1- Milat

351 16 4
                                    

Hepimiz değişmek isteriz. Yeni yıllarda, doğum günlerimizde değişim kararları alırız. Oysa gerçek şudur ki; değişimi göze alamayız.

Ama deneyebiliriz.

**

Yeni bir yıl, yeni düşünceler, ve hatta yeni insanlar... Kısacası yeni bir hayat planlıyordu. Durdu, film sahnelerini aratmayacak şekilde etrafına baktı, ve ilerledi. Omzunda hissettiği elle irkildi, arkasına baktı - hep yaptığı gibi - .

''Eylül ?''

Geçmişinden yine bir iz bulmuştu anlaşılan. Bundan bir kaç ay öncesine kadar hiçbir yakınlığının olmadığı Seçil, şimdi içten sarılmasıyla gönlünü kazanmıştı Eylül'ün. Belki de lise hayatı boyunca insanlardan hep aynı sıcaklığı beklemesinin nedeni buydu. Hoşuna da gitmişti. Bütün bir yaz boyunca yaptığı geçmişe dair her şeyi silme planına, arkadaşlıkları dahil etmemeliydi.

Bilirsiniz, etrafımızı saran kalabalıktan zaman zaman sıkılsak da yalnızlık yalnızlıktır. Ve pek de güzel değildir.

Sınıfına girdi, arkadaşlarına şöyle bir göz gezdirdi. Kimisi uyuyor, kimisi konuşuyor, biri de tahtaya garip şekiller çiziyordu. Hiç değişmediklerini düşündü, oysa görünenin yanıltıcı olduğunun farkında değildi. Çömlük hatalarından aldığı tecrübeyle, bu sefer arka sıralardan yer tutmayı unutmamıştı. Yağmur'un gelmesini bekliyordu. İçten içe kızmıştı da hatta. Yağmur, evi okulun karşısında olmasına rağmen Eylül'den hep daha geç gelirdi. Yağmur'la Eylül'ün, çok nadir rastlanabilecek türden bir arkadaşlığı vardı. ''Kardeşten de yakın''


Kardeşten de yakın oldukları doğruydu aslında. Çünkü Eylül, ağabeyini yıllardır hiç görmüyor gibiydi. Ağabeyi üniversite için Samsun'a gitmişti ama tatillerde bile eve hiç gelmezdi. Yine de Eylül'le aralarında gizli bir bağ vardı sanki. Yağmur'un ise bir kardeşi vardı ama küçüktü.

Gel gelelim Eylül Yağmur'u beklemeye devam ederken, bahçede Çağrı'yı gördü. Çağrı, onu çoktan görmüş olmalıydı ki bir anlık yemyeşil bakış, Eylül'ün gözlerinin içinin gülmesine yetti. Ama neden ? Böyle bir şey olmamalıydı. Çağrı, Eylül için hoşlantıdan öte gidememişti (!). Hem sadece birkaç kez konuşmuşlardı, ama bakışlar hiç değişmemişti. Eylül'ün önüne bakması için, geçmişte bırakması gereken şeylerden ilki Çağrı'ydı.

'''O hep öyle bakar, bir tek sana özel değil. Hayal dünyasından çık Eylül.''' dedi kendi kendine. Çünkü öyleydi de, en azından Çağrı hakkında duydukları bundan ibaretti.

**

Birkaç dakika sonra Yağmur da nihayet geldi. Zaten birbirlerini tatilde de sık sık gördükleri için abartılı bir ''özledim'' faslında bulunmadılar. Bir yandan da okula yeni gelenlere bakarak '''Biz geçen sene böyle miydik ?'' diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Arkadaşlarla sohbet muhabbet derken ders başladı. Sınıfı değişmişti ve bu konuda bir takım endişeleri vardı. Gizem ve Melis de önünde oturuyordu. Kuşkusuz, Melis okulun en güzel kızıydı. Ama bir o kadar da kendini beğenmiş görünüyordu Eylül'ün gözüne. Ne olursa olsun Yağmur'un yanında olduğunu bilmek rahatlık veriyordu. Galiba kafasında çok büyütmüştü başlangıç olayını. Sonuçta aynı insanlarla, aynı yerde ne kadar yeni olabilirdi bir başlangıç ? Yine de zaman tahmin ettiğinden hızlı geçiyordu. Son teneffüs kantinde boş boş otururken, karşısında Çağrı'yı gördü.

'''Umarım kahve seviyorsundur ?''

**

Biz ne düşünürsek düşünelim, insanlar bizim hayatımıza girerler ve çıkarlar. Onlara ne dur demeye gücümüz yeter, ne git demeye... Sadece seyrederiz.

Eylül YağmuruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin