Sabahın erken saatlerinde kulağımdaki çalan sakin müzikle birlikte ekim ayında dökülmeye başlayan çicekleri sessiz ve dikkatlice izliyordum, mevsimler... sizcede çok acımasız değil miydiler? Bazen göz kamaştıracak kadar güzel bazen ise iç karartıcak kadar kötü olabiliyorlardı. bir kaç saniye bunu düşünürken yeni okuluma geç kalmamak adına hızlı adımlarla yolumda ilerlemeye başlamıştım.Seul'dan busan adlı şehire taşınmamız benim için biraz hüzün dolu olmuştu çünkü arkamda tüm arkadaşlarımı tüm anılarımı ve çocukluğumu bırakmış ve buraya gelmiştik. Annemle babamın ayrılma sürecinde annem bütçesini Seul gibi pahalı bir şehirde daha fazla harcamamak için busan'a taşınmıştık, anneme hayrandım kendisi çok zeki bir kadındı. Ama beni seul'dan ayırdığı için ona karşı hala sinirliydim. yolda düşünürken sonunda yeni okuluma vardığımı fark etmiş o kocaman pan kartı görmüştüm "Busan uluslararası lisesi" yüzüme küçük bir gülümseme almıştım. umarım bu okulda eski okulumda yaşadığım sorunları yaşamazdım eski okulumda zorba insanlar tarafından eşcinsel olarak adlandırılıyordum, her zaman red etmeme ve karşı çıkmama rağmen öyleydim... evet ben bir erkeğim ve erkeklere ilgi duyuyorum.
son bir kez cebimdeki telefonumu alıp kamerası yardımıyla ortadan ayırdığım saçlarımı düzeltmiş okula girmek için kocaman bir nefes ardından bir adımla girmiştim. Okula gelmeden önce çok kez araştırmıştım, normalde seul'da olsaydık uluslararası okul olduğu için çok fazla koreli olmayan insan olurdu fakat busan'da öyle değildi burda çok az koreli olmayan insan vardı neredeyse dört bin kişilik okulda 100 kişi koreli değildi, bu durum işime gelmişti ne kadar ingilizce diline hakim olsamda ustalaştığım dil koreceyi konuşmak daha çok işime gelirdi.
Şaşırmamıştım okula girdiğimden beri herkesin gözü üstümdeydi, yeni gelen öğrenci olmanın en can sıkıcı yönüde buydu sanırım. üzerimde gezen gözlere pek aldırış etmeden okul binasına girmiş ve müdürün odasını sormak için danışmaya gitmiştim. "üçüncü katta tam koridorun ortasında müdür beyin odası küçük beyfendi" benimle konuşma şekli çok şirin olduğundan yüzüme gülümsememi alıp hafif eğilip teşekkürlerimi sunmuştum. danışmanın yardımıyla öğrendiğim müdürün odasına doğru yürümeye başlamıştım. birinci... ikinci... üçüncü kat derken sonunda gelmiş bacaklarımda hafif bir kasılma hissetmiştim, bir kaç saniye kendimi toparladıktan sonra müdürün odasını görmüş ve kapısının önüne gitmiştim.
Bir kaç kez kapıyı tıklatıntan sonra içeriden gelen kalın ama bir o kadarda zararsız "gelebilirsiniz" sesiyle kapıyı aralamış içeriye girmiştim, müdür gözlüklerini parmaklarıyla yukarıya çekmiş göz odağını bana vermişti, hafif bir gülümseme ardından eğilerek kendimi tanıtmamı eksik etmemiştim. " Merhaba efendim, Seul uluslararası Lise'sinden gelen transfer öğrenci Kim Yeonju'yum" müdür gülümseyip kendinimi düzeltebileceğimi söylemişti hâlâ eğilmiş halimi doğrulup düzeltmiş ellerimi önümde birleştirmiştim. müdür bana dönüp bir dakika beklememi işaret edicek haraketler yaptıktan sonra anlayıp kafamı sallamıştım.
Müdürün konuşmasına pek kulak ardı etmemiş onun yerine kocaman camdan gözüken okulun bahçe kısmını izlemeyi yeğlenmiştim. gözlerim camdayken müdürün sesiyle irkilmiş hemen kafamı ona çevirmiştim, müdür bana bakıp "birazdan bugünün nöbetçi öğrencisi gelip sana yardımcı olucak sınıfın 10-C" anladığıma dair kafamı sallayıp beklemeye başlamıştım.
bir kaç saniye sonra çalan kapı sesiyle hafifçe kafamı çevirip bakınmaya edinmişken odaya giren 1.85-1.87 boylarında uzun ve yapılı bir erkekle birlikte kalbimde hissetmeye başladığım sıcaklıkla anlık bir şok geçirmiştim, tanrı nasıl olurda bir insanı bu kadar mükemmel ve detaylı yaratmış olabilir diye düşünürken bana dönen bakışlarıyla arkaya doğru bir küçük adım atmış titreyen ellerimi arkama saklamıştım. bana doğru bir adım attıktan sonra yüzündeki gülümsemesiyle bana şöyle söyledi.
"Gel"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sky Lie
Teen FictionYeni okulunda ilk aşkı ile Kim Yeonju'nun başı dertte. Karakterlerimiz: Kim Yeonju: Cai Xukun Choi Seungho: Park Seo Joon