Bir dakika içinde rüzgarda süzülen dalından kopmuş bir yaprak parçası gibi gittin.
Sahi, neden gittin?
Bir insanı bırakmak bu kadar kolaysa, neden ben yapamıyorum?Konuşamıyorum artık,
Çünkü her konuştuğumda ağzımdan senin ismin dışında bir şey çıkmıyor.
Bu adı kafamın içinden atmanın bir yolu var mı Tanrı'm?Gitmeden önce elime birkaç Hint Açelyası tutuşturdun.
Çiçekçiyim ben, ne anlama geldiğini iyi bilirim.
Keşke alıştıra alıştıra söyleseydin, gerçi ne değişecekti ki?Seninle mutlu olduğumuz zamanlardan bir çiçek,
Beyaz Gardenya çiçeği.
Çok güzel kokar, fazla da ilgi istemezdi.
Sonra ne oldu yar, biliyor musun?
Aşkımız nasıl solup gittiyse o da solup gitti.
Birkaç gün önce elimdeki Fulya çiçeklerini mağazanın dışına koydum,
Belki geri dönersin diye.
Sonra bir müşterim kırdı yanlışlıkla, önemli olmadığını söyledim.
Halbuki çok önemliydi, onunla birlikte tüm umudum da uçup gitti.
Yenibahar'ım keşke biri beni görüp anlasa.Şimdi ise gül kokulu kefene sarılmış bir beden var toprağın altında yaşamıyor artık, ölü.
Kötülükler ile dolu bu Dünya'da ayakta kalmak için çiçeklere tutundu. Çiçekler de çok geçmeden soluverdi zaten, sevgisizlikten.Bana verdiğin çiçekler artık başkalarının elinde, kısa da olsa bu acıyı beraberinde getiren mutluluk için teşekkür ederim. Bilirsin, acı çekmeyi severdim.
-Bett.