Olayı seks aşamasına getirememem olasıydı. Dudaklarıyla bedenimin üzerinde bu şekilde dolaşmaya devam ederse, o kadar yol almadan birdenbire yanıp tutuşacaktım.
Parmakları bacaklarımın üzerinden yukarıya doğru tırmanıyor ve iç çamaşırımın içinden kalçalarımı okşuyordu. Beynimin içinde bir şeylerin şiddetle patladığını hissederek panik duygusuyla doldum.
Her şeyi berbat edecektim..büyük olasılıkla yaşadığı en kötü deneyim ben olacaktım. Ve sonra beni bir daha görmek istemeyecekti (ve ben gerçekten onu tekrar görmek istiyordum). Büyük olasılıkla bu geceyi bir travma olarak hatırlayacak ve bir daha asla kimseyle yatmak istemeyecektim. Yani bundan sonra hayatım boyunca yaşayacağım her ilişki hüsranla sonuçlanacak ve ben de dokuz kedi ve bir dağ gelinciğiyle birlikte, yalnız ve zavallı bir hayat sürecektim.
Dokuz kedi ve bir dağ gelinciğiyle birlikte yalnız bir hayat sürmek istemiyordum.
Sonra bir eliyle iç çamaşırımı yana sıyırdı. O an hiç de zavallı değildim. Gözlerimin karardığını ve bedenimle ilgili tüm duyguların dokunmakta olduğu o noktaya yoğunlaştığımı hissettim. Kutsal bir kalp sektesi yaşıyordum ve bu inanılmaz bir duyguydu. Parmaklarının kalçalarımın bir noktaya dokunması üzerine, yukarı doğru bir yay çizerek ona uzandım. Başını göğüs ucuma gömdü ve öpücük kondurmaya başladı.
Benim ellerimin de kendilerine göre başka bir gündemi vardı. Onları sırtında dolaştırıp daha sonra yeniden karnına getirerek kotunun düğmesini açtım. Genzinden bir ses çıkardı ve dudakları dudaklarıma yapıştı. Ateşli bir şekilde beni öperek yatağa doğru bastırdı. Öpüşmelerimiz daha sert ve daha hızlı olmaya başlamıştı ve daha fazlasına ihtiyacım vardı. Gergin karnı üzerinde dolaştırdığım elimi biraz daha aşağı indirerek kot pantolonunun önüne getirdim. Dudakları bir inlemeyle benimkilerden ayrıldı. Ama tamamen geri çekilmedi. Dudaklarımızın arasındaki mesafe milimetrelerle ölçüşebilecek kadar azdı. Heyecanlı bir şekilde nefes verdi.
"Ah Tanrım, Kyungsoo.."
En son dudaklarıma yavaş bir öpücük kondurduktan sonra, dizlerinin üzerinde doğrulmak üzere geriye gitti. Fermuarından çıkan metal sesi duydum. Giysileriyle uğraşırken gözlerimi omuzlarına odaklamıştım. Birkaç saniye öylece ayakta dikildi. Gözlerimi tavana diktim. Bunu istiyordum. Feci istiyordum.
Dudakları ve elleri coşkulu, neredeyse gözü dönmüş bir biçimde yeniden bedenime döndü. Geleceğini bildiğim sıradaki şeyi beklerkk, bacaklarımdaki tüm kaslar gerilmişti. Sonra iç çamaşırımı bacaklarımdan aşağı doğru sıyırarak çıkardı bedenini üzerime yerleştirdi. O an sanki buz kesmiştim.
Seks yapmak üzereydim.
Hakkında kesinlikle hiçbir şey bilmediğim bir, henüz tanıştığım birisi ile.
Ve o da benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordu..bakir olduğum gerçeği dahil.
Ve Tanrım, başladığım işi bitirmek istiyordum. Bakir olmaktan nefret ediyordum. Ayrıca o, inanılmaz seksi bir adamdı ama ben o değildim.
Bunu yapamazdım. Onunla olamazdım.
Yapamazdım işte.
Altında donmuş gibiydim ama boynum ve omuzlarımın birleştiği yeri ağzıyla kutsamaya devam ediyordu. Ona bakir olduğumu ya da hazır olmadığımı söylemeliydim. Çok hoş ya da kolay olmazdı ama en azından beni anlardı. Yani büyük olasılıkla anlardı.
Onun yerine gözlerim büyük annemden kalan kedi şeklindeki porselen kurabiye kavanozuna kilitlendi ve beynim aklıma gelen ilk şeyden saçma sapan bir bahane uydurdu.