Camdan yapılmış kalp ve taştan aklım...
Gelmeli miyim sana? Dediğin gibi sarılmalı mıyım boynuna? Ben de o cesaret yok ki sevgilim. Sen gelsen olmaz mı? Bak ben yine masandayım. Gel ve gör beni işte...
"Flora!"
Aniden duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Geldi... Açık ağzım ile bakıyordum ona. Hangi duyguyu hissediyordum bilmiyorum. O kadar hissizdim ki gözümden akan yaşları bile geç farkettim. Sonra...
Sonra koştu bana doğru. Sarıldı boynuma. Yüzümü elleri arasına aldı ve güzel sesiyle ağlayarak konuştu:
"Flora sensin. Di mi? Sensin Lalisa di mi? İyi misin sevgilim? Güzelim... Çok güzelsin Flora'm... Çiçek kokulum benim. Lalisa'm... Affet beni. Geç kaldım. Ama olsun. Seni seviyorum güzelim. Beni affet. Güzelim benim..."
Heyecanla konuşuyordu ve ben hiçbir şey söyleyemiyordum.
"Lalisa, neden konuşmuyorsun?"
Tokat yemiş gibi birden kendime geldim.
"Jungkook... Sen geldin. Beni tanıdın. Flora'nı buldun. Sevgilim dedin. Teşekkür ederim Jungkook..."
Gözlerime baktı bir süre. Sonra yaklaştı ve öptü beni. Evet! Öptü...
Ve kavuştu sonunda Flora tek aşkına...
🌻🌙💫
Yeheeeeyy! Kavuştu Flora tek aşkına! Alın halay mendillerini!Yelly🍷

ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowers, liskook
FanfictionLalisa asla karşılık alamayacağını bildiği halde her sabah okulun popüler çocuğu Jungkook'un masasına çiçekler bırakırdı. Ondan karşılık almak ölmeden önce olan tek gayesiydi. Ama Jungkook çok geç kalmıştı... "Mezarını çiçeklerle donatacağım Flora."...