Karaca

200 10 1
                                    

Merhaba! Bu benim yeni hikayem Karaca. Üçüncü ağızdan ilk defa yazıyorum bu yüzden hatalarım varsa mazur görün lütfen :) Keyifli okumalar... Multimedia: Karaca&Tuna

*Flashback*

Katil ,zor bela ıslak duvarı süsleyen yosun kokulu merdivenlere tırmanırken nefes dahi almıyordu. Dakika dakika arkasına bakıp hızlı bir şekilde yukarı çıkmaya çalışırken ayağı kaydı. Soğuk betona çarparcasına düştüğünde kaburga kemiklerinin kırılmak üzere olduğuna yemin edebilirdi. Kulaklarına çekilmiş bir silahın sesi geldiğinde ve ağır metali hissettiğinde dönüp onu öldürecek kıza baktı. Hava bulutluydu, lacivert gözüne hiç bu kadar itici gözükmemişti. Delici bir şimşek arka sokaklardan birine düşüp ortalığı açık turuncu bir ışığa boğduğunda rüzgârla dans eden kahverengi saçları süzdü. Hayatı kadınları öldürmekle geçmişti. Ve şimdi ölümü bir kadının elinden olacaktı. Ne ironi! Katil yavaşça gülümserken kız dişlerinin arasından konuştu.

"Yaptıkların için merhamet dile. "

Adam ölümden korkuyordu bu doğru. Ama onun önünde özür dilemeyecekti. Cevap vermedi. Sessizlikle geçen 5 dakika boyunca birbirlerine baktılar. Yağmur çiselemeye başlarken şaşılacak birşey oldu. Kız silahını indirdi, sırtında Katil'in bakışlarını hissettiği halde dönüp ilerlemeye devam etti. Ciğerleri her dakika ağırlaşıyor gibiydi.

"Yaptığım hiçbir şey için pişman değilim. Onları isteyerek öldürdüm. Yine olsa yine yaparım! Onların ölümünü izlemek parça- " Adam'ın sesini silah sesi kesti.Kızın damarları buz tutarken dudakları ince bir çizgi halini aldı.Daha fazlasına müsade edemezdi. Cesede son bir bakış fırlatıp yoluna devam ederken nefesi beyaz bir buhar halinde Samsun sokaklarına karıştı.

*Flashback son.*

15 Ocak 08.30

Her zamanki gibi sütsüz, şekersiz zehir gibi kahvesini alan Karaca yavaş adımlarla masasına yürüdü. Bu kahve onu uyanık tutuyordu. Önünde yığılmış dosyalara bakıp bıkkınlıkla iç geçirdi. Döner sandalyeyi yana çevirirken kahvesinden bir yudum aldı ve evrakları imzalamaya başladı. Hiçbir zaman masabaşı işleri seven biri olmamıştı. Hareket neredeyse Karaca oradaydı.

"Kahve getirmiştim ama bakıyorum çoktan almışsın. " Başını kaldırınca narkotik bürodaki arkadaşı Akif'i gördü.

"Yine şu klasik ekip arkadaşı muhabbetine gireceksen baştan söyle operasyonun birine doğru yol alayım. " Akif önündeki deri sandalyeye otururken gözlerini devirdi.

"Yapman gereken tek şey bir dilekçe vermek biliyorsun. " Kalemi parmakları arasında döndürmeye başlayan Karaca ona uzun uzun baktı. Sıkılmıştı.

"Bekleyip olayların ne şekilde gelişeceğini görmeyi tercih ederim. "

Akif yutkundu ve masadan bir dosya alıp incelemeye başladı. Belli etmek son isteyeceği şeydi ama karakola geldiğinden beri Karaca'ya hayrandı. Üstelik bu tüm müdürlüğün dilindeydi. Burada kapalı kapılar ardında neler konuşulmuyordu ki.

Karaca Aydoğan 'a hayran olmamak elde miydi? Düz açık kestane saçları, kızdığı zaman rengi daha da koyulaşan kahverengi gözleri, ona ukala bir ifade katan kıvrık dudakları...Henüz 26 yaşında olmasına rağmen çoğu meslektaşına göre işinde çok başarılıydı.

"Çok" az bile kalırdı. Samsundaki azılı suçluların % 80'i onu bilirdi. Parmaklıklar ardında olanların ona ölüm meleği lakabını takmalarına şaşmamak gerekirdi. Memuriyetten komiserliğe yükselmek kolay olmamıştı. Zira arkasında onu destekleyen kimse yoktu başlarda.

Operasyondan operasyona çevre edinmişti. Şimdi, mezuniyetten 6 yıl sonra, her işine koşan insanlarla çevriliydi etrafı.

"45150'den merkeze. Merkez beni duyuyor musun?" Telsizi eline alması saniye sürmemişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KaracaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin