berkizz'e ithafen. Bana fic yazma konusunda destek olup kurguma yön verdiğin için bu kitabı sana ithaf ediyorum. Anlattığım dostluk sadece Yoonkook değil, ikimiz için ve bunu okuyacak niceleri için...
"Benim için sol bacağınızı da sevin..."
Neslican Tay
-
Bu kitapta Neslican'la alakalı bir şey yoktur, gerçek hayattan esinleme de değil. Tamamen kendi kafamdan çıkan bir kurgu ve sadece kalbi de bacakları gibi ölmek üzere olan bir gencin zaten ölü bir kalbi olan bir genç tarafından nasıl sarıp sarmalandığı geçmekte.
Bolca acı, gam ve keder...
Mustafa Avşaroğlu - Listen to Your Heart bölüm şarkısı, Yoongi'nin çaldığı melodi... (medyada, mutlaka dinleyerek okuyun)
Keyifli okumalar 🍀
-
Sen bir aysın melodisi kulaklarımda oynayan,
Güneşe bak, benim adımda yükseliyor.
Kavuşamasak da aydınlatacağım seni,
Daima kanatların olacak ellerim, hissedeceksin.
Melodilerimi senin için rüzgâra bırakıyorum,
Ulaştığında kulağına, bak gökyüzüne,
Beni orada göreceksin...-
Ellerimi gıdıklayan güçlü rüzgâra bıraktım parmaklarım arasından kaçmak için çırpınan kağıt parçalarını. Onlar önemini yitiren birer çöp parçası gibi dağılırken etrafa, boğazıma koca bir yumru yerleşti, her zaman orada olan ama şu an beni öldürecekmiş gibi hissettiren. Gözlerimdeki buğu yanaklarımı yakarak süzülürken, içimde sanki bir daha asla dinmeyecek bir fırtına esiyordu. Kendimi olmayacağını bilerek son kez o yumrudan ve gözyaşlarından kurtarmaya çalışarak yutkunurken birkaç adım ilerledim piyanoya doğru. Daha dün yırtık bir bez parçasıyla örtmemize rağmen üstü tozlanmış, kuru yapraklarla süslenmişti.
Çarşafı köşesinden çekip yere düşürdüğümde kırık camlardan içeriye dolan rüzgâra ek bir esinti oluştu. Işık hüzmelerinde dans eden toz parçalarına yerdeki kâğıtlar bir o yana bir bu yana savrularak eşlik etti. Acıma acı katan hışırtılarını görmezden gelmeye çalışarak ahşap tabureye oturdum, uzun zaman sonra tek başıma.
Kadife kaplı defterin, çabalarımızı görmezden gelmeyen ve en az bizim kadar yorulan o saman sayfası köşeleri aşınmış bir haldeydi artık. Kenarlarına keyifle aldığımız notlara dokunursam cam kırıntıları olarak elimi kesecekmiş gibi hissettim. Gözlerimden yaşlar süzülürken defterde yazan isimlerimizden gözümü ayırmadan çalmaya başladım.
Çaldığım notalar içimde oluşan acıyı parmak uçlarımdaki narin düğmelere akıtırken defterdeki o canlılık benden esen melodilerle eriyordu sanki. Kafamın içi, kalbimdeki boşluğa rağmen tıka basa doluydu, şu anki sessizliğime zıt bir feryadı duyuyordum.
Sanki güneşinin parmaklarından dökülen melodiler acını dindirecek gibi ulaşıyordu kalbime, ve sen biliyorum ki beni hissediyordun o anda. Ama dinmiyordu, acıma tuz biber olan anılarımız canlandı gözümde senin kalbin durduğu anda.
Duyabiliyor musun? Parmaklarım, o hep ısıtmaya çalıştığın soğuk parmaklarım rüzgâra doğru çalıyor feryatlarımı, söylesene duyabiliyor musun ay ışığı?
Bir ay yükseliyor senin adında, pencereden gözlerime değen ışığı soluk, senin o parlak gözlerine zıt. Karanlık tarafıma bir adım daha ilerliyorum bu soluk ışıkta, çünkü sen yoksun artık. Kızma bana, acımı dindirmek istiyorum.
Daha fazla dayanamayacağımı hissettiğimde kollarımdan tutan güçsüzlükle bedenimi düğmelere bıraktım sertçe. Boğazımdan sökülen o hıçkırıkların arasında, senin herşeye rağmen neşeli çıkan kahkahaların ulaştı kulaklarıma. O anda irislerimi yakan damlalarla beynimin bana oynadığı oyunları birer birer sapladım yüreğime.
Biliyorum hissediyorsun beni, ama nefes alıyor musun ay ışığı? Sen yaşıyor musun?
Fiziken çekmesem de iliklerime kazınan acıyı tüm maneviyatımla doruklarına kadar hissediyordum. Ne kadar göremesem de, dokunamasam da vücudumu titreten bu acı sanki buraya attığım ilk adımdan itibaren artmış ve ben buradayım, hiç gitmeyeceğim diye bağırmaya başlamıştı.
Burada ay ışığında, o melekle geçirdiğim günleri, son zamanlardaki tatlı heyecanlarımızı düşündüm. O burada olmasa da anılar birer birer oynuyordu ikimiz için, evet ikimiz. Yalnız değildim, biliyordum. Ruhu kollarını acı içinde ritmi düzensizleşen kalbime dolamış, onu rüzgârda esen o yapraklarda bile hissedebiliyordum. Lâkin içimdeki çocuk terkedilmenin sancısıyla ağlamaya devam ediyor kendime hakim olamıyordum.
Şayet eğer onu geri getirecekse bir melodi daha bırakırdım, güçsüz bedenimle, canım pahasına mucizeye dönüşmesi adına.
Onunla tanıştığım ilk gün hayatımın acılarının belki dayanılmaz hâle geleceğini göremediğim nice günlerin başlangıcıymış meğer. Fakat bana o günleri ve bir de seni geri verseler yeniden dolu dolu yaşayıp, senin acılarını yok etmek için daha fazla çabalardım ay ışığı. Gecelerimi aydınlatan ışığınla seni sarmalar, kollarımı yanındayken boynuna dolar, uzaktayken ruhumla kanatların olurdum, göremediğin ama daima hissedeceğin.
Şimdi ise senin aşina olduğun imkânsızlara meyilli kalbimi ruhunda hissetmeni istiyorum.
Tanrım beni duyuyorsan lütfen bana ışığımı geri ver. Onun acılarından bana acı ver ki o olsun yeniden tüm hayatım, yeniden silebileyim kederin, gamın yuva yaptığı göz pınarlarını, bir daha akmasın yaş. Yaşatabileyim o serçe cıvıltılarından sesini, güzel yüzünü... İmkânsız belki ama, lütfen bana yeniden bir şans ver...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlara Tutunmak
Teen Fiction11.10.20 başlangıç - Onunla tanıştığım ilk gün hayatımın acılarının belki dayanılmaz hâle geleceğini göremediğim nice günlerin başlangıcıymış meğer. Fakat bana o günleri ve bir de seni geri verseler yeniden dolu dolu yaşayıp, senin acılarını yok etm...