Yağmur çiselerken birkaç gündür kendime yer edindiğim bu binanın balkonunda, gökyüzünde gezinen gri bulutları incelerken bir yandan sigaramın dumanını ciğerlerime çekiyordum. Duman, yağmur damlalarından sıyrılıp gökyüzüne ulaşarak gözden kaybolurken hissettiğim tek şey boşluktu. Sanki bütün duygularından arındırılmış bir şekilde hayatıma devam ediyordum. Sadece hayattaydım, o kadar. Gerisi boşluk. Amacım yok, ulaşacağım bir hedefim yok, aramam gereken bir şey yok. Tek yapmam gereken sabah 9'da kalkıp işe gitmek ve 5'de geri eve dönmek. Mutlu olmak, nefret etmek bana çok uzak kelimeler. Sevgi? Daha önce öyle bir duygu tatmadım bile. Aptal bir döngünün içindeyim ve zinciri kırmak saçma bir düşünce. Çünkü istediğim herhangi bir şey yok. Bir amacım olmadığı için ona ulaşmak için geliştireceğim bir yol yok haritamda. Mutsuz muyum? Boşluktayım. Gerekli gereksiz bütün içsel entrikalarımdan arındırılmış bir şekilde sadece kalbim atıyor. Beynim bile artık tek düze çalışıyor. Bir zekamın olduğundan bile emin değilim. Belki de ben çalışmak için üretilmiş bir robottum. Ya da pili bitmiş bir insan(?) Bir insan ne yapardı? Ya da ne yapması gerekir? Yeni şeyler üretmek? Ne üretebilirim? Yeni bir yere taşınmak? Henüz o kadar bütçem yok. Gerçek aşkı aramak? Nerede bulabileceğimi bile bilmiyorum. Sonuçta herkes gerçek aşkını arar, herkes arıyorsa gerçek aşkım da bir gün beni bulur. Belki de o da beni aramıyordur. Mahsuru yok. Zaten yalnızlığa alıştım. Kimseye ihtiyacım yok. Bu konuda herhangi bir umudum da yok, olsa da olur olmazsa da olmaz.
Sigaram bittiğinde cebimdeki kutusunu çıkarıp içinde son üç tanesinden birini daha alarak dudaklarım arasına yerleştirdim. Çakmağımı az önce koyduğum yeri ararken ıslanan saçların olduğundan daha sert bir şekilde gözlerimi gıdıklıyordu. Bir elimle onları geriye doğru yatırıp çakmağımı aramaya devam ederken birkaç asi tutam tekrar yüzüme düşmüştü.
"Hey!" Çakmağı aramayı bırakıp gelen sese başımı çevirdiğimde bu binanın bir sakini olup balkonun demirlerine kalçasını dayayarak üzerindeki battaniye ile olabilecek en ev haliyle bana bakmakla kalmayıp seslenen kadına baktım.
"Ne yapıyorsun orada?"Birkaç saniye ona öylece bakakaldım. Yanmamış sigarayı dudaklarımdan çekerek demirlere kolumu dayayarak parmaklarım arasında sigarayı döndürdüm. "Gökyüzünü izliyorum."
Kafasını yukarı kaldırıp sözüme kanıt ararcasına gri bulutları süzdü birkaç saniye. Bir anda bana döndüğü sırada sigaram tekrar dudaklarım arasında yerini almış ve cebimdeki çakmağı bularak onu yakıyordum. "Bu kasvetli havada intihar etmeyi düşünme. Gerçi zaten buradan atlasan en fazla benim balkonuma düşersin, onda da en kötüsü kolun bacağın kırılır, yine de sen onu da düşünme."
Konuşkanlığı karşısında içimden şaşırsam da yüz ifademde herhangi bir değişiklik olmamıştı. Çünkü en son ne zaman bu kadar uzun bir cümle kurduğumu hatırlamıyordum bile. Ayrıca elbette intihar etmeyecektim, ne kadar saçma bir düşünce?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love finds you [na jaemin] oneshot*
Literatura Faktu*oneshot Ben bu hayatımda en son ne zaman bir adım atmıştım? Hiçbir zaman. Her zaman bir korkaktım. Her zaman bir işaret bekliyordum, bir hareket, bir gösteri, bir kişi(?) Hiçbir şeyi ben yapmıyordum, her şeyi diğerlerinden bekliyordum. Ve her zaman...