Riae evreninde beş büyük kabile sahibi bulunur.Bu kabileleri refah ve huzur içinde yaşatmak için de evrenin yönetiçileri olan üç yaşlı koruyucu bulunur.Büyük konsey adı altında üç yaşlı koruyucu ve beş kabile reisleri evrenin gidişatı ve diğer evrenlerle dostluk için toplanır kararlar verirler.En büyük kabile alex'in ardından endwardo'nun sonra sırayla bern ,arin ve lion'nun.Aralarında arin dışında başka kadın reis bulunmaz gerçi onlarda kadın reis olmaz ama arinin erkek kardeşi olmadığından ona kalmıştı .Arin lion ve bern önceki ay reis olmuşlardı babaların yönetim vakitleri dolunca kendileri tahta geçmişlerdi kendi süreleri dolunca da oğuları geçer kural hep böyleydi.Alexin de süresi dolmuştu iki oğlu vardı en büyük oğlu max yönetiçi,idealist,iyi huylu babasının emrinde ağır başlı genç bir adamdı.Bir diğer oğlu ise dik başlı kendi kuralarıyla yaşayan bencil ,para ve kadın düşkünü austin di.Alex iki oğlu arasında ne yapacağını bilemiyordı taki oğlu austın maxi lorn evrenine kazancıyla sürgün edene kadar.Ve taht onundu ilk işi babasını annesiyle kabilenin en uç köşesine yerleştirmiş kız kardeşi mel'i karşı kabilenin reisi edwardo'ya toprak karşılığıyla satmıştı.O yaşlı bunağın gözü hep mel deydi bunu biliyordu ee o zaman alsındı.Edwardo kadın düşkünüydü bunu biliyordu hatta kendi topraklarını on iki bölüme ayırmış merkezi bölümde yönetim sağlıyor diğer on bölümde on oğlunu koymuş kalan bölüme ise eşlerini bulunduruyordu.On oğlunun on annesi tabi güzeler güzeli mel'i ve sayamayacağı kadar cariyeyi.Austın bu konuda o piç moruğu imrenmiyor değildi.Neyse on bölüm oğluları bir bölüm yöneticilik bir bölüm haremi on iki bölüm ,austine mel için vereceği toprağı kalmıyordu .Daha tahtan inmek için üç yılı vardı .On ikiye ayırma sebebi taht kavgaları çıkarsa kimin tahta geçeceği belli olmadığından topraklar deneyimli ellerde olsun diye on oğluna da toprak vermiş yönetmelerini istemişti ama şimdi austine toprak vermeliydi gerçi haremi verse austin ile dost kabileler bile olurdu biliyordu o küçük iti hareminde gözü vardı.belli bir mühlet vermişti küçük it o zamana kadar düşünecekti .
Riae evreninde gidişat varklıdır.Her evrende istenilen bulunmaz tiçaret yapılır ihtiyaçlar bu şekilde karşılanır.Riae de her evren için geçerli olan altın külçeler madanlerde çok az bulunurdu.Bundan dolayı büyük konsey her beş ayda bir,beş kabilenin reisleri öncülüğüyle dünyaya adam gider evrene ait topraklarda altın külçeler çıkarırlar.Sıra austin de iki hafta sonra adamları ve üç konsey büyüklerinin denetim için göndereceği adamlarla gitmeliydi.Külçeler toprak büyüklüğüne göre pay ederlerdi hakkı böyle temin ederlerdi kendilerince.
Riae dünya gibi değildi.Onlardaki canlılar insan olarak adlandırılırken riae de yaratık olarak varlık oluştururlardı.Onlara nepyhu denilir.Her ailenin kendi rengi vardı austin roha ve ailesinin siyah evrenin oluşumundan beri bahşedilmişti.Nepyhular insan görünümünde de olurken has görüntüleri dev kanatlar ve her aileye bahşedilen renkler gibi hayvan görünümleri vardır.Austin kanatlarını seviyordu gerçi bahşedilen kurt görüntüsünü de seviyordu riae de kanatlı insan görüntüsünde geziyordu siyah ihtişamlı kantlarını sergilemeyi seviyordu.Sinirlenmediği ve savaşmadığı zamanlarda kurtunu çıkarmıyordu.Edwardo'nun ve oğuları'nın ise aslandı, her şeyi bilen zeki dostu bern ise at,şehvetli arin kuğü,piç lion ise kaplandı.Tabi kabilelerindeki halk ta kendilerine ait hayvan görüntüleri vardı.Büyük konseydeki yaşlı moruklar hayvan değilde varklı renklere sahip sis bulutlarıydı ne canlılar ama.Austin bahşedilen siyahı kendine yakıştırıyordu dış görünüşüne düşmeyen kadın imrenmeyen kinle bakmayan erkek yoktu bu da egosunu zirveden indirmiyordu.Austin; simsiyah kanatlar siyahlıkta kanatlarıyla yarışacak anlına kadar dökülen saçlar ve kendine çok yakıştırdığı kurdunu daha vahşi gösterdiğini düşündüğü gri gözler.insan halindeyken de kurdu gibi göz şekline sahip cekik gözler solgun hastalıklı sayılacak kadar beyaz bir ten ve onu daha sert gösteren kemikli çenesi vardı bir doksana yakın boyuyla devrimez bir adam imajı çiziyordu.
Riae de kabileler düşman bile olsa beraber yaşar evrenlerinin başka evrenlerin istilasından sırt sırta savaşırlardı.Austın roha ,edwardo backem ve şu piç kurusu lion gerck kabileleri atalarından beri düşmanlardı.Austinin pek işine yaramıyorlardı zaten sikik varlıklar ne olacak.Austin arin bern lion ve edwardo'nun oğularından azrim,stewh ve güzel kızı berin berababer büyümüş eğitim almışlardır.Austin berin stewh arin ve dostu bern ile hep anlaşmıştır.Lion hep işine çomak sokan piç kurusunun tekiydi .Azrim ise çok başkaydı hep olmayacak şeylerden kavga eder it yüzünden ceza alırdı .Onunla ilk başkarda iyi anlaşırdı ya da kendisi öyle zannederdi bir ara sonra onun yanında duramamalar laf sokmalar kızlara karşı onu küçük düşürmeler bardağı taşıran son nokta ise kızlarını elinden alması oldu .O kim ki istediği kızları elinden alıyordu piçin evladı babası gibi ha.Bu durumdan sonra birbirlerinin yüzlerine bile bakmamaya başadılar.Austın hep en iyi anlaşacağı kişinin azrim olacağını düşünmüştü kendi gibi yakışıklıydı it.Kendinden kısaydı ama hala uzun olan boyu ,kumral içinde sarı tellerin daha çok olduğu saçları ,bal köpüğü gözleri,buğday az çok kavruk görüntüsü olan teni kendiyle yarışacak kalıplı bedeni ve kemikli ama sert den daha çok karizmatik gösteren çenesi ile yakışıklıydı it.Hep beraber takılır birbirlerini kollar vakitlerini beraber geçirirlerdi ne olduysa o ite ondan uzaklaşmaya başladı acaba sevdiği kızla mı yatı ya da babası mı doldurdu onu hiç bilmiyor ama birbirlerine tahammülü olmayan düşmanlara dönüşmüşlerdi. Austıne göre kendi kaybederdi it .
Dünyaya gitmeliydi pek vakti kalmamıştı elini çabuk tutmalıydı. Austın dünyaya daha önce gitmişti. Ilk gittiğinde babası alex'in yanında duramamış dünyayı keşfe çıkmıştı okyanusları kıtaları insanları tanımaya çalışıyordu.Hep annesininin anlatığı ingiltereye gitmek istemişti gitti de şuan iyi ki gitti diyor o mükemmel kadını bulamazdı. Kayla ah o şehvetli tutkulu kendini kaybetiği vücuda sahip dişli kadın daha azmirle dost olduklarından beri kayla vardı ve hala var aralarında duygusal bir şey yok am austın kaylaya kafayı takmıştı onun doğasında biri ile birlikteyse onu bırakmazdı ondan tiksinmeye başlasada gözü önünde olmasını isterdi. Kaylayı çok aldatmıştı dişli kadın bunu biliyordu bildiği diğer şeyde austının onu bırakmayacağı o takıntılı huyu. Austının hayatında duygu ya yer yoktur o kalbini gerçekte olan görevi kan pompalamak için kullanır,o bedeni ve onu hiç yanlız bırakmayan zihni vardı.Onlar birbirine yetiyorlardı hep böyle olucaktı austın için hep böyle olucaktı.Geleceğin akıp giden zamanın ona ne getireceği belirsizdi oda gelişi güzel yaşıyordu ya, sıkıntı yoktu onun için zamanın ona getireceği sıkıntıları başa çıkmak için duygularını arkasında bırakmıştı bedeni sırhıydı ve zihnindeki komutan ona yeterliydi. Geleçek kapıda ne olacağını beraber görücez...
Slm bir kurguya başladım bana ne getireceği meçhul
Kurguyu paralel evrende veya zihnimde oluşturduğum oğlak diye adlandırdığım kendim yazdım. Yazdıklarımı anlamadıysanız boşverin sadeçe yazar admin veya her neyse onun yerine bana oğlak demenizi tercih ettiğimi bildiririyim. Bu oğlak konuşmaları biraz yavşak veya maço geçebilir bilginize.yazım hataları yanlış kelime olursa bildirin ben düzeltirim insanlık hali abi yanlışlık olabilir. Hadi eyvallah ben gider #oğlak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AUSTIN
Teen FictionAçıklaması zor karmaşık hayatı vardı. Ama o bunu kendi lehine çevirmesini biliyordu. Bilmediği şey kalbinin en derin ücra ve örümcek ağları tutmuş yerlerinin sızım sızım sızlaması ve her şeyin üstesinden beraber geldiği zihninin oyunlarına mağlup ol...