3. BÖLÜM | Davetsiz Misafir

172 17 3
                                    

  Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin ! Sizi seviyorum, iyi okumalar ! (: 

  Yumruk yaptığı elini yavaşça serbest bıraktı Reine ve Garion'ın elinin sıcaklığıyla ürperdi. Ardından Garion boşta kalan eliyle Reine'yi sırtından kavradı ve yavaşça kendine bastırdı. Rei, babası ve 'o' öldüğünden beri hiçbir erkeğe sarılmamıştı. Garion sıcaktı, şefkatliydi, iyi hissettiriyordu. 

"Teşekkür ederim." derken boğazını temizledi Reine ve Garion'dan kendini uzaklaştırdı. 

"Burada bütün bir geceyi geçirebileceğinden emin misin ?" 

"Bu ilk kalışım değil Garion." 

"Başka kimse biliyor mu burayı ?"

"Hayır, sadece babam biliyordu ve şimdi de sen ..." 

"İstersen kalabilirim ?"

Reine gözlerini kocaman açıp Garion'a baktı.

"Arabada yani, dışarda arabada."

"Anlaşılan birileri daha bugün eve gitmek istemiyor ?"

"Evet, yani." anlamında başını salladı Garion ve ardından kocaman gülümsedi. 

"Bana bir şişe su, biraz fıstık ve battaniye verirsen..."

Cümlesini bitiremeden telefonu çaldı Garion'ın. Arayan babasıydı. Telefonun sesini kıstığı gibi cebine koydu ve gözlerini, meraklı gözlerle ona bakan Reine'nin gözleriyle buluşturdu.

"Babam. Gitsem iyi olacak. Şehir dışında olsa bile gözü sürekli benim üstümde."

"Anladım." 

"Üzgünüm." 

"Sorun değil."

"Emin misin ?" dermişçesine yüzüne baktı Reine'nın.

"Ben başımın çaresine bakarım. Kapının yanındaki dolapta tüfek var merak etme." 

İkisi de gülmeye başladı ve sonrasında bir iki saniyelik sessizlik yaşadılar. Reine'nın aklında da Garion'ın aklında da aynı soru vardı, "Öpsem mi, elini mi sıksam ? Yoksa sarılsam mı ?". Ardından aynı anda birbirlerinin elini sıktılar ve Reine, Garion'ı yolcu etti. Kapıyı kapattığında yüksek sesle kendisine kızdı. 

"El sıkmak mı ? Tam bir gerizekalısın Reine." dedikten sonra ağlamaya başladı. Ne olmuştu şimdi ? Ah, ne olduğunu çok iyi biliyordu. İlk defa güzel bir zaman geçirmişti ve beyni bu hissi unuttuğu için bunu kaldıramamıştı. Ayrıca insanlarla yakın olmak ve bir daha birini sevmek istemiyordu çünkü elinde sonunda hepsi gidiyordu. 

"Ne kadar yakın olursan kaybetme riskin o kadar artar."

Bazı şeyleri Garion'a anlatmamıştı Reine. Babasının ölümünden sonra sevdiği çocuğu da kaybettiğini mesela. Onu da bu kulübeye getirmek istemişti, onunla da burada olmak istemişti fakat Azrail'in işi belli olmuyordu. 

  "Bekliyorum. Kulübenin tam nerede olduğunu anladın değil mi ? İstersen ana yola çıkabilirim."

...

"Tamam ben yolda sana sarı bir hırka sallayacağım. Sağ tarafa baka baka gel." 

  Dediğini yapmıştı da. Yola çıkmış ve sarı hırkasını kolu yorulana kadar sallamıştı. Ve işte sonunda görmüştü onu. Siyah spor arabasıyla geliyordu. Sarı hırkasını tekrar sallamaya ve bağırmaya başladı. "Buradayım." anlamında bir bağırma değildi bu. "Dikkat et !" anlamında bir bağırmaydı. Çünkü yolun diğer tarafından uzunca bir tır yan yatmış bir şekilde kayarak ona doğru gidiyordu. Az sonra bir ölüm sahnesine daha tanık olacaktı, biliyordu. Fakat elinden hiçbir şey gelmiyordu ve onu kahreden şey de buydu. Koştu kendini arabanın önüne atmak istedi fakat ne fark ederdi ki ? Büyük bir gürültüden sonra tekrar her şey solmuştu Reine için. Sanki insanların ölümlerini izlemek için yaratılmıştı. Amacı buydu sanki. Ve iki ayda iki ölüm şahitliği... 

KULÜBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin