Bölüm 1

23 5 0
                                    


Bugün günlerden hüzün, bugün günlerden gözyaşı, bugün günlerden tüm hüzünlü şarkılar...

Mevsimlerden yaz, üşüyorum. Bu üşümeyi hep bilirim ne zaman midem bulanana kadar üzülsem hep üşürüm ya da alıştığım birinin yanımda olmayışını tam 1 senedir her gün hissetsem hep üşürüm. Gözlerim ağlamaktan açılmıyor, gözyaşlarım bir türlü dinmiyor. Ah be sevgili bu benden kaçıncı gidişin? Çok seviyorum dediğin kadın senin yüzünden her gün ölüyor ne yaptın sen adam? Bu kaçıncı kandırışın beni? Bu kaçıncı inanışım sana? Yapma adam, yapma! Bu güçsüz kalbimi defalarca yıpratıp kaçma. Seninle alıştığım düzen ne olacak? Her akşam uzun uzun sohbet ettiğimiz saatler ne olacak? Umut yok dediğim yerde bir an gelip defalarca benden gittiğin zamanlar ne olacak? Yok hayır, devam edemeyeceğim, sensiz bu defterde çok anlamsız zaten. Unuttun mu bilmiyorum, sana kitap okumayı ve kendimce bir şeyler yazıp, çizmeyi seviyorum dediğimde kapıma kalın bir defterle gelmiştin ve demiştin ki, 'Bu deftere mutluluklarımızı yazacağız, her anımızı ölene dek yazacağız bu bizim hikayemiz olacak.' Demiştin tebessümle, yine kandırmıştın beni sensiz yarım kaldı. Şimdi mutluluklarımızı, her anımızı ölene dek yazmaya devam edeceğimiz defteri ben tek başıma her gün her saniye tüm umutsuzluğum ve gözyaşımla dolduruyorum belki bir gün bir sayfa kopartır intihar mektubumu yazarım sana, belli olmaz. Koskoca 1 yıl sensiz geçti bir mesaj bir çağrı bile yok senden nerede nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Şimdi biraz dışarıya çıkıyorum gelince yazmaya devam edeceğim.

...

Ben geldim. (Saat 14:30)

 Bana ne yaptın sen? Bir sene sonra, bir gün sokağa çıkıyorum ve sen karşımda yürüyorsun. İlk başta fark etmiyorum sen olduğunu sonra kokun geliyor burnuma sensin diyorum ellerim, bacaklarım titreye titreye cesaretimi  toplayıp tüm umutsuzluğumu bir kenara bırakıp konuşuyorum ''Bakar mısın?'' Sende yüzünü dönüyorsun bana ben kendimi tutamayıp yine ağlamaya başlıyorum, sen beni hemen yanımızda bulunan banka oturtuyorsun, ''Bir sorun mu var?'' diye soruyorsun bana. Sesin o kadar huzur veriyor ki kalbim uyandı o an dedi ki 'sevme' kalbim bile yorulmuştu kırılıp bin parçaya bölünmekten, dinlemedim. ''Sorun.. sensin. Hiç özlemedin mi gerçekten?'' dedim aniden hiç düşünmeden ağzımdan çıkıvermişti kelimeler, bana anlamamışçasına baktın, ''Bence siz şuan iyi değilsiniz ne dediğinizi anlamıyorum, sizi evinize bırakmamı veya bir yakınınızı aramamı ister misiniz?'' Unutmuştun. Bırak özlemeyi, anılarımızı beni bile unutmuştun. Nasıl olabilir bu?.. ''Yok, gerek yok. Adın Mert değil mi?'' Yine düşünmeden aptalca devam ettim, kahretsin! İnanmak istemiyordum beni bu denli unuttuğuna. Sen değilsin bu, emin olmak için sormuştum aslında belki de yine herkesi sana benzettiğim günlerden birindeyim... ''Evet de pardon ama ben rahatsız olmaya başlıyorum adımı nereden biliyorsunuz?'' Sakince ağlamama hıçkırıklarım eşlik etmeye başlamıştı şoktaydım. ''Hazel ben, hani şu seviyorum diye defalarca kandırdığın kadın. Ne kadarda unutkan oldun.'' Sanırım kriz geçirmek üzereyim bu çok ağır. Ve daha öncede yaptığın gibi gittin yanımdan adamlık mı şimdi bu yaptığın? Hızlı adımlarla gitmeye devam ettin benden. Bende banktan kalktım nefes alamıyordum, ellerimi, ayaklarımı hissedemedim ama merak etme bir şekilde gidebildim eve. Değişmişsin biraz saçların her zamankinden farklıydı daha kısa ve farklı yöne taranmış oysa saçlarının eski halini ne çok severdin hiç bıkmadan her gün aynı özeni gösterip tarardın saçlarını şimdiyse farklı, bakışlarında değişmiş sanki eskisi gibi bakmıyordun belki de bana öyle gelmiştir. Ses tonun hep güzel tek değişmeyen şey sesin sanırım huzur dolu o güzel sesin. Ama affetmeyeceğim seni, unutmuşsun bir kere artık elimden pekte bir şey gelmez..

Bu gece uyumam ben, uyuyamam. Seni 1 seneden sonra görmüşken uyuyup uyanmak olmaz bana rüya gibi gelir dayanamam, doyamam. Biliyorum aptallık ediyorum hala seni severek ama yapamıyorum işte hala seni gördüğümde kalbim ilk gün ki gibi sanki beni hiç üzmemiş, yaralamış olduğun kalbimi hiç acıtmamışsın gibi atmaya devam ederken seni unutmak en azından bana yakışmaz. İçimden bir ses 'Sana yine dönecek, unutmadı seni.' Dese de, başka bir ses 'Kendini kandırma Hazel.' Deyip diğerini susturuyordu. Sonra 'Uyu' diyordu başka bir ses 'Bırak rüya gibi olsun ama geçsin sıkma canını bugünü de ağlayarak geçireceksin yastığın ıslanacak gözyaşlarından ama geçecek gözünü açıp kapayacaksın ve geçecek. Hatırlayacaksın tabi hatırlayacaksın ama dünde kalacak hepsi, uyu bırak olacağına varacaksa varır zaten' diyordu. Baksana hala bugünü kabus değil rüya olarak düşünüyorum her şeye rağmen yazık bana. Bekleyeceğim yani uyuyacağım uyanacağım ve ne olacaksa olacak artık bir şey olmazsa da rüyaydı derim çok çok hayatımın en güzel ve en kötü rüyası olarak kalırsın aklımda hiç çıkmazsın tabi aklımdan o ayrı da çok korkuyorum ben şimdi, ya beni gerçekten unutmuşsan ne olacak? Hani sevdiğim 'adam' yok yok sana adam demek hiç yakışmaz olmaz yani adam dersem ancak hakaret olarak algılamalısın bence utanmalısın, Sevdiğim adam diye bahsettiğim sana utanmalısın. Çünkü sana adamlık hiç yakışmıyor be adam hem de hiç! Şu adamım diye övündüğünüz ama bir türlü olamadığınız kendinize giydiremediğiniz şu adamlık denen giysiyi, olduramadınız çünkü adamım dediniz de hiçbir yaptığınızı adamlığa sığdıramadınız! Ve çoğunuza hiçbir terzinin bile faydası olamıyor ne yazık...

(Saat 21:00)

Normalde bu saatler sohbet ettiğimiz saatler. Beni kandırdığın yine sana inandığım saatlerden biri, en başa dönsek mesela ben evimde seni beklesem bıkmadan arasan beni uzun uzun konuşsak birbirimizden bahsetsek bize hissetsek birbirimizi heyecanlansak her konuşmada unutsam tüm üzüntülerimi sesinle, tüm kötülükleri unutturuyordun çünkü kandırırdın hep beni ve inanırdım sana. Aptallığımdan değil sevdiğimden inanırdım sana ama şimdi farklı düşünüyorum artık tam tersi ben aslında aptallık ediyormuşum hem sana hem kendime ama sıkmayacağım canımı uyuyacağım en azından uyumaya çalışacağım.

Sabah (Saat 05:56)

Uyanmışsındır sen şimdi hep erkenciydin zaten ne de iyi bilirim seni... Gerçi normalde, hani normalde derken 1 sene öncesinden bahsediyorum, ben senden hep geç uyandığımdan saate bakar henüz uyanmayacağımı bildiğinden sende uyumaya çalışır uyanmamı beklerdin sırf benimle aynı saatte uyanabilmek için.. bu hiç değişmemişti ilk tanıştığımız zamandan aynı evde kalmaya başlamamıza kadar hep böyleydi ilişkimizin başlarında uyanınca seni arar uykulu ses tonumuzla birbirimize 'Günaydın!' diyebilmek için sabırsızlanırdık sonra aynı evde birbirimize uyanabilmek için yapardık bunu hepsi saçmalıkmış koca bir yalan! Değmeyen birini kendimden çok sevdim ve buna hala devam ediyorum pişmanda olamıyorum bir türlü o kadar yaşanmış güzel anıları bir kenara atıp seni sevdiğime pişmanım diyemiyorum. Sensiz yazacak pek bir şeyim yok karalıyorum öyle, yapacak bir şeyimde yok oturuyorum sadece bazen dışarıya çıkıp hava alıyorum, artık dinleyecek pek müzikte bırakmadın bana onlarda tükendi bende, sadece direniyorum öyle. Ben seni hep merak ederken, sen hiç mi bu kız nasıl diye düşünmedin? Bu kadar kolay mı kaçıp gitmek, vazgeçmek, unutmak? Bunları beceremeyen tek ben miyim? Seni gördüğümde sanki kendine farklı bir yol çizmiş gibiydin, farklı biriydin. Hala beni unutmuş olmanı unutamıyorum bu bencillik ya da ego değil şaşkınlık, kızgınlık, değersizlik onca seneye haksızlık sadece imkansız gibi geliyor inanamıyorum. Bir insan 1 senede ömrü dediği kadını unutup nasıl uçurumun kenarına iter ki? Nasıl yine ve yine arkasına bakmadan kaçıp gider? Öldürüyorsun beni adam, öldürüyorsun! Bana hiç iyi gelmiyorsun da kalbimin sana o kadar ihtiyacı var ki sen benim kırık kalbimin tek yara bezi, ilacıymışsın gibi geliyor. Kalbimde küçük bir çocuğa dönüşüyor ağlıyor artık kalbim hem de acı, acı seni istiyor sonra toparlanıyor az da olsa ve diyor ki 'sevme' daha çok kırılacağız, çok üzülüp acıyacak canımız ve sonra başa dönüyor kalbim seni istiyor ağlıyor ama sen hiç gelmiyorsun, gelmezsin de zaten bu saatten sonra unuttun beni gelsen de pek bir anlamı yok. Hayır, unutman için en kötü hafızanı kaybetmen gerekiyor yoksa nasıl unutursun beni? 

Adı YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin