1 "something to celebrate"

1.4K 72 28
                                    


"Hadi ama Dong!"

Dong'a yalvaran gözlerle bakarken bir yandan da teklifimi kabul etmesi için içimden dua ediyordum. Dong hiçbir zaman bana hayır diyemezdi. Bu yüzden umutluydum.

"Hope..."

Dong kararsız bir şekilde bana bakarken Youngjin'in sesiyle ikimiz de arkamıza döndük. "Hayır, kazandığımız parayla dev bir ayıcık almayacağız!"

Dong, Youngjin'in cümlesinden sonra bana dönüp güldü ve bu olayın kapanmasına memnun bir şekilde yanımdan uzaklaştı. Ama ben hala pes etmemiştim.

"O bir ayıcıktan daha fazlası YJ! Aynı zamanda yumuşacık ve koltuk olarak da kullanılabiliyor."

Youngjin'in yanına gittim ve çok da iyi olmayan korecemle bir de aegyo yapmaya çalıştım. "Lütfen..." Gözlerimi kırpıştırırken Youngjin'in yüzündeki keskinlik yok olmaya başlamıştı. Fakat çok geçmeden başını olumsuzca sallayarak gözlerini kaçırdı. "Olmaz!"

Yüzümü asarak eşyalarımı toplamaya başladım. Şimdi susmuş olabilirdim ama bu demek değildi ki bu konu kapanmıştı!

"Hey, Hope!" Dong'un seslenmesiyle arkamı döndüm. "Demoyu SM'e gönderdin, değil mi?"

Gözlerimi devirdim. "Kaçıncı kez soruyorsun bunu Dong? Gönderdim dedim ya!" Onlara bozuk attığım için sesim sonlara doğru yüksek çıkmıştı. Dong'un buna karşılık şaşkın şaşkın bakmasına içten içe güldüm.

"Hazırsanız çıkalım." Youngjin elindeki anahtarı gösterince üçümüz de stüdyonun çıkışına doğru ilerledik. Chanyeol bu akşam erken çıkmıştı, bu yüzden stüdyoyu bizim kapatmamız gerekmişti.

"Ben yaparım." dedim kaşlarımı çatarak ve Youngjin'in elinden anahtarı çekip aldım. İkisi de trip attığımı anlamış olmalıydı ki birbirlerine bakıp kaşlarını çattılar.

Stüdyomuzun kapısını kilitlerken son kez Dong ve Youngjin'e dönüp tripli bir bakış attım. "İyi geceler."

Tam arkamı dönmüş yürüyordum ki Youngjin'in sesiyle durdum. "Ay tamam, sen kazandın!"

Bu cümleyi duyduğum gibi koşarak geriye döndüm. Youngjin ve Dong'a sarılırken bir yandan da kıkırdıyordum. "Teşekkür ederim! Siz de seveceksiniz, söz veriyorum!"

Dong saçımı karıştırdı ve ellerini cebine sokarak konuştu. "Göreceğiz bakalım."

***

"Günaydın."

Kafamı masadan kaldırıp gözlerimi açmaya çalıştım. Başıma dolanan kulaklığı çıkardım. Karşımda kimin olduğunu anlamak için ellerimle gözlerimi ovuşturdum. "Kimsin?"

Chanyeol güldü ve birkaç gün önce stüdyoya gelen ayıcık koltuğa oturdu. "Chanyeol ben. Siz kimsiniz?"

Ayağa kalktım ve parmak uçlarımın üzerinde gerildim. Tüm gece bir şarkı üzerinde çalışmıştım, bu yüzden başım çok kötü ağrıyordu. En sonunda kendime geldiğimde Chanyeol'a döndüm ve gülümsedim. Eğilerek kendimi tanıttım.

"Hope." Her sabah yaptığımız yeni tanışma esprisini kısa keserek Chanyeol'un uzattığı kahveyi kaptım. "Günaydın bu arada."

Chanyeol gözleriyle stüdyoyu taradı. "Dong ve Youngjin nerede?"

Omuzlarımı silktim. "Bilmem ki. Birazdan burada olurlar herhalde."

Chanyeol birden sırtını dikleştirdi ve bana doğru yaklaştı. "Hope, harika bir haberim var size."

Elimdeki kahveyi aniden yudumlamayı bıraktım. Kalbim istemsizce hızlıca atmaya başlamıştı. "Ne oldu?"

soundtrack / mark lee + girl ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin