Harry & Hermione
Hermione: Neredesin sen??
Hermione: Bu saatte tüm Hogwarts'a Malfoy'a kafa attığın gibi bir şey nasıl yayılmış olabilir?
Harry: Oha amk
Harry: Nası ya
Hermione: Bilmiyorum...
Hermione: Ama daha yasak saat gelmedi, saat 8.
Hermione: O yüzden zor olmamıştır.
Harry: Hay anasını sikiyim ya
Harry: Neyse ne bok yiyim artık oldu, gelince konuşuruz
Hermione: Hastane Kanadı'na gidiyorsun değil mi?
Hermione: Sakın gitme.
Harry: Niye
Hermione: Malfoy'un burnunu kırmışsın. O da Hastane Kanadı'nda. Profesörler falan gelir başın belaya girmesin.
Harry: Alnım şişti ama, davul gibi
Hermione: Gel ben gider iksir alırım Madam Pomfrey'den.
Harry: Uff, iyi ki varsın
Hermione: Harry:
Hermione: Neden kafa attın Malfoy'a. Sürekli uzak dur dememe rağmen hem de...
Harry: Olayın aslı başka, cesaret edebilirsem anlatırım
Hermione: Uff, ikiniz de niye böylesiniz.
Harry: Ne demek ikiniz de?
Hermione: Ron da çok sinirliydi, ne oldu diyince de çıkıp gitti.
Hermione: Hep de bana yapıyorsunuz bunu.
Harry: Şimdi seni düşünemicem
Harry: Ron gördüyse sıçtım amk ya
Hermione: Neyi gördüyse ya?
Harry: Bak
Harry: Durumu toparlamam lazım, lütfen biraz dur Hermione
Harry: Azıcık bi nefes alıcak zaman bırak bana
Harry: Bi de sana anlatmaya uğraşamam
Hermione: Ne olursa olsun, sonunda kendin gelip bana anlatacaksın.
Harry: Biliyorum
Harry: Ama şimdi değil
Hermione: Peki.
Görüldü...