‹1.9›

743 89 45
                                    

[ 05.10.20 ]

' Pho Su Mi '

Renkleri kaybettiğimi düşündüğüm anda bana bin bir tonlu kahverengi gözleriyle baktığında birşeylerin artık yoluna gireceğini düşünmüştüm.

Ama yine evren oyununu oynamıştı ne yazık ki.

İstediğim sonucu elde etmek için çabalamam gerekiyordu ancak bunun imkansız olacağına kendimi kaptırmıştım.

Gerçi her imkansız zordan biraz daha anlamsız değil miydi?

Evet..

Hayır..

İşte bu ikilemde arafta sıkışmış gibiydim.

Duygularımı bastırmak zor geliyordu.

Bir yandan ise bunu istiyordum.

Kalp sadece acıtıyor, tek derdi buydu.

"Su Mi, iyi misin?" gözlerimi duvardan ayırıp bana seslenen Felix'e çevirdim.

"Evet iyiyim. Neden iyi olmayayım ki?"

"Biz de sana soruyoruz zaten Su Mi. İç dünyanda ne yaşıyorsun yine?" diyen Jisung'a baktım.

Omuz silktim. "Hiçbirşey. Sadece sana sövüyordum o kadar."

Kaşlarını havaya kaldırarak bana baktığında tebessüm ettim. "Şaka yapıyorum. Herneyse en son ne anlatıyordun sen?"

"Oho.. Sen bizi dinlemiyor musun kızım?" diyen Felix'e göz devirdim.

"Dinleseydim eğer sormazdım?"

"Uyuz"

"Salak"

"Gıcık"

"Tipsiz"

"Hop hoop. Ağır ol. Salağı geçtim de tipsiz ne? Gerçekçi ol biraz." diyen Felix'e gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Salaksın yanii?"

Jisung'ın ağzından kıkırtı kaçtığında Felix'in ikimize de çatık kaşlarıyla baktığını görünce Jisung'ın koluna vurarak dürttüm.

"Bu kadar eğlence yeter. Artık asıl konuya mı gelsek Jisung?" Felix ciddiyetine geri döndüğünde merakla dinlemeye başladım.

"Tamam. O zaman ben başlıyorum, öhm öhmm." yalandan öksürerek sesini düzelten Jisung sonunda konuşma zahmetine girebilmişti.

"İki gün önce Felix ile dışarıya çıkmıştık. Daha doğrusu bu aptal uyuyamamış her dakika beni arayıp uyandırmayı başararak peşinden sürükledi. Gece saatleriydi ve anlarsın ya sokaklar biraz şeydii.." sonuna diyeceği kelimeyi düşünürken Felix konuştu.

"Tekin değil de geç işte gerizekalı" diyerek Jisung'ın kafasına vurdu.

"Evet evet ondan. Herneyse biz de çok beklemeden hızlıca geçip eve geri gidiyordu-"

"Jisung sarhoş adamları görünce kız gibi korktuğu için eve geri dönmek zorunda kaldık. Evet şimdi devam edebilirsin." diyerek Jisung'a göz kırptı.

"Yanımızda Su Mi olmasa elimde kaldırdın velet!"

"Kesin öyle olurdu." dalga geçerek konuşan Felix'i pas geçerek Jisung'a döndüm.

"Artık anlatmaya devam etsen?"

"Ha, evet. Sonra eve geri dönerken bu salak bir işe yaradı ve biraz ilerimizdeki Sandara'yı fark edebildi."

Kaşlarımı hayretle havaya kaldırırken dediklerini düşünmeye çalıştım.

Orada ne işi olabilir ki?

Banane.

Nefesimi dışarıya vererek ikilide göz gezdirdim. "Peki ya bu bizi ilgilendirir mi? Kendi isteğiyle dışarı çıkabilir, değil mi?"

Felix başını iki yana sallayarak reddetti. "Burada salak olan tek kişi sensin Su Mi."

Belki biraz..

Jisung konuşmasını devam ettirdi. "Bizi ilgilendiren kısmı ise, birisi ile buluşması."

"Hemde bu kişi kim dersin Su Mi?" diyen Felix'e devam etmesi için elimle işaret yaptım.

"Seo Changbin." diyen Jisung'a göz devirdim.

"Az ciddiyet lütfen. Evet Felix, o kişi kim?" diye soru yönelttim.

"Su Mi. İnanması güç olsa da Sandara Changbin Hyung ile buluştu."

"Ama neden? O kızla ne için buluşabilir ki? Hemde gecenin o vaktinde?" dedim hayretle.

Hala olayın şokundaydım.

Evet, Changbin bana her zaman gizemli ve soğuk birisi olarak gelmişti.

Belki de bu bana karşı olan tavırları yüzündendi.

Ancak böyle birşeyi asla beklemezdim.

Jeongin kadar Changbin de içten içe Sandara'yı en iyi tanıyanlardan biriydi.

Şimdi ise hiçbirşey yokmuş gibi onunla buluşmuştu..

"Biz yarın Jisung ile Changbin hyung'un ağzından laf alırız." diyen Felix'i onayladı.

"Aynen. Hyunjin'in o kızın gerçek yüzünü fark etmesini sağlayacağız. Merak etme Su Mi." diyerek bir elini omzuma atan Jisung'a iç çekerek baktım.

"Sadece Hyunjin için endişeleniyorum.." diyebildim.

"Bir şekilde halledicez. Pes etmek yok."

Sessiz kalmayı seçerek sustum.

Ne denirdi ki? Nasıl halledecektik?

Hyunjin umarım daha fazla geç olmadan birşeylerin farkına varabilirsin.

Mesela benim..

...

-taslaklarımda duran han jisung'lı kurguyu yayınlasam kaç kişi okur?

is it too late to start over? ‹нwаng нуunjin› Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin