Hush

Otel Odası

    Winona gece daha ilerlemeden kendisini Jack Hampton’ın odasında bulmuştu. Zaten bu gece o restoranın barında oturmasının sebebi buydu. Birileriyle bir gece geçirmek ve bir daha hiç karşılaşmamak.

Asansördeki ateşli öpüşmenin ardından odaya girmiş, siyah elbisesinden kurtulmuş ve soğuk duvara Jack’in bedeniyle birlikte yaslanmıştı. Öpüşleri nazikten ziyade şehvetliydi, her noktasını yangın yerine çevirecek şekilde öperken tek elini  kadının bacağına götürüp kendi beline doğru kaldırmıştı.

Winona başını duvara yaslayıp gözlerini kapattığında kendisini tamamen Jack’in ellerine teslim etmiş bulundu. Adam ne yaptığını oldukça iyi biliyordu ve Winona’ya göre bu gece oldukça güzel geçecekti. Jack sanki onun düşüncelerini okuyabiliyormuşçasına kadını sertçe kucağına alıp yatağın üstüne çıktı ve dudaklarını göğüslerine doğru, oradan da karnına ve kasıklarına doğru kaydırdı.

Bacak arasında alev alev yanan yerleri öperken Winona’nın tek yapabildiği inlemek olmuştu. Jack, olduğu yerden kalkıp boxerını indirdiğinde genç kadın heyecanla kıkırdadı.  Jack , kadının bacaklarını aralayıp ikisinin vücutlarını birleştirdiğinde dudakları tekrar onun boynundaki yerini bulmuştu.

Küçük, tatlı noktayı emerken kulağına Winona’nın iniltileri ve “Daha hızlı.” sesleri doluyordu ve bu onu biraz daha hızlı olmaya teşvik ediyordu. Sonuçta bir kadının arzularını yerine getirmezse, nasıl bir adam olurdu?

Hızını yavaşlatıp kadını üstüne aldığında vücudunu inceleyebilecek bir fırsat elde etmişti. Hatırladığından ne eksik, ne fazlaydı. Tek farkı artık kadının olgunlaşmış ve kadınlaşmış olmasıydı. Onun dışında , aşağıdaki konuşmalarına bakılırsa, hala gizemli ve çekici Winona’ydı.

Tabii o Jack’i tanımamıştı.

Gecenin devamı Winona’nın hayal ettiğinden de öte, harika geçmişti. Winona yarı baygın bir şekilde yatağın sağ tarafında yatarken, kulağında hala Jack’in iniltilerini duyuyor, kasıklarında yaşadığı hazdan kalan kalıntıları hissedebiliyordu.

Yavaşça yattığı yerden Jack’e doğru döndü ve kollarını onun karnının üzerine koydu. “Pekala Jack Hampton.” Adamın ismini söylerken bilerek üstüne basmıştı. “Adından, varlıklı biri olduğunu varsayıyorum.” Jack kadının yüzünü okşarken gülmeden edemedi “Öyleyim ya da değilim. Bir şeyleri değiştirir miydi?”

Winona omuz silkti, ne değişebilirdi ki? Sonuçta olan olmuştu. Ayrıca maddiyat onu hiçbir zaman etkilememişti. “Hayır.” Dudağını ısırıp adamın dudaklarının üzerine doğru eğildi ve “Öp beni, Bay Hampton.” Diye dudaklarını birleştirdi.

-

Winona sabah uyandığında yatak boştu. Gözlerini ovuşturarak yattığı yerden kalktı ve dün gece hiç dikkat etmediği odayı incelemeye başladı. Bir süre belirli bir noktayı inceledikten sonra yataktan kalkıp yerdeki giysilerini üzerine geçirdi ve dağılan saçlarını düzeltip çantasını aldı.

Ayakkabılarının tokasını düzeltirken yerde bir kağıt görmüştü. Kaşlarını çatıp buruşmuş kağıdı aldığında gördüğü şeye karşı tepkisiz kalmıştı. Kağıttaki şey, yatakta çıplak yatarken ki resmiydi. Tabii ki de pornografik türden değildi, örtü göğüslerini kapatıyordu. Gerçekten güzel. Diye geçirdi içinden ve kağıdı alıp çantasına yerleştirdi.

  

   Eve gitmesi uzun sürmemişti. İlk iş olarak güzel, sıcak bir duş aldı ve üzerine günlük bir şeyler geçirip annesinin yanına gitti. Kahvaltı masası kurulmuştu ve babası masanın başında gazetesini okuyordu. Yerine oturup kendisine bir krep aldığında annesi ona şaşkınca bakıyordu.

“Evinde olmaman beni şaşırttı.”

Winona kıkırdadıktan sonra “Kendi evim uzak geldi biraz.” Dedi, babası hala konu üzerine bir yorum yapmıyordu. Başını karısına çevirip “Bu akşam ki misafirlerimizi hatırlatmama gerek yoktur , umarım?” diye sordu. Kadın gücenmişçesine “Ne zaman davetleri aklımdan çıkardım Daniel?” diye mırıldandı. Winona ne hakkında konuştuklarını bilmiyordu.

“Ne daveti?”

“Ah hiç işte. Babanın iş arkadaşları ve onların eşleri falan gelecek. Tabii sen de burada olacaksın.”

Winona sadece kafasını sallamakla yetindi, babası istiyorsa burada olmak zorundaydı. Aksi takdirde uzun süre babasıyla araları bozuk olurdu.