Hyunjin, korkudan titreyen ellerini belli olmaması için önünde birleştirirken aynı anda da montunu, kapüşonlusunu ve eşofmanını düzeltiyor, kendine en özenli halini vermeyi amaçlıyordu.
"Oha ama Hyunjin! Kız da görücü gelmiş sanacak bu süslenmenden, çabuk gir işte içeri." diye Kai konuştuğunda acımasız gözlerle Kai'ye baktı. "Tipimi beğenmeyip kurbağaya çevirirse görürüm ben sizi!" diye kızdığında diğerleri de ona hak vermiş olacak ki kafalarını onaylar biçimde salladılar.
Tekrardan dükkana baktı genç; burası özensiz gözükmesi için özenilmişti, anlamıştı. İnternette birkaç 'Cadı Evi' araştırsa da pek sonuç çıkmamış ya da burası ile alakasız olarak çok modern yerler vardı.
Klasik kahverengi odunlarla kaplanmış ahşap bir yerdi burası. Küçük ve iki katlı olduğu bariz olan evin ön tarafında üç tane penceresi vardı; ikisi aşağıda biri yukarıda olmak üzere.
Mahalle oldukça ıssızdı, sadece iki-üç tane ev görebilmişlerdi ki bu da tek başına korkmak için yeterli bir sebepti.
Dışarıyı iyice incelediğinden emin olan Hyunjin son kez arkadaşlarına bakmış ve konuşmuştu; "Bana bir şey olursa tüm vasiyetim Yeonjun'a." dediği anda Soobin'den isyankar bir ses çıkmıştı.
"Hyung! Hani ben alacaktım video oyunlarını!" Yanlarındaki Felix ve Chan ise şaşmış gözlerle Soobin'e bakıyordu. "Aptal! Çocuğun başına bir şey gelirse diye konuşuyoruz ama senin umrundaki tek şey oyunlar!" Felix yükseldiğinde, Hyunjin araya girmek için çabalamış ve başarılı olmuştu.
"On dokuz yıllık hayatımda olduğunuz için size ve yapımımda emeği geçen aileme çok teşekkür ediyorum. Sapa sağlam dönmek üzere." diye konuştuğunda diğerleri ona gururlu gözlerle bakarken, Kai birden Hyunjin'i içeri sokup çıkmıştı.
İçeride zil sesi yankılandığında Hyunjin çok gerilmiş ve korkmuş olacak ki donmuş ve hareket edememişti.
"Merhaba," demişti bir kız sesi. Hyunjin ise donma işlemine bir son vermeyi amaçlamış olacak ki ufak adımlarla kızın durduğu kasa benzeri yere gitmiş ve önünde durmuştu. "Merhaba."
"Yardımcı olabileceğim bir konu var mıydı?" Hyunjin kızı incelemeye koyulmuştu. Aynı onun gibi gözleri, ufak bir burnu, dolgun dudakları ve düz gri saçları vardı. "Ben," dedi.
Sahi ne istiyordu ki Hyunjin?
Kız ona anlamaz gözlerle baktığında "Evet?" diye soru sordu ama Hyunjin'in aklına çok fikir gelmiyordu.
O anda kızın sweati dikkatini çekmişti. Siyah, ona çok bol olan bir sweat giymişti önünde ise çince bir şeyler yazıyordu.
"Mmmm.... Aşk büyüsü," dedi zorlanan sesi ile. "Aşık olduğum kişiyi, kendime aşık etmek istiyorum?" dediğinde sonlara doğru 'Çok mu saçmaydı' diye düşündüğü için sesi soru sorar gibi çıkmıştı.
"O yüzden mi kapının önünde o kadar saat beklediniz?" kızın beklenmeyen sorusu karşısında oğlan afallamış olacak ki bir süre cevap vermedi.
"Şey, evet." dudaklarını iyice birbirine bastırmıştı çünkü kalbi gerilimden dolayı çok hızlı atıyordu.
"Peki ama üzgünüm." denildiğinde Hyunjin tüm dikkatini karşıdaki kıza vermişti.
"Gönül işleri için olan büyümüzü kullanmıyoruz. Aşk gerçek olunca güzeldir." orada kaçıncı dalışı bilmiyordu ama kız dışarıdan bakınca çok güzeldi.
Birden kendine geldi oğlan; "Ah, doğru." terleyen ellerini eşofmanına sürmüştü. "Üzgünüm pardon." dedi ve kızın tepkisini ölçmek istermiş gibi yüzüne baktı.
"Seul Üniversitesi?" dedi genç kız, sanki bir yerden gözü ısırıyormuşçasına genç oğlanı. Genç oğlan ise kızı hafif hatırladığını fark etti. Üniversiteleri o kadar kalabalıktı ki bir keresinde Yeonjun'u tüm gün kaybetmişlerdi.
"Evet ama sanırım ben sizi çıkaramadım." diye geveledi Hyunjin. Aslında hatırlamaması daha iyi olurdu çünkü korkuyordu. O kadar çok korkuyordu ki buradan evine kadar arkasına bakmadan koşmak istiyordu ama genç kız ona büyü yapar diye korkuyordu.
"Ben Hwang Yeji." dedi gülümseyerek. Kızın gülümseyine kısılan gözleri Hyunjin'in hoşuna gitmişti. "Hwang Hyunjin ben de." dedi oraya gittiğinden beri ilk kez samimi bir gülümseme vererek.
"Memnun oldum."
"Ben de memnun oldum Hyunjin."—
Oğlan eve girdiğinde ilk iş olarak ellerini yıkamış sonra da üzerini değiştirip kendini yatağına atmıştı.
Hızlıca yorganının altına girip kafasını iki kolunun üstüne koyup tavana bakmaya başlamıştı.
Bugün çok garip şeyler olmuştu ama en önemlisi ise gittiği dükkandaki kız ile aralıksız dört buçuk saat sohbet etmesi olabilirdi.
İkisi ayakta kaldıklarını fark edince Yeji, Hyunjin'e oturmak isterse diye bir masa göstermişti ve ikisi de orada otururken konular birbirini açmıştı.
Mesela Yeji'nin kendisi ile aynı fakültede olduğunu, en sevdiği meyvenin üzüm, anne-babasının cadı olduğunu ve daha bir sürü şey öğrenmişti.
Bugün çok yorulduğu için hemen uykuya dalmış ve uyumadan önce kızın samimi gülümsemesini düşünmüştü.
—
merhaba, hikayemin ilk bölümü sizlerle c:
yani çok okunmaz diye düşünüyorum.
eğer okuyan olursa rica etsem birilerini bu satıra etiketleyebilir mi?
çünkü emek vererek yazıyorum her ne kadar kötü olsa bile,
iyi günler dilerim efendim c:
YOU ARE READING
in&out; hyunjin, yeji
Fanfictionhwang hyunjin, girdiği iddia yüzünden bir cadı dükkanına gitmek zorunda kalmıştı. hyunjin|yeji. 2020, mimosa. kapak; @soojolog_sugyulog