2# Mutlak Sonu Belli Başlangıç

1.2K 110 39
                                    

Burun deliklerimin genişlediğini görebiliyordum. Tüm vücudumdan hafif bir elektirik akımı geçti, bedenim delicesine adrenalin salgılıyordu ve ben terliyordum. Ekranda yazan isim bana ait değildi ama yinede benim ismim dahi olsa bundan daha fazla heyecanlanamazdım.

Sien 11065.

Ekranda yanıp sönen yazıya sanki evrenin tüm sırrını içinde barındırıyormuşçasına baktım. Belkide gerçekten evrenin tüm sırrı oradaydı ama ben aptalın teki olduğum için fark edemiyordum. Gözlerimi rakamlardam alamıyordum. Bu rakamlar bizim soyadılarımızdı. Ben Xena 11087'ydim. 11. nesil 87. uyanan.

4. Dünya Savaşından yada daha çok kullanılan adıyla Kara Delik Savaşlarından sonra doğan 11. nesildik, işte bizi ayrıştırmak için bir ayrıntı daha.

Uzun boylu esmer bir kız, Sien ayağa kalktı. Direyetli görünüyordu, en azından yürürken bacaklarının titrememesini bunun bir işareti saydım. Yerinde olsaydım kesinlikle tutunarak ancak ilerleyebilirdim. O ise uzun bacaklarının verdiği avantajla kapıyla arasında duran mesafeyi hemen aştı ve onu Cast'a götürecek askerin yanına ulaştı ve kapı yavaşça karanlığa doğru açıldı. Hepimizden yükselen hayal kırıklığının o küf kokusunu alabiliyordum. Hepimiz kapı açıldığında Cast konusunda aydınlanacağımızı umuyorduk ama elimizde bir avuç karanlıktan başka hiçbir şey yoktu.

Sien içeri girmeden başını çevirip bize baktı. Gözlerinde vedanın izleri vardı yada ben olayı dramatikleştirmekten büyük bir haz alıyordum.

Sonra kapı kapandı. Kapanmanın etkisiyle çıkan ses kulaklarımı çınlatmıştı. Herkes tek göz, tek kulak olmuş Cast kapısından gelecek en ufak hareketi bekliyordu, nede olsa odada ki tüm yeni doğanlar için tarihi bir andı. Meraklı yüzlere inat beyaz kapı içinde barındırdığı sırlardan bir kum taneciği kadarını bile ifşa etmemek için kararlı görünüyordu. Bunu fark ettiğimde zihnimi kapıdan uzaklaştırmaya çalıştım. Bir kaplumbağanın sırtında ilerleyen zaman, gözlerimi kapıya diktiğimde daha da yavaş geçiyormuş gibiydi.

Artık düşünmek istemiyordum. Düşünmek yorucuydu. Tek istediğim başımı arkaya yaslamak ve kendimi derin bir karanlığın içine çekmekti. Eskiden böyle yapardım. Gümüş yumurtanın içindeyken. O zamanlar öğrendiklerimi sindirmem için bir süre izin verilirdi ve ben yeni öğrendiklerimle eskileri karşılaştırarak bilgilerle oynardım ve ne zaman sıkılsam kendimi karanlığa çeker adeta yok olurdum. Fişi çekilmiş bir makine gibi. Şimdiyse zihnimden kaçamıyordum ve bu baskı midemi bulandırıyordu. Karnımdan yükselen o kramp vari ağrı yükseliyor ve kalbimi sıkıştırıyordu. O derin karanlığı özlemiştim.

O kalbimin hızla çarpmasına neden olan sesi duyana kadar zihnimi kapatmaya çalışmıştım, ah ne acı ; ne yazık ki kapatma tuşunu koymayı unutmuşlardı. Yinede o sesi duyduğumda henüz karanlığa düşmediğim için memnun olmuştum. Ekranda Cast sonuçlandığını haber veren o ses odanın içinde yankılanmıştı. İnsanlar gürültü olmasın diye nefes dahi almaya çekiniyor gibiydi.

Neden derin bir nefes çektim bilmiyorum ama Sien için sevinmiştim. Sanırım ilk olmasının verdiği bir şeyle hepimiz onu içselleştirmiştik. Sien Delta değildi, kesinlikle bir Delta değildi. Ekrandan tüm odaya yansıyan koyu mavi Beta yazısı artık onun kim olduğu hükmünü vermişti. Çok değil bir kaç saniye sonra Cast kapısı açıldı ve Sien ürkek adımlarla dışarı çıktı. Korkuyor olmalıydı. Ona korkma demek istedim.

Hadi kaldır başını ve sonuca bak. Sen Delta değilsin, sen aptal değilsin, sen bir çöp torbası değilsin!

Sanırım ruhumun attığı çığlıkları duymuş olacak ki başını kaldırıp sonuca bakma cesaretini toplayabildi. Korkunun bir perçem gibi yerleştiği yüzü birden aydınlandı. Sevincini gören biri Alfa olduğunu sanabilirdi. Sanırım ben bu kadar sevinmezdim. Elbette her şey Delta olmaktan daha iyiydi ama yinede böylesine bir sevinci hayatımın en iyi olayına saklamak istiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızlar ÖlünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin