"Bana teslim oluyorsun..."diye mırıldandı bacaklarımın arasına iyice girip kollarını belime sararken.
"Kontrolünü yitiriyorsun ve bana teslim oluyorsun Jungkook."dedi ellerinden biri gömleğimin içine kayıp tenimi okşadı.
Ona cevap vermedim.Neden burada olduğum hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.Kim Taehyung'a öfkeliydim.Onu affetmeye niyetim yoktu.Yüzünü bile görmek istemiyordum.Ama yine de burada onun masasının üstünde, kollarının arasındaydım.Kim Taehyung'a öfkeliydim ama kendimi onu arzulamaktan alıkoyamıyordum.
Dudaklarını yalayıp kendini biraz daha bana bastırdı.Sol elimin tırnakları üstünde oturduğum masayı çizdi.
"Bay Kim..."dedim.Devam edemedim.Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.Daha fazlasını istiyordum.Beynim onu reddederken bütün vücudum onun için yanıp tutuşuyordu.
"Bana Bay Kim demen..."dedi elini pantolonumun belindeki kemere atarken"Sadece daha çok tahrik ediyor beni güzelim.Yapma."
O kemerimi çekip çıkarırken vücudunu çekince farkında olmadan sızlandım.Bu onu gülümsetti.
"Çok güzelsin Jungkook."dedi gömleğimin düğmelerine uzanırken.
"O kadar güzelsin ki kafayı yedireceksin bana."
Hiçbir şey söylemeden ona bakmaya devam ettim.On yıl öncesine kadar her köşesini ezbere bildiğim bedeni şimdi öylece önümde dururken hayatımda ilk defa bu kadar çekingen hissediyordum.
"Sen bana bu kadar masum bakarken..."dedi düğmelerimi yavaş yavaş açarken"Aklımdan geçen şeyler utandırıyor beni.O kadar güzel bakıyorsun ki bana."
Ellerim gömleğinin eteklerini bulurken aşağıya bakıp gülümsedi.
"Çıkarayım mı?"diye sordu yavaş bir şekilde.Ses tonu o kadar sevgi doluydu ki, eğer şu an bir ön sevişme içinde olmasaydık oturup sesinin güzelliğine ağlayabilirdim.
Usulca başımı sallayıp onu onayladım.Kendimde konuşacak gücü bulamıyordum.Bana yeniden gülümsedi.Sıcacık gülümsemesi içimi ısıtmaya yetmişti.
Kendi gömleğinin düğmelerini ağır ağır açarken gözlerini gözlerimden ayırmadı.Sabırsız bir şekilde beyaz gömleğini çıkarıp kenardaki koltuğa koymasını bekledim.
"Bu dövmeyi ne zaman yaptırdınız?"diye sordum o yeniden bacaklarımın arasına girerken.İşaret parmağım göğsünün altındaki dövmeye dokununca bütün vücudu gerildi.Elleri yeniden belimi buldu.
"Parva leves capiunt animos..."dedi yavaşça.Elini pantolonumun beline kaydırdı.
"Küçük şeyler küçük ruhları esir alır."
Parmağımı dövmenin üstünde gezdirirken"Tam size uygun bir cümleye benziyor."dedim.
"Benimle neden hala resmi konuşuyorsun?"diye sordu.
"Çünkü siz benim patronumsunuz."
"Patronunla sevişmek üzeresin."dedi elini yavaşça içeri sokarken.Büyük eli pantolonumun içine sığmayınca diğer elini belimden çekip pantolonumun düğmesini açtı.
Ona cevap vermeyip dudaklarımı birbirine bastırdım.Elleri kalçalarımı avuçladı.Nefesimi tutup gözlerimi gövdesine indirdim.
Taehyung ne ara bu kadar kaslanmıştı?Ve teni hep bu kadar esmer miydi?Dikkatimi dağıtıyordu."Dokunabilirsin."dedi sırıtırken.Kaşlarımı çattım.Ben ona öyle bakmaya devam ederken uzanıp çattığım kaşlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
midnight sky
Fanfictioni was born to run i don't belong to anyone oh no.i don't need to be loved by you