"Hile yapıyorsun!"
"Yapmıyorum hile falan ya, ağlayacaksan oynamayalım."
Jungkook, sızlanıp duran esmere kaşlarını çatarak alaylı bir tonla konuştu. Taehyung geleli bir saat kadar olmuştu ve biraz havadan sudan konuştuktan sonra sanki Jungkook hiç ilan-ı aşk etmemiş gibi oyun konsollarını alıp televizyonun karşısına geçmişlerdi.
Sanki daha önce mesafe nedir duymamış gibi, nerdeyse bacakları birbirine dolanmış, omuzları ise sürekli temas eder bir halde; koltuğun hemen önünde, yere konumlanmışlardı. Kasten ya da değil sürekli kolları ve elleri birbirine değiyordu ve ikisi de sesini çıkartmasa da bundan fazlasıyla hoşnutlardı.
Daha sonra Jungkook, Taehyung'un sinirilenince ortaya çıkan Daegu ağzından çok hoşlandığını fark ettiği için inatla ona sataşmaya başladı. Bağdaş kurulu bacaklarından onun bacağının üstüne denk geleni yavaşça kaldırdı ve tam konsolunu kapatacak şekilde kırarak Taehyung'un elinin önüne getirdi. (anlatamadım asla ama jungkook'un dizini taehyung'un oyun konsolunu tutan elinin önüne koyduğumu bu yüzden de televizyonun konsolu algılayamadığını düşünün)
"Jungkook!"
Tavşan olan istediği tepkiyi tam olarak alamamanın verdiği hırsla kıkırdayarak kendi konsolunu kenara bıraktı ve onun konsolunu da elinden almak için üstüne eğildi. Taehyung ise bir sonraki hamlesini yapmak için sadece üç saniye düşünmüştü, çünkü daha fazla düşünseydi yine kendini geri çekerdi ve bunun hakkında yeterince nutuk işitmişti.
Üstüne doğru eğilen çocuğun belini kavradığı gibi kucağına çekti ve elini belinde kenetledi. "Tae-" Jungkook ani hareketle gözlerini kocaman açarak panikle seslendi. Sonra olduğu yeri fark ederek durakladı ve yakınındaki esmer yüze baktı.
"Hil yapıyorsun işte." Taehyung neredeyse fısıldayarak konuştu.
"Hile yapan sensin." Jungkook'ta aynı şekilde fısıldadı ve ellerini yavaşça Taehyung'un omzuna konumlandırdı. Çok yapılı bir vücudu olmadığı halde kalçalarının altında hissettiği sert bacaklar ve ellerinin altındaki sert omuzlar dudaklarını ısırmak istemesine sebep olmuştu.
Daha önce böyle bir durumda olmayı geçin, hoşlandığı biri bile olmadığı için belki de bulunduğu konumun ona garip gelmesi gerekiyordu ama o tam tersi, devamını dört gözle bekliyordu.
Taehyung ise ellerinin arasındaki ince bel yüzünden sersemlemiş gibiydi. Böylesine boylu poslu bir çocuğun bu kadar ince bir beli olması kesinlikle işten değildi.
"Ben mi hile yapıyorum? Rahat durmayan sensin." Taehyung gözlerini Jungkook'un gözlerine sabitlemeye çalışırken konuştu.
"Daegulular gibi konuşunca çok tatlı oluyorsun, o yüzden."
"Hm," Taehyung kalın sesiyle mırıldanarak kaşlarını kaldırdı. Jungkook nefesinin kesildiğini hissettiği. Taehyung'un kalın sesi, güzel gözleri, esmer teni ve dilini üstünde gezdirdiği için parlayan dudakları on santim ötesindeydi sadece.
Böylesine ateşe atılmış hissetmesi normal miydi? Pekala, kucağında olduğu çocuk aşırı çekici olabilirdi, henüz on sekiz yaşında olduğu için hormonları asla kontrol altında olmayabilirdi; ama sadece kucağında oturarak böyle baştan çıkmış hissetmesi nasıl bir işti?
"Dudaklarını," dedi sakince. Beyni ve ağzı arasındaki bağlantı yok olmuş gibiydi "Dudaklarını çok fazla yalıyorsun."
Jungkook bu cümleyi kurarken Taehyung kendini tutamayarak hareketi tekrarladı. Böylece Jungkook'un tek baktığı yer o kalın ve ıslak et parçaları haline gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
watermelon sugar,, taekook
Fanfictiontaehyung'un karpuzlu lipbalm sürmesinin tek sebebi jungkook'un dikkatini çekmekti. tabii bilmediği şey jungkook'un karpuz kokusundan nefret ettiğiydi. texting! taegguk #1 kooktae #1