0.8

741 137 88
                                    



sonunda bölüm yazmak aklıma gelebildi.

 Çift Sürüşü, Wassily Kandinsky

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çift Sürüşü, Wassily Kandinsky.

-

Bulunduğumuz odayı aydınlatan soluk mavi ışığın tenimin üstündeki duruşu bir kabustan uyanış gibiydi. Hava sıcaktı, kış soğuktu ama hava, çok sıcaktı. Gözlerimi hafifçe havaya kaldırıp incelediğim kemikli elimden çekerek karşımdaki yüze çevirmiştim; Jeongguk, belirsizliğim.

İnce dudaklarını hareket ettirmedi, kulağıma ilişen en güzel melodi sesiydi ancak o duymama izin vermedi. Işık onu süslüyordu, masmaviydik. Birkaç adım ötemde, elini uzattı bana gözlerini gözlerimden kaçırmayarak.

Az önce gözlerimin hapsindeki elimi ona uzattım, kavradı parmaklarımdan beni ve kendine çekti ben nefesimi tutarken. Çarpıştı bedenlerimiz, ışık söndü, nefesleri kulağımda yankılanıyordu ama hayır, o sesini duymama izin vermiyordu.

Mavi ışık tekrar açıldığında az önce ötemde duran yüzü şimdi tek nefes uzağımdaydı. Tuttuğu elimi usulca çektim ondan, uzanıp yanağına örttüm avcumu. Büyük gözleri kapandı, gözlerindeki parıltı gidince karanlıkta kaldım zannettim.

Başını elime doğru yatırdı, ince dudaklarının gerildiğini gördüm bir tutam. Vücudunu vücudumda hissettim, başım dönüyordu sanki koca bir şişe saf iskoç viskisi bitirmişim gibi.

Mırıltısını duydum, ölecek gibi oldum.

Jeongguk o an aklımı aldı benden, sonraki hedefi ise benliğimdi. Gözlerini aralayıp benimle buluştuğunda nefesimi tuttuğumu hissettim, küçük adımlar attı geriye doğru benimle, yemin ederim ki takılıp düşüşümüzün ipek çarşaflar üzerine olacağını bilemezdim.

Kıvrandı, Jeongguk birbirimizle bütün halde düştüğümüz yatakta, altımda kıvrandı. Tamam, dedim. Tamam, aklımı yitirdim.

Ellerimi kafasının iki yanına yasladım bedenimi kaldırmak için, aynı anda belimi saran kollarını hissettim. Gözleri gözlerimden ayrılmıyordu ama hayır, o sesini duymama izin vermiyordu.

Altımdaki bedenini havalandırarak bana itti kendini, başını geriye attı, güzel gözleri kaydı geriye, uzun ön dişleri alt dudağını ısırıyordu. Masmaviydik ve Jeongguk o an gökyüzümdü.

Belime sarılı kolları çözülmüştü, sırtımdan yukarı tırmanan parmaklarını hissettim, sanki ne olur, diyordu. Ne olur, seni hissetmek zorundayım.

Işık söndü, tek duyduğum şey çarşaf sesleriydi, üstümdeki gömleğin omuzlarımdan aşağı yol aldığını hissettim. Altımdaki bedenin bacakları belime sarıldı, sanki bana kilit vurmuştu, kaçamazdım.

bienvenue dans le passé.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin