Belki Tanışmak Zor

165 21 70
                                    

Yb satıyorum bir narusasunuza bakar

&&&

Yumruklanarak çalınan kapıyla kimin geldiğini anlayan Kagami, kapıyı açtığında karşısında ağzından salyalar akarak bekleyen bir Aomine göreceğini hiç beklemiyordu. 

"Eeee geldim?" İçeriye adımını atarken üzerindeki tişörtü sıyırmaya başlamıştı Aomine. "Hadi sevişelim!" Tişörtünü tam omuzlarından sıyıracakken holün ucundaki oturma odasından çıkan siyah saçlı, yakışıklı oğlanı gördüğünde olduğu yerde kalmıştı.

Aniden arkasını dönmesi ve tişörtü geri üzerine geçirmesi bir olmuştu Aomine'nin, hızlıca Kagami'nin kulağına yaklaşmıştı.

Bir yandan karşısındaki siyah saçlı oğlana bakıyorken bir yandan da Kagami'nin kolunu çekiştiriyordu. "Ben yanlış mı görüyorum, hani gitmişti?! Hayal görüyorsun de bana ne olur!"

Kagami gülerek kolunu kurtarmaya çalışıyordu, Aomine gözünde şu an o kadar tatlıydı ki Himuro burada olmasaydı esmer ten minik öpücüklerle dolup taşardı.

"Taiga," Dedi siyah saçlı oğlan, yüzünde ciddi bir ifade vardı ama gözlerinin içi biraz muziplikle parıldıyordu. "işiniz varsa ben biraz dışarıda takılabilirim?" Sinsi bir gülüşle ikisine bakmıştı. Kagami, hafif bir kızarıkla kafasını Aomine'den Himuro'ya çevirmişti. Yüzündeki utanç kızarıklığı mı yoksa öfke kızarıklığı mı çözülmesi imkansızdı. 

"Himuro," Tehditkar sesi holde yankılandı. "garip imalarını kendine saklasan iyi edersin." Sonra Aomine'nin sırtından iterek oturma odasına ilerletmeye başladı. "Hadi hadi, geçin oturun da tanıştırayım sizi."

Koltuklara oturduklarında Himuro sessiz ve ilgisizdi, Aomine ise kıpır kıpır yerinde durmaya hiç niyeti yok gibi Kagami'nin elini sıkıyor, bacağını çimdikliyor ya da dirseğiyle belini dürtüyordu.

Kagami, dikkatleri üzerine çekmek ister gibi öksürmeden önce Aomine'nin elini tutup ellerinin arasına sabitlemişti.

"Bu, erkek arkadaşım Aomine Daiki." Tatlı bir gülümsemeyle, rahat olsun diye Aomine'nin suratına bakmıştı kırmızı saçlı oğlan. "Aomine, bu da çocukluk arkadaşım Tatsuya Himuro." 

Himuro ve Aomine ufak birer baş selamı vererek uzaktan birbirleriyle tanışmışlardı. Kagami biraz geriye, Aomine'nin göğsüne doğru yaslandı ve iki çocukluk arkadaşı ufak bir sohbete dalarken Aomine sadece tatlı çileğinin saçlarıyla uğraşıyordu. Kagami mayışmıştı, gözlerini açık tutmak işkence gibi bir şeydi o an için.

Son bir gayretle gözlerini açık tutarken Aomine'ye döndü biraz, Himuro o ara telefonuna gelen bir aramayı cevaplamak için odadan çıkmıştı.

"Neden gelmiş?" Diye kabaca konuya giriş yapmıştı mavi saçlı oğlan. Hâlâ pek rahat olduğu söylenemezdi. 

"Anlatmadım mı?" Mayışmış sesiyle sahiplendikleri sarman kediyi anımsatan Kagami, Aomine'den, saçlarının üzerine derin derin kokusunu içine çekerek yapılan öpücüklerden birini kazanmıştı. "Bizim kulüp ve sizin kulüp bir dostluk maçı düzenledi." Yerinde biraz aşağı kayıp Aomine'nin dizine uzanırken esnedi. "Bizim de bir kişi eksiğimiz vardı, Himuro da kaç zamandır beni ziyarete gelmek istiyordu ve ben de hem beni ziyarete gelebileceğini hem de beraber basketbol oynayabileceğimizi söyledim." Gülümsedi, gözleri kapanıyordu. "O da hiç reddetmeden hemen geldi."  

Aomine ise yerinde gerilmişti, Kagami ve kendisi farklı kulüplerde basketbol oynuyordu ve şu zamana kadar hiç karşı karşıya gelmemişlerdi bir maçta. İçini bir huzursuzluk sardı bu maç hakkında. Çünkü herkes çok iyi bilirdi ki, Aomine Daiki kaybetmekten nefret ederdi. Karşısında her kim olursa olsun.

Elleriyle çileğinin yumuşak saçlarını okşarken düşünüyordu. Ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Yumuşak mı davranmalıydı? Kazanmasına izin mi vermeliydi? Hayır, Kagami bu tarz şeylerden nefret ederdi kaldı ki Aomine de bunu yapabileceği konusunda kendisine pek güvenmiyordu. En uygun yoluyla, bütün hünerlerini sergileyerek oynamalıydı Aomine. Peki ya bütün hünerleriyle oynadığında gözünü bürüyen hırsına yenik düşerse? Ya kırmızısını üzer ya da kalbini kırarsa? Onu daha yeni kazanmışken kaybetmek gibi bir saçmalık Aomine için kabul edilemez bir şeydi. 

Dizinde uyuyakalan kırmızısının başını çok oynatmadan koltuk yastıklarından birisini altına koyarken konuşması biten siyah saçlı oğlan odanın içine gelmişti.

Gitmeye hazırlanan Aomine'yi görünce merakına engel olamamıştı. "Nereye? Kagami'yle beraber yatmayacak mısın?" 

Aomine siyah saçlı çocuğu takmak istemese de uyandığında kendisini bulamayınca üzülebilecek olan kırmızısına bu siyah saçlı soğuk oğlan söylesin amacıyla birkaç şey sıralamak için durakladı. "Acil bir işim çıktı." Holden kapıya doğru yönelirken hızlıydı Aomine.

"Ama-" Arkasından seslenen Himuro'ya eliyle arkasına dönmeden 'hadi eyvallah' hareketi yaparken "Bunu ona söylemeyi unutma." Diye de eklemişti.

Kapıyı arkasından kapatıp evden çıkarken havanın kararması ve serinleyen havanın yüzüne çarpması iyice kafasını bulutlandırmıştı.

Yavaş yavaş evine giderken, düşünceler peşini bırakmaya niyetli değil gibiydi.

&&&

BİRAZ KISA AMA BU KONU ÜZERİNDEN EN AZ ÜÇ BÖLÜM DAHA ÇIKARIRIM????

Umarım beğenilir <3

Yazımımın bu aralar paslandığını düşünüyorum, eskisi gibi rahat yazamıyorum zaman kavramları ve akıcılık birbirine karışıyor sanki ve bu benim cidden canımı sıkıyor...

Ve de yazım yanlışı var mı kontrol etmedim umarım yoktur

Ne Güzel Güldün | AoKagaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin