çocuk.
"Adım Kim Seungmin."
"Büromuza hoş geldin Seungmin." dedi Minho Changbin'e dirsek atıp.
"Aynen." dedi Changbin Minho'nun onun dürtmesiyle.
"Teşekkürler." dedi Seungmin hafifçe kıkırdayıp.
"Şehrin en ünlü bürosunda çalışmak benim için gerçekten önemli."
"En ünlü şeyi erkekleridir." dedi Changbin yarım ağız.
"Anlamadım?" dedi Seungmin kısa olana ilgiyle bakıp.
"Çok başarılıyız ya onu diyor." dedi Jeongin bu sefer o Changbin'i dürtmüştü.
İnecekleri kata geldiklerinde açılan kapıyla herkes kata yığılmıştı. Jeongin genç oğlanın koluna girip ikilden uzaklaştırırken Minho ve Changbin en yakın sütunun arkasına geçti.
Minho kısa olanı kendine çekip yüzünü tuttu.
"Changbin bırakma kendini." dedi çocuğu sarsarken.
"Köpeğe benziyor." dedi Changbin gözlerini boşluğa dikip.
"Hayır Changbin geleceğini düşün, Chan'i düşün." dedi Minho.
Jeongin hızlı hızlı ikilinin durduğu sütuna ilerleyip Changbin'in karşısına dikildi.
"Çocuğu postaladım." dedi derin nefes alıp.
"Changbin hyung kendine gel, her güzel olana eriyemezsin." dedi sitemle.
"Tamam, tamam." dedi Changbin yüzünü sıvazlayıp.
"Öyle anlık bir şoktu geldi geçti." dedi kararlılıkla.
"Aynen Changbin dik dur."
"Ben Chan'in yanına gideyim bari hangi dosyaları alacağımı unuttum."
Changbin uzaklaşırken Minho ve Jeongin birbirine yaslanıp soluklandı.
"Bir an gene çok korktum ayran gönüllülük yapacak diye."
"Yok yok, ayran gönüllü olamaz artık." dedi Minho nefesini verip.
"O iş geçti depresyonlarını çekemiyorum artık."
"Yaş-lan-dım."
"Yaşlandın mı?" dedi arkadan gelen ses.
İkili arkalarında dikilen Jisung'la bir adım geri gittiler.
"Jisung." dedi Jeongin göz devirip.
"Ne zamandır oradasın?"
"Yeni geldim." dedi kaşlarını kaldırıp.
"Minho'yu görünce gelmek istedim." dedi Minho'ya sevimli sevimli gülümseyip.
Minho çoktan beyin fonksiyonlarını yitirmişti.
"Bu arada Hyunjin seni arıyordu."
"Tamam ben bakarım ona." dedi Jeongin Jisung'un onu yollamaya çalışmasını görmezden gelip dikilirken.
"Biz bi kahve mi içse-"
Minho'nun sözü Changbin'in ofis odasından pata küte çıkmasıyla kesildi.
"Odamda oturuyor lan odamda!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunbae. skz
Humorwill.i.n: Üst sınıfsın diye benimle istediğin yerde oynaşabileceğini mi sanıyorsun? hyunbae: Evet? [hyunin] [texting] [skzships]