10. Bölüm

15 1 0
                                    

      "Gülü sevmek için dikenine dayanırsın. Ama ben artık dayanamıyorum..."


    Stajımızın ilk günü başlamış bulunmaktaydı. Byeol-shi bizi diğer stajerlerle tanıştırdıktan sonra işi olduğunu programlarımızın dolaplarda asılı olduğunu söyleyip gitti. Pratik odalarından birine girdiğimizde kimse yoktu. Rahatça pratik yapabiliriz diye düşünmeden edemedim. 

    Saatlerce pratik yaptıktan sonra aklıma anneme haber vermediğim geldi. Pratik odasından çıkıp boş bir koridora geçip annemi aradım. Durumu açıklayınca benim adıma çok sevindiğini ama kendimi çok yormamamı, öğünlerimi atlamamı söyledi. Tamam diyerek onayladıktan sonra kapattım. Pratik odasına geri dönerken Jamie'yi gördüm. "Hey, Jamie!" diyerek yanına gittim. Sesimi duyup bana doğru dönünce "Yoo bro!"diyerek elini yumruk yapıp bana doğru uzatmıştı. Yumruğuna yumruk yaparak karşılık verince "Ne zaman başladınız staja?" diye sordu. Bende "Normalde yarın ama biz bugün başlamak istedik." dediğimde onaylarcasına mırıldandı.

    "Müsait olduğumuz bir zaman stüdyona gidelim senle kayıt yapmak çok eğlenceli." dediğinde "Bende sana diyecektim 'bir ara gidelim' diye. Hakkını yiyemeyeceğim vokalin çok güzel." deyip sözleştikten sonra pratik odasına geri döndüm. Döndüğümde Hyun vokal pratiği yapıyordu. Çok hoştu sesi. Geldiğimi fark etmiş olmalı ki şarkı söylemeyi bırakmıştı. "Hyung baksana sana bir şey soracağım." dediğinde yanında ki boş olan yere oturdum. Önce gözlerime baktı sonra gitarın tellerine vurmaya başladı. O an bir şey fark etmiştim. Young-hyun benim onu sevebilmem için fazla mükemmeldi. 

     İki farklı şekilde söylemişti şarkıyı. Şarkının sözleri son bulduğunda yüzünü bana çevirip vereceğim tepkiyi bekliyordu. "Bence ilk söylediğinde kullandığın teknik daha iyi. Hem de daha rahat söyledin şarkıyı. Diğerinde kendini zorladığın çok belli oluyor." dedim ciddiyetle. Young-hyun ise 'anlıyorum' dercesine kafasını salladı. "Teşekkür ederim hyun." deyince gülümsemekle yetindim.

    Sürekli şarkı söylediğim için boğazım ağrımaya başlamıştı. Saate baktığımda gece bire geliyordu. Stüdyoya gidip orada pratik yapmak daha makul geldi o an. Hem de raht ederdim.

     Young-hyun'un yanına gidip "Ben stüdyoya gidiyorum. Yarın görüşürüz." dediğimde o da 'görüşürüz' deyince pratik odasından çıkıp dolaplara ilerledim. Dolabımdan çantamı alıp şirketten çıktım. Stüdyoya doğru ilerlerken acıktığımı fark ettim. Açık en yakın markete girip atıştırmalık bir şeyler ve kahve deposu yapıp çıktım. 

    Ağır adımlarla ilerlerken bir kız çığlığı duydum. Sesin geldiği yöne baktığımda sesin sahibi Hyelin'di gitarımı ve çantamı olduğum yere bırakıp yanına koştum. Adam koşuş sesimi duymuş olsa ki kafasını geldiğim yöne çevirip küfür edip kaçmaya başladı. Adamı umursamayıp Hyelin'in yanına gittim. "Hyelin iyi misin? Sana bir şey yaptı mı?" diye sorarken aklıma Hyun'u aramak geldi. Telefonumu cebimden çıkarırken Hyelin durdurdu. "Ben iyiyim. Bana bir şey yapmadı. O yüzden Hyun'u arayıp endişelendirmeye gerek yok." dedi. Bir yönden haklıydı. Telefonumu yerine geri koydum. 

    Çantamı bıraktığım yere ilerlerken Hyelin kaldırım kenarına oturmuş kafasını elleri arasına almıştı. Eşyalarımı yerden alıp Hyelin'in yanına gidip çantamı aramıza koyup oturdum. Rahatsız olabilirdi çünkü. "Anlat bakalım o adam kimdi ve senden ne istiyor." dedim bakışlarımı ona çevirip. "Babamın eski ortağı. Babam o adamdan daha başarılı şuan bu yüzden bunu çekemediği için bana zarar vermeye çalışıyor. Çünkü tek kardeşim ve doğal yollarla oluşmadım. Bu yüzden üzerime titrer ailem. O adam da bunu bildiği için bana zarar vermeye çalışıyor." dediğinde anlıyorum dercesine kafa salladım. 

   Bir süre Hyelin'in sakinleşmesini bekledikten sonra bir taksi çağırıp evine gönderdim. O gittikten sonra bende stüdyoya gittim. Normalde yorulmaktan nefret ederdim ama şuan ne kadar yorgun olsam da hala çalışmak istiyorum.

   Stüdyodan ayrıldığımda gecenin karanlığı kendini belli etmeye başlamıştı. Eve gitmek istemiyordum ama duş almam ve kıyafetlerimi değiştirmem lazımdı. Zorla  da olsa evin yolunu tuttum.

   Eve varır varmaz üzerime rahat bir şeyler geçirip yatağıma girdim. Sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladım. Bugün çok değişik şeyler yaşamıştım. Yani bana göre değişikti. Düşüncelerimle boğuşurken uyuya kalmışım. 

    Alarmın sesi beynimi mermi gibi deliyordu. Alarmımı kapatıp yatağımdan kalktım. Bugün düne göre biraz daha halsiz hissediyordum kendimi. Ağır adımlarla banyoya ilerleyip buz gibi su ile yüzümü yıkadım. Yine aynı yavaşlıkta kalan işlerimi halledip odama döndüm. 

  Hazırlandıktan sonra bir kaç bir şey atıştırıp ilaç içtim onun üzerine de vitamin. Okula yürürken havanın çok güzel olduğunu fark ettim. Bugün okula gitmek istemiyordum. Stüdyoya gitmek için hava fazla güzeldi. Bende yola koyuldum ayaklarım beni nereye götürürse oraya gitmeye karar verdim.

  Bir anda aklıma geçen kutlama yapmaya gittiğimiz kafe gelmişti. Orasının havası çok güzel ve huzur doluydu. Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından kafeye varmıştım. Kafede kimse olmadığı içi çok sessizdi. Cam kenarında bir masaya oturup dışarıyı izlemeye başladım.

  "Daldın herhalde. Menüye bak sen karar verdikten sonra bana seslen." deyip menüyü masaya bırakıp gitmişti orta yaşlardaki adam. Menüyü elime alıp inceledikten sonra sade kahve istedim. 

   Kısa bir süre sonra kahvemin geldiğini sanıp masaya baktığımda, masada portakal suyu vardı. Ne olduğunu anlamadığım için bakışlarımı portakal suyundan kaldırıp adama baktım. Bakışlarımı anlamış olacak ki gülümseyip "Hasta gibi görünüyorsun, bende sağlıklı bir şeylere ihtiyacın olduğunu düşünüp sana bunu getirdim." dedi. Tanımadığı birini bile böyle düşünmesi onun iyi biri olduğunu gösteriyordu. "Nazik düşünceniz için teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. 

   Dışarıda bir çok şey yaşanıyordu. Kimisi gülümseyerek geçiyor, kimisi üzgün bir şekilde, kimisi bıkkın... Daha fazla oturmak istesem de dışarısı daha cazip gelmişti. İçeceğimin ücretini ödemek için kasaya gittiğimde bir not vardı 'Sayende kızım bir arkadaş edindi. İçeceğini bir hediye olarak düşün...' yazıyordu. Kasanın arka tarafındaki lavaboya gidip üzerimi değiştirdim. 

  Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle etrafa bakıyorum. Hayatımda ilk kez bu kadar mutlu hissediyordum kendimi. O an aklıma şu düşünceler geldi  'Keşke her zaman böyle mutlu olabilsem...' 

   Günümün çoğunu böyle geçirmiştim. Sonra da stüdyoya gidip gitarımı alıp oradan da şirkete gittim pratik yapmak için. Hem de bugün vokal dersim vardı.




  En başında en fazla 10 bölüm olacak demiştim ama olayları hızlı geçmek istemediğim için uzun olacak. Kaç bölüm olacağına dair bir fikrim yok şuanlık.

     22.23

    21.09.2020

     sevgilerle



BEST FRİEND //JaehyungparkianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin