Kolumda hissettiğim baskı ile yerimde kıpırdandım.
"Hanımefendi, İstanbul'a indik."
Gözümdeki uyku bandını çıkarıp far görmüş tavşan misali etrafı inceledim. Herkes inmişti, ben hariç. Hostese teşekkür edip kemerimi çıkardım. Boş olmasını fırsat bilip üzerini çalışma masası gibi kullandığım koltuğun üzerindeki eşyalara bakıp ofladım. Bilgisayar, not defteri, renkli kalemler, su matarası, kulaklık ve irili ufaklı birkaç şey daha. Bilgisayarın altındaki sırt çantasını alıp fermuarı açtım. Ve her şeyi hızlıca içine tıkıştırmaya başladım. Koltuktaki eşyaların hepsini çantanın içine koyduğuma emin olup çantayı kapattım. Çantamı sırtıma alıp çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan da ceketimin cebine koyduğum telefonumu çıkarmaya çalışıyordum. Çıkış kapısında beni karşılayan hostese teşekkür edip yavaşça merdivenlerden inmeye başladım. İndikçe İstanbul gecelerinin soğuğunu daha derinden hissediyor ceketime daha sıkı sarılıyordum. Merdivenlerden inince gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Buram buram yaşanmışlık kokuyordu İstanbul. Anıların zihnimde doluşmasına izin vermeyip telefonumu çıkardım. Güç tuşuna basıp havaalanına doğru yürümeye başladım. Adım attıkça buraya, aileme duyduğum özlem ağır basıyor, gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Havaalanına girince hızlıca etrafı inceledim. Mağazalar, kafeler, yolcu bekleme alanı... Birinin "Dada" diye seslenmesiyle arkamı döndüm. Melo kocaman gülümsemesiyle bana el sallıyordu. Fifi koltuğa uzanmış, ağzı açık bir şekilde uyuyordu. Ceren bir eli Engin'in kolunda diğer eli şişkin karnında bana gülümseyerek bakıyordu. Halam, halam ağlamaya başlamıştı bile. Hızlı bir şekilde yürüyerek onların yanına gittim. Gitmemle Melo'nun üzerime atlaması bir oldu.
"Canım Dada'm, ne kadar özlemişim seni."
"Bende seni Melo'm."
Melo'dan ayrılıp Ceren'e sarıldım.
"Hoşgeldin Eda, iyi ki geldin. Sen olmadan doğururum diye çok korkuyordum."
"Olur mu öyle şey. Teyzesi hiç Mavi'yi yalnız bırakır mı? Değil mi Mavisi?"
Ceren'in karnını okşayıp gülümsedim. Elimde hissettiğim baskı ile gözlerim kocaman açıldı.
"Tekme attı! İnanamıyorum tekme attı!"
"Yaklaşık iki aydır atıyor Eda."
Gözlerimi kısıp yapmacık bir sinirle Ceren'e baktım. Onun yüz ifademe gülmesiyle ben de gülmeye başladım. Daha sonra bakışlarımı bana gülümseyen gözlerle bakan Engin'e çevirdim ve dönüp sarıldım. Ayrılınca bir süre bakıştık. Aslında konuştuk, O'nun hakkında. Bu bakışmayı bölen halamın hıçkırıkları oldu. Hızlıca halama sarıldım. O'nun o rahatlatıcı pudra kokusunu içime çekip gözyaşlarımı serbest bıraktım.
"Eda'm. Nasıl özlemişim seni bir tanem."
"Bende halacığım, bende."
Yan taraftan gelen gürültüyle halamdan ayrıldım. Fifi uyku mahmuru bir şekilde yere oturmuş bana el sallıyordu. Onun bu hali hepimizin kahkaha atmasına sebep oldu. Etrafımdaki insanlara bakıp iç çektim. Ne kadar da şanslıydım.!
🍓
Saçımdaki tokayı çıkarıp uzun saçlarımı serbest bıraktım. Rüzgar ay ışığının yansıdığı saçlarımı savuruyor, zihnimde ve ruhumda meditasyon etkisi yaratıyordu. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım. Ama aklıma gelen düşünceyle gözlerimi açtım. Oradaydı, Sirius...
~
Sevdiğim adamın kollarında, Sirius yıldızının altında. Daha ne isterdim ki?
"Sevdiğim kadın kollarımda, Sirius yıldızının altında. Daha ne isterim ki?"
Serkan'ın söylediği şey ile gülümsedim. Ruh eşi dedikleri bu olsa gerek.
"Seni seviyorum, Serkan Bolat."
"Duygularımız karşılıklı, Eda Yıldız."
~
Aklıma gelen anı ile gülümsedim, hüzünlendim. Gözyaşlarımın yanaklarımı ıslattığını farkettiğimde hissettim. O'nu tekrar hissettim, en derinimde,yüreğimin onu hapsettiği yerde. Tavandaki yıldız çıkartmaları bile beni ne hale getirmişti. Peki ya onunla karşılaşma olasılığı? İşte beni sabahtan beri yiyip bitiren duygu da buydu, özlemin doğurduğu o merak belki de istek, kim bilir...
🍓
Üzerimde hissettiğim baskı ile yüzümü buruşturdum. Göz bandımı çıkarıp göz kapaklarımı araladım. Daha doğrusu aralayamadım, Melo'nun saçları sağolsun.
"Ahh gözüm! Melo kalk üstümden."
Üzerimdeki ağırlığın azalması ile gözlerimi kırpıştırdım. Sağ gözümü açamıyordum.
"Çık şuradan Melo. Kaş yapayım derken göz çıkarıyordun az daha."
Fifi yatağın üzerine oturup gözüme doğru üflemeye başladı. Yavaş yavaş gözümü açtım.
"Pardon Dada'cığım. Ben bir an senin artık burada olduğun gerçeğini hatırlayınca duygularım depreşti, sonrası malum."
"Sorun değil Melo. Bu arada Fifi hanım günaydın, merhaba. Dün oturduğunuz her yerde uyuduğunuz için geldiğimi idrak edememiş olabilirsiniz."
Fifi'nin bana sarılmasıyla ben de ona sarıldım.
"Kusura bakma Eda. Hepsi bu motor aşkı yüzünden. Onu almak için gece gündüz çalışıyor, patronuma zam yapması için yaranıyorum."
Dediğine gülümseyip ondan ayrıldım.
"Aslında Erdem'e bu motor aşkından bahsetsen ne yapar ne eder istediğin bu motoru sana alırdı."
"Ağzını hayra aç Eda. Allah korusun."
Fifi'nin tepkisi beni güldürmüştü.
"Sen yokken Erdem buna neler neler yaptı bir bilsen."
"Sakın Melo!"
"Her şeyi en ince detayına kadar dinlemek istiyorum."
"Memnuniyetle."
Fifi'nin ayaklanması, Melo'nun son sürat koşmaya başlaması. Halamın deyimiyle "herkes deliye biz akıllıya hasret".
"Günaydın peri kızı."
Ne?
🍓
İlk bölümün sonuna gelmiş bulunmaktayız, sevgili öncetatlısonrasahtenişanlı okuyucuları. Düşünceleriniz benim için kıymetli, oy ve yorum bölümünde belirtmeyi unutmayın. Sağlıcakla kalın, hoşçakalın❤️~Miyy🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden🍓|Sen Çal Kapımı
Fanfiction"Sen yeniden görmek güzel, Eda Yıldız." "Duygularımız karşılıklı, Serkan Bolat." 🍓 Tüm Hakları Saklıdır.