Seninle tanıştığımız zaman, yanında olmak için bahane uydururdum sürekli. Hatta kar yağdığında birlikte uyurduk.
Onunla da bunu yapıyor musun? Siz evlisiniz, birlikte uyumak için sadece kar yağmasını da beklemiyorsunuzdur değil mi?
Biz de evliydik Jeongin, biz de birlikte uyuyorduk.
Parkta onunla birlikte kardan adam yapışını izledim sevgilim. Ona kar fırlattığında, acıdığını söyleyerek 'beni öper misin?' diye soruşunu ve senin de gülerek dudaklarını onun yanaklarında gezdirişini izledim.
Sıkı sıkı giyinmiş çocukların sizin kardan adamınızın etrafında koşuştururken gülüşmelerini, senin onlara cebindeki çikolatalardan vererek, içlerinden biri gibi şirin bir çocuğun olmasını istediğini dile getirişini ve ben olmayan o kişinin senin yanına gelerek, küçük bir çocuk hakkında konuşmaya başlayışını izledim.
'Eğer bir çocuğumuz olsa adını ne koymalıyız?' diye sordu sana Jeongin...
Neden 'Yongbok' dedin?
Bu anıları biz de yaşadık sevgilim. Biz de seninle böyle eğlendik, sen beni de böyle öptün, ben de sana çocuğumuzun adının ne olması gerektiğini sordum, sen bana da 'Yongbok' dedin.
O zaman bana benzemesini istediğini söylemiştin ama şimdi o ben değilim ki Jeongin. Neden benim adımı çocuğuna vermek istiyorsun?
Neden onunla da yapıyorsun bunları? Yaşadığımız şeylerin aynılarını neden onunla da tekrarlıyorsun? Üstelik beni hâlâ severken...
Hani ben farklıydım, öyle diyordun?
Yanıldım mı Jeongin?
Aynı mıyım, senin için, diğer herkes gibi?
Ben seni hâlâ severken, sen beni sevdiğini unuttum mu sevgilim?