☆3. Bölüm☆

98 6 0
                                    

Multimedia;Deniz

Sevmek zayıflıktır. Herhangi biri olursa olsun.Sevmek insanı güçsüzleştirir. Ne kadar çok severse o kadar çok üzülür insan.Eğer dünyada sizi seven ve umursayan biri yoksa, varolduğunuz söylenilebilir miydi? Ben bu yüzden varolmadım işte. Çünkü ailem bile beni umursamadı doğru düzgün. Bu sayede sevgiye muhtacım ben. Hiç sevilmedim. Ve gün gittikçe kalbimde bir boşluk oluştu. Bütün duygyları besledim,nefret, kin, öfke... Belki kusursuz yüzlü gideirdi boşluğu? Onu görünce,kalbim uzaya çıktı. Sinirden mi olmuştu bu? Yada sevgisizlikten. Çünkü bana garip sözler söylemişti. Kimse bana öyle birşey dememişti.

Deliriyorum.

Bana bakıyor.

Sırıtıyor.

Dayanamadım. Bakmayacağım dedim ama baktım. Anlamsızca ve soru sorarcasınaa baktım gözlerine. O CNBC-E 'de ben ise Flash Tv'deyim. Bu kadar farklıyız. O çok yakışıklı, ben çok çirkin. Daha sonra,onun bakışlarına dayanamayıp hışımla sadece ikimizin olduğu sınıftan çıktım ve bahçenin genellikle boş olan bir tarafında yere oturdum.Birden arkamda soğuk bir nefes hissettim.

"Deniz,sen benimsin." dedi.Onun sesiydi.Rüyaydı heralde. Kim ile iddia ya girdiyse dövebilirdim. Cidden. Ne saçmalıyordu bu? Şimdi Deniz dedi ya adı Okyanus mu acaba? Ne uyumlu olurdu. Arkamı döndüm. Bütün kızlar kıskançlıkla bakıyorlardı. Takmadım. Çünkü nam-ı değer yakışıklı erkek sevgilim değildi. Merakıma yenik düşüp 'Adın ne senin?' Dedim. Nedensizce Okyanus olmasını istiyordum. 'Okyanus, adım Okyanus.' Dedi. Ölüp geliyorum 1sn. Kim benim gibi birini sevebilirdi? Özellikle de böyle taşlardan hangisi? Güzel gözlerim olabilirdi. Ama her şey güzel gözde bitmiyor ki. Yüzümden nefret ediyordum. Şekli çok garipti. Burnumda değişikti. Gözlerim hayvan kadardı,çok bütüklerdi. Kısacası kim olsa beni sevmez. Ama gelmiş bu taş,benimsin diyor. Hadi canım. 'Ne demeye çalışıyorsun?' Dedim Okyanus'a. "3 senedir,sana aşığım herşeyinle." dedi. Bön bön çocuğa bakarak bir şey dememi bekledim. Dilim dönmüyordu.Tam bu sırada çocuk sanırım benim hayvan gibi büyük olan gözlerimden etkilendi ve yanağıma tam bir öpücük konduracakken onu elimin tersiyle ittim. İstemiyordum. Zaten ben doğduğumdan beri mutluluğu,sevgiyi tadamamıştım. 16 yıl sonra tatsam nolurdu yani? Bir boka yaramazdı. Zaten inanmıyordum ona, ve söylediği kelimelere. Ama şaşkındım. Hemde çok. Sandalyeyi çekti ve oturdu. 'Açık sözlü ol kim ile iddia ya girdin?' Dedim. Bu çocuğun beni sevmesi, birinin beni sevmesi kadar garipti. Ah, aynı şey işte. Sandalyeden kalktım. Ve arkama bakmadan yürüdüm. Zordu bakmamak. Bak bana diye merak uyandırıyordu. Evde annemin çamaşırları yıkadığında o çanaşırların kokusunu koklamamak için direnirsiniz ya. Öyleydi işte. O kadar sinirbozucu ve gıcık... Ne yapacaktım? Hah, iddiaya girdiği kişiyi bulmaya çalışacaktım belki. Yada üşengeçliğimden oturacaktım ve izleyecektim, herşeyi, her zaman yaptığım gibi. Tenefüs ziliyle beraber bahçeye çıktım,etrafta bir çok sevgili el eleydi.Öğk. İğreniyorum hepsinden.

Hepsinden! Birtek ben yanlızım. Arkadaşım da yok cool takılıyorum. Böyle geçip gidiyor. Bahçede yürürken arkadan biri omzuma dokundu ve boynumda yine o Colgate ile fırçalanmış dişlerden gelen soğuk nefesi hissettim.

Ürperdim mi? Evet. İğrendim mi ? Evet. Reklam yapıyor muyum? Tabikide!

'Üf, ne var yine? ' diye atar yaptım çocuğa. Yazık ya. Kırmızı bluzü, siyah kot pantalonu ve SUPRA -ciddiyim supra- ları ile çok cooldu. Yazık oldu şimdi çocuğa ya. 'Sadece gözlerine bakmak istedim.' dedi.

'Bakma' dedim. 'Şimdi gözlerinde Deniz'i görüyorum. Diyip. Aaa Deniz bıradaymış dersen tekmeyi geçiririm ciddiyim.' Dedim sakin ve hızlı bir şekilde. Güldü.Öküz.Şu cool gülüşünü takınmasa geberir zaten.-Keşke geberse- Ona Vini ' yi görmüş Türk kızı gibi bakış attım. Ve ağaçlık alanın içinden omuz atarak geçtim. Cool bir geçis yaptım. Şu okulun ormanlık alanıda en sevdiğim yer ya. Okulun birtek burasını seviyorum. Peşimden gelmişti.Beni ağaçların arasında hiç kimsenin görmediği bir yere sürükledi. Durduramadım. Denedim ama takmadı. Deniz kim ki zaten hıh? Okulun köşesinde ki karanlık deponun içine soktu. Noluyor? Tövbe tövbe. Anne korkuyorum ben! Yerimde kıpırdandım. Etraf karanlık olduğundan hiçbirşey görmüyordum. Ama kolumu tuttuğunu hâlâ hissediyordum. Sonra bir kız sol taraftan girdi ve ışığı açtı.Kız sürtük birine benziyordu.

"Bu ufaklığada bana yaptıklarından mı yapacaksın?" dedi.

Korkmaya başlamıştım. Anlamamış gözlerle ona baktım. Kaşlarını çatmış kıza bakoyordu. Ben de ona. Kimsenin beklemediği anda 'İMDAT!' diye bağırdım. 'Tecavüz edecekler imdat!' O sırada kız yanıma geldi ve;

-Çok mu korktun cici kız? dedi.

O anki cesaretimle kızın suratına kocaman bir tokat attım.Neye uğradığını şaşırdı.Yanağını tutarak

"Sonra hesaplaşacağız."dedi ve koşarak "tecavüz merkezi deposu"ndan uzaklaştı.

Elimi ondan çekmeye çalıştım. Bırakmıyordu. Bende bu sayede zıplıyordum.'Tecavüzcü coşkun kimsin lan sen bırak elimi beni öldürüp tecavüz edip 64 yerimden bıçaklayıp ölüme helinlik giydirip çukura mı atacaksın hah aptal!'

Evet korkunca biraz aptallaşıyorum. Hemde çok.

Depodaki karton koliler etrafımızı sarmıştı. Ve ben zıplayarak birini düşürdüm. İçinde sürahi vardı. Sürahi dışında kolideki herşey kurulmıştı. Sürahiyi aldım ve boşluğundan faydalanıp elimi çektim. Çok korkuyordum. Bana hiç birşey yapmadı.Sadece beni bir sandalyeye bağladı ve saçlarımı kokladı.Sonra beni çözdü.Koşarak sınıfa gittim. Ağlıyordum. Çünkü ipleri çok sıkı bağlamıştı. Ve canım yanıyordu. Çantamı almadan koştum. Güvenlik yerinde yoktu. Okuldan çıktım. Koştum. Daha çok ağlayıp daha çok koştum. Sokaklardan hıphızlı geçiyordum. Rüzgar suratıma şaplak atıyordu. Ama özgür hissettiriyordu.Çok narinim,kabul ediyorum. Eve doğru hızlıca koştum.Eve girdim,kapıyı bile kapatmadan odama çıktım.Odamdaki pencereleri kapattım.Aşağının kapısını kilitledim.Odamın kapısını kilitledim.İçeride ağlamaya devam ettim. Odam da sınıfım gibi canlı bir beyazdı. Çok duygusalım.İnternete okyanus yazdım araştırdım.Görsellerde hep Pasifik Okyanusunun resmi falan çıktı ama sayfanın en sonunda bir şey vardı,bir haber.Okyanus katıldığım fotoğraf yarışmasında jüriydi! Ve yine şansıma küfrettim.Daha yüksek sesle ağlamaya başladım. Daha sonra annem beni gördü. Görmedi. Duydu. Nasıl bir açıklama yapıcaktım ?

☆☆☆☆

Açıklama yapmadığım için annem de ağlamıştı o gece. Hayatta beni seven tek insan o idi. Beni GERÇEKTEN seven. Sabah uyandığımda saat 7'idi. 30 dakika içinde hazırlanmam gerekiyordu. Havada bulutlar yoktu. Piknik havası vardı. Okula gitmek istemiyordum.Cumaydı bugün.En harika gün.Efsane gün.Anneme okula gitmek istemediğimi söyledim.

'Peki yavrum.' dedi.Boynuma sarıldı.Üzerime gelmiyordu. Her yavrum dediğinde gülerdim. Eski türkçe hocamızı hatırlatırdı. Ama gülmedim çok uykum vardı. Kısa koridorun ardından odamı havalandırıp yatağıma yattım.

Tam dalıyordum ki...telefonum titredi! Mesaja baktım.

"Okyanus iyi biri,güven bana." yazıyordu.

'Sen kimsin?' dedim. Kafam karışmıştı. Bu da kimdi? Dün ki kız kimdi? Okyanus kimdi?

Okyanus masum kızları sürtük yapan birisiydi. Çok fazla emin değildim. Yani ben bile bilmiyordum. Mesaja cevap gelmişti.

-Dün depodaki kız var ya o benim.Hani şu sürtük olan.' Aklımı okumuştu resmen. 'Sana tokat attım. Bunları Okyanus yazdırıyor biliyorum.' Dedim. 'Bana tokat atman önemli değil.Yerinde olsam aynısını yapardım.' dedi. Merak etmiştim. Okyanus'u merak etmiştim. Kimdi? Bu kız kimdi?

Elimden geldiğince kibar olmaya çalışarak 'Üzgünüm, sana inanmıyorum.' Dedim. 'Tamam.' dedi. Bu kadar kolaymıydı?

♧♧♧♧♧♧
Evet, sayın okuyucular! Okuyan herkese teşekkürlerimizi iletiriz! Bu hikayeyi iki kişi yazıyoruz. Eleştirilerinizi yorum olarak belirtirseniz çok teşekkür ederiz! İyi geceler!

ADRIANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin