"Geldik." dedi Hoseok. Bir saattir yoldaydık ve ben yolu izleyip telefonumu düşünüyordum. Önünde durduğumuz binaya baktım iyi görünüyordu ama bir milyarder için bu iyi bir yer mi? Hiçbir fikrim yok. Arabadan indiğimizde Hoseok camı indirdi ve Taehyung'a baktı.
"Bu kıza birşey olursa o piç, bizi yaşatmaz biliyorsun değil mi?"
"Abim ile düzgün konuş!" dedim kaşlarımı çatarak. Taehyung yan bir sırıtış dışında bir şey söylemedi. Hoseok'un umrunda bile değildi.
"Tamam Hoseok. Lucy güvende." Dediğinde Hoseok camı kapatıp gitti. "Hadi önümden yürü. İlk bina." Binaya doğru ben önde o arkada yürüdük. Kapının önüne geldiğimizde anahtar ile kapıyı açtı ve içeriye girdi. Ardından ben girdiğimde merdivende öncelik verdi. "3. Kat." hiç beklemeden adımladım merdivenleri. İki kapı arasında kaldığımızda sol kapıya yöneldi ve kapıyı açtı.
"Ayakkabıları çıkartıyor muyuz?" diye sordum.
"Nasıl istersen." Dedi ve ayakkabılarını çıkarmadan içeriye girdi. Bende içeriye girdiğimde içeriyi süzmekle uğraştım. 2+1 olan eve bakarken 1 odanın kapısı simsiyahtı ve kilidi üzerinde duruyordu.
"O odadan uzak dursan iyi edersin." Diğer odadan kafasını çıkarıp bana bakan Taehyung'un sesini duyduğumda kapıdan uzaklaştım.
"Çantamı nereye bırakayım?"
"Nereye istersen."
"Tamam." dedim ve salon olarak düşündüğüm yere girdim. Çantamı koltuğa bıraktığımda Taehyung'un çıtı çıkmıyordu. Birkaç dakika gelmesini beklerken birden inleme sesi kulaklarıma doldu. Oturduğum yerden kalkıp Taehyung'un yanına koştum. Kapı kapalıydı.
"Taehyung iyi misin?"
"İyiyim Luc- ah!!" İyi değildi. Hemde hiç.
"Sesin iyi gelmiyor. İçeriye giriyorum." diyip içeriye daldım. Karşılaştığım manzara ile şok olmam bir olmuştu. Taehyung ilk yardım seti ile karnını sıyıran kurşunu temizlemeye çalışıyordu ve gömleğinin her ilmeği açıktı. Hemen yanına oturdum.
"Tamam bana bırak ve uzan." Elindekileri aldım ve kanayan yere pansuman yapmaya başladım. Tentürdiyot'u gazlı beze döktüm ve yavaşça yaraya bastırmaya başladım. Taehyung hiç iyi görünmüyordu aksine daha beterdi.
"Yavaş ol Lucy!?"
"Tamam. Sakin ol." demekle yetindim. Onu konuşturmam lazımdı ama ben konusacak konu bulamıyordum. "Nerede yaralandın?" dedim. Ne güzel soru Lucy!!
"Evden çıktığımızda o şerefsiz işte." Zorla konuşuyordu ama konuşmaya devam etmesi gerekiyordu.
"Arabaya bindiğinde iyiydin."
"İyi rol yaparım." dedi abim gibi.. bunların hepsi bir araya gelse de dizi çeksek amk. Her neyse.
"İyi dayanmışsın ama keşke söyleseydin."
"Çocuk değilim."
"Askerler de öyle." Sustuk. Yarasını kapattıktan sonra onu dikleştirmem gerekiyordu. Kolundan tuttum ve kaldırdım. Bandaj ile belini sardıktan sonra durdum ve ona baktım.
"Teşekkür ederim." dedi. Suratıma bile bakmıyordu.
"Önemli değil. Yardım etmeyi seviyorum."
"Nerede öğrendin?"
"Neyi?"
"İlk yardım?"
"Babam öğretmişti. Aileden birine birşey olursa diye. O hariç herkese yardım ettim." Duygulanmıştım durduk yere. Ağlama Lucy! Salak saçma davranma!
"Hmm. İyisin? Değil mi?" Başımla onayladım.
"Evet"
"Çocuklar sana birazdan kıyafet getirecek. O zamana kadar istediğini yap. Bende yemek sipariş edeyim."
"Aç değilim." Dediğimde tip tip baktı.
"Yemek yemelisin."
"Ama aç değilim. Sorun olmaz." Kafasıyla onayladı. Yerden kalktık. O yatağa oturdu, ben de tam odadan çıkıyordum ki durdurdu.
"Yarın telefon almaya gidelim." Gülümsedim.
"Acelesi yok. İlk başta iyileş." Odadan çıkıp kendi kendime tuvaleti buldum ve elimi yıkadım. Salona geri döndüğümde kendimi çok yorgun hissettim. Ayakkabılarımı çıkardım ve Taehyung gelmez umuduyla koltuğa uzandım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heater
FanfictionKırgın gözlerin ne güzel görünüyor, Mavi gökyüzünden daha parlak, O, seni büyüledi, Ben ölürken..