Banyoda kotum dizlerime düşmüş halde, üzerimde düğmelerinin yarısı açılmış bir gömlek ve iç çamaşırımla nefes nefese kalmanın eşiğinde öylece dikiliyordum. Jongin kapının dışındaydı ve tıpkı bir mıknatıs gibiydi. Kalbim göğüs kafesimden fırlayarak ona doğru gitmeye çalışıyordu sanki. Bana üzerimdeki dar kotu çıkarmamı söylemiş ve bir süre yanan bölgeyi saracak kadar sıkı olmayan şeyler giymem gerekeceğini belirtmişti. Tıpkı bir kapri gibi olan kotu çıkarmama yardımcı olmayı da teklif etmişti ama bu durum yeniden kusacakmışım gibi hissetmeme yol açtı. Bunun yerine yaralı bölgeye kumaşı değdirmemeye çalışıp başarılı olmayarak, kendi başıma kotumu yavaş yavaş indirmeye başladım.
Kotu bir parça aşağıya indiriyor ve sonra inlememi bastırmak için dudağımı ısırıyordum.
"Kyungsoo?" Jongin hafifçe kapıyı tıklattı. "İyi misin?"
"Harikayım!" dedim cevap olarak.
Kotumu yeniden biraz çektim ve nefesimi tuttum.
"Kyungsoo, bırak yardım edeyim. Beni endişelendiriyorsun."
Gözlerimi kapatarak bunu atlatabilmenin yolunu düşünmeye çalıştım. Kotum dizlerimin etrafında olduğu için tuhaf hareketlerle aksayarak yürürken, çamaşır sepetinin içinde duran kareli bir gömleği alıp önüme getirdim ve arkadan kollarını bağladım. Sonra da dönüp klozetin üzerine oturdum.
Şu an bu konuda yapabileceğim başka bir şey yoktu. "Tamam, gelebilirsin." dedim.
Kapı yavaşça açıldı ve ardınca önce Jongin'in başı, sonra geri kalanı göründü. Buruşuk bir şekilde önümü kapatan gömleğe ve dizlerimin etrafına toplanmış kotuma bir bakış attı.
Sonra güldü. Hatta gürültülü bir kahkaha attı.
"Bu çok aşağılayıcı bir durum." dedim. Şimdi onunla nasıl yatabilirdim?
Dudaklarını sımsıkı kenetleyerek kahkhasını bastırmaya çalışıyordu ama gözlerinden çok eğlendiği anlaşılıyordu.
"Özür dilerim. Acı çektiğini biliyorum. Sadece çok...şey görünüyorsun.."
"Komik mi?"
"Sevimli."
Cevap vermeyip dik dik bakmaya devam ettim.
"Komik bir şekilde sevimli."
Gülümseyişi insanı sarhoş ediyordu. Ben de karşısında fazla dayanamadım ve gülümsedim.
"Tamam. Artık yeterince gülüp eğlendiğine göre pantolonumu çıkarmamda yardımcı olabilirsin." dedim, içeri girdiğinden beri güvenle sırtımı dayadığım aynı iğneleyici tonla.
Ya bu iğneleyici tonu fark etmedi ya da umursamadı. Çünkü üzerime kitlenen bakışlarının kesinlikle bir yırtıcınınkilere benzediğini söyleyebilirdim. Birdenbire bacağım daha çok yanmaya başladı.
Boğazını temizlemeden önce bir an için bana baktı. Yanıma diz çökerek bacağımı ellerinin arasına aldı. Kotumu çoktan aşağıya indirmeye başlamıştım. O nedenle yanığın üstü o sırada kapalıydı. Fermuarın yanında duraklayan eli şu an uyluklarımın ortasında bir yerlerdeydi. Yeniden boğazını temizledi ve elini kotumun paçasından içeri doğru kaydırdı.
Kalp krizi.
Kalp krizi geçirmekte olduğumdan oldukça emindim.
Diğer elini kullanarak kotumu çekebildiği noktaya kadar, hemen dizlerimin üstüne gelecek şekilde çekti. Başını kaldırıp bana baktı, bir kez daha boğazını temizledi ve konuştu.