Hikayenin başında da belirtmek istiyorum. Yorumlarınızı yapmayı unutmayın şimdiden teşekkürler :)))
Yeniden hayata merhaba diyorum. Koca bir yazdan sonra yeni okulumdayım artık. Liseye başlıyorum, lise bir çöm oluyorum yani. Her ne kadar bu kötü durumda bulunsamda mutluyum ve bir o kadar da huzurluyum.
Müdürün ağır abi sesinin duyulmasıyla herkes okul girişindeki yüksek merdivenlerin o tarafa doğru yöneldi. Anlaşılan zorluk çekicek gibiydim müdürle bu sene. Müdürün saçma sapan konumasını saatlerdir ayakta dinlemek zorunda kaldık hepimiz, farkındaydım herkesin oflayıp pufladığını.
Müdür bu sıkıntılı geçen konuşmasını anlayınca sanırım kısa kesip ''evet çocuklar şimdi sınıf dağılımlarınızı duyuracağım.'' diyerek yüksek sesle bağırdı. Kahretsin kulaklarımın zarını patlatıyordu az kalsın. Yavaş yavaş isimleri söylemeye başladı her zamanki gibi A şubesinden. İlk okul arkadaşım ile aynı okula gelmiştik. Ard arda ''Duygu Solgun'' ve ''Eylül Altan'' isimlerini duyunca sıçradım. Çünkü en yakın arkadaşımla aynı sınıfta olacaktık ve yıl boyunca zorluk çekmek zorunda kalmayacaktım.
İsmi okunanlar bir yandan içeri girerken bir yandan da müdür okumaya devam ediyordu. Tam kapıdan içeri adımımı atmamla birlikte şok oldum. Müdürün sesini duymuştum ve şaşkınlıkla bir an duraksadım olamazdı bu aynı sınıfta olamazdık. Umarım bu o değildir. Yazın arkadaşlarla takılırken yeni birileriyle tanıştım facebooktan ekledim falan sonra bff sini gördüm fotoğraflarında ve o anda o çocuğa vuruldum. Aşık mıyım? Bilmiyorum. O çocuk Bora'ydı. Ben bu düşünceler içinde kıvrılırken koluma yapılan çekiştirmeler ile düşüncelerimden sıyrılıp kolumu ovaladım. Yolun ortasında dalıp kalmışım ve Eylül beni kenara çekti.
''Ne oldu kızım sana? Yoksa Bora'ya mı takıldın.''diyerek yavaşça ilerledik.
''Aynı okulda olamayız Eylül o varken ben hiçbir şey yapamam ki hiçbir şeye odaklanamam bırak aynı okulda olmayı aynı sınıftayız inanmıyorum şanssızlığın dibine vurdum gene. Kahretsin!'' diyerek hafifçe inledim.
''Hey hey sakin ol,daha onun Bora olduğundan emin değiliz. Hadi gel sınıfa çıkalım.''dedi ve normal yürüme hızına geldik. ''Tamam'' dedim ve şimdilik kapamaya çalıştım bu konuyu.
Sınıfımız en üst kattaydı,çıkana kadar yorulmuştum. Zaten tatil bitmiş bugün pazartesi bir de okul ta anasının.. neyse. Sınıfa geldik ve kapıdan içeri girdik. Bizim isimlerimiz önceden sayıldığı için içeri ilk girenlerden sayılırdık. Cam kenarında 5 sıra vardı. Eylül ile birlikte 4.sıraya oturmaya karar verdik. Hem hocalar için hemde sınıfın görüş açısı için ideal bir yerdi. Arkamızdan kapıyı kapatmıştık,şimdi ise kapı açıldı. Eylül ile ikimiz kapıya doğru yöneldik, nefesimi tutmuştum ve içeri girenleri gördüğüm anda nefesimi geri verdim. Rahatladım Bora henüz gelmemişti. Belki de yoktur neyi bekliyorum ki ben.
Eylül'e dönüp''Ben çok korkuyorum ne yapacağımı bilmiyorum, gerçekte hiç görüşmemiştik hep internetten şimdi ise aynı sınıftayız gözüme çok saçma, garip geliyor.'' dedim titreyen endişeli sesimle.
Elini omzumda ovuşturarak''Kötü bir şey olmayacak sakin ol Duygu.'' dedi.
Buruk bir şekilde gülümsedim ona karşı.İşte dananın kuyruğu koptu o sırada. Eylül ile konuşmaya daldığımda Bora içeri girmişti ve kendine yer bakıyordu.Hayır hayır bu tarafa doğru geliyor. Kalbim çıkacak yerinden. Hemen görmezden gelerek Eylül'e döndüm ve konuşuyormuş gibi yaptım.
Allah'ım inanmıyorum ya kocaman sınıfta gelip arkamızdaki sıraya mı oturacaksın. Sinirden ve utançtan ağlayacaktım şimdi,hemen Eylül'e dönerek ''biraz hava almaya çıkalım mı?'' dedim.
Başını onaylar gibi sallayarak yerimizden kalktık ve sınıftan çıktık. Eylül aslında pek istemiyordu sınıftan dışarı çıkmayı ama benim için bunu yapmak zorunda kaldı biraz sanırım. Onunda bir sevdiği vardı bu okuldan kendisinden büyüktü ama aşkın yaşı olmaz sonuçta değil mi? Üstelik çocuk fazla karizmaydı. Okuldan çıktık ve okulun kantinine gittik. Okulun kantini zemin katta değilde dışarı çıkıyorduk, küçük kafeterya gibi bir yerdi çok sevimliydi. Sanırım okulun bu yönü hoşuma gidecekti.
İşte şanssızlık değil mi illa bulacak bizi. Eylül'ün ki oradaydı ve her zaman ki karizmasıyla tam bir foto model gibi duruyordu cam kenarında. Eylül bakmasına hep bakıyordu ama kendisinden büyük olduğu için yaklaşamıyordu. Gerçi o da fazla yavşaktı bütün kızlara sarkıyordu sürekli, hiç mi boş olmaz bunun yanı. Boş girip çıkmamak için kantinden bir şeyler almaya karar verdim. Eylül'e de tabi ki wanted çikolatadan aldım bayılır bu çikolataya.
Kantinden çıktık 2 dakika sonra ders başlayacaktı işlenmez aslında ama kitap tanışma faslı falan of hiç işin gücün yok her hocaya ayrı ayrı anlat tanıt kendini, en sıkıcı kısım. Sınıfa girdik. Bora yeni birileriyle kaynaşmış bir de üstüne aralarında bir şeyler anlatıp gülüşüyorlardı. Allah'ım o ne tatlı bir gülüştür öyle. Dünyalı değil bu çocuk kesinlikle uzaydan meteor olarak mı fırlatıldın sen yaa diye kendi kendime söylenirken Bora kafasını aniden bana doğru çevirdi. Kahretsin ona sarhoş gibi bakarken beni gördü ya inanmıyorum. Aniden kafamı çevirmem ile kapının açılıp öğretmenin girmesi bir oldu. Bora arkamızdaki sıraya yani yerine oturdu. Herkes yerine oturunca bende oturup arkama yaslandım. Öğretmen sınıf defterinin içindekilerle ilgilenirken, arkamda bir nefes hissettim boynuma doğru gelen. Bora ''açıkta bir şey mi gördün çok güzel bakıyordun.'' dedi. Bu da neydi şimdi böyle küstah mıdır nedir ya. Böyle tanımıyordum ben bu çocuğu. Hiç bir şey olmamış gibi hafifçe olduğum yerden doğrularak kollarımı sıranın üzerine koydum ve öne eğildim.
Bu yılın saçma sapan geçmesini istemiyordum ve yine derin düşüncelere daldım.
Kusura bakmayın henüz ilk hikayem ve bölümümü yazdığım için sanırım kısa oldu bir dahaki bölümlere telafi edeceğim :)))) şimdiden teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kararsız
ChickLitHayatında tamamıyla kararsızlık yaşayan bir genç kız, her şey de aile,okul,arkadaş ve en önemlisi aşkta zorluk çekiyor. Yaşadıklarını kafasına taktığı için o kadar büyük bir sorun oluyor ki... Her seferinde ölmek isteyen bir kız daha fazla ne yapabi...