18 9 0
                                    

Sadece birbirimize bakıyorduk. Yalnız ben ona şaşkın ve bir o kadar da korkmuş bakarken, Minho isimli bu çocuk bana çok satanca bakıyordu.

Bu uzun süreli bakışmayı yukarıya gelen orta yaşlı bir kadın durdurmuştu.

"Minho! Beni duymuyor musun sen!? Sana biri var mıymış de..."

Kadında oğlu gibi eski zamana uygun giyinimliydi. Beni gördüğü zaman sanki uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse bu beni rahatsız ediyordu.

"Merhaba efendim. Size kendimi tanıtmama izin verin. Ben Han Jisung.

Etraf yine sessiziliğe boğulmuştu. Ben daha fazla bir şey diyemezdim ya! Neyse ki Minho, ilk defa konuşmuştu.

"Peki neden buradasın!?"
"Burada olmamın sebebi şey eee... şey... aghh efendim ben Seul'e yeni taşınan üniversite öğrencisiyim ama kalacak hiçbir yerim yok."
"Peki öyleyse neden bizim ev!?"
"Sizin evi bulmamın sebebii... ben bir arkadaş önerisi ile buraya geldim. Zaten yalnızca bir gün"
"Öyle mi!? Peki kim o arkadaş."
"*Neden bu kadar soru soruyordu ki bu çocuk* Arkadaşım Park Jinyoung."
"Park Jinyoung mu? Aa evet evet şu yıldızlı inek öğrenci. Ama üzgünüm Jisung bu evde kalamazs..."

Sözünü kesen Minho'nun annesi olmuştu. Onu susturup bana gülümseyen bir ifade ile bakmıştı.

"Elbette kalabilirsin. Park Jinyoung ve ailesinin bu mahallede kimseye güveni kalmamış diye düşünmüştüm. Ama varmış."
"Ama anne gitsin onlarda kalsın."
"Sus sen! Ben onay verdim. Kalabilirsin canım. Hem ayrıca bir gün kalacakmış çocuk. Neysee haydi Minho, çocuğa odanı göster seninle birlikte kalsın."

Minho buna itiraz edecekken annesinin bakışları üzerine korkup daha fazla bir şey söylememişti.

O önde ben arkada odaya gidiyorduk. Kaldığı o da Seungmin'in kaldığı odaydı. Ama daha farklı bir odaydı.

Yatağa oturmam için işaret verdikten yine uzun süreli bakıştık. Ama bu sefer bu bakışmayı bu sefer Minho kesmişti.

"Eee Jisung nereden geldin Seul'e?"
"Şeyy... eee İncheon.
"Üstündekiler ne kadar da farklı senin."

Bunu demesi ile kıyafetlerime biraz göz attım. Deri ceketim ve siyah jeansim, bu çocuğun eski giyimine göre tuhaf gelmesi normaldi.

"Hah! Ö..öyle mi!?..."
"Hey! Benimle konuşurken rahat ol bakalım tamam mı?"
"Peki. Sen öyle diyorsan. Bu arada bugünün tarihi ne?"
"16 Eylül."
"Yıl peki?"
"Yıl mı!? Ne garip çocuksun sen ya! Yıl 1965."

Minho'nun son söylediği kelime ile beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Aradan koca 55 yıl geride miydim ben şimdi ha!?

"Hey tuhaf çocuk sen iyi misin?"
"Ahh evet evet. Çok iyiyim hemde. Uyusak mı? Benim okula gidip kayıt mayıt işte bilirsin onu yaptırmam gerekte."
"Anladım. Tamamdır uyuyalım bakalım tuhaf çocuk."

Minho, yer yatağını kendisi için hazırlarken ona ne kadar ısrar etsemde benim yerde yatmama izin vermemişti.

Bende daha fazla irdelemeyip yatağa geçmiştim. Işık kapandıktan sonra etraf sessiz ve oldukça karanlıktı.

"İyi geceler tuhaf çocuk."
"İyi geceler."

Aradan geçen zorlu sürelere rağmen sonunda kendimi uykunun kollarına atabilmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 17, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My True Love Is In The 60s. [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin