Kerem adamın elinden kurtulmuştu ama ben kokuya dayanamayıp kaçmıştım. Ay ! Ay o neydi ! "Allah cezanı versin inşallaaahhh" diyip çantamla kafasını ezmiştim. Ertesi gün okula gittim. Sırasında elleri ağzında tırnaklarını yemiyordu, tırnaklarını dişleriyle parçalıyordu resmen ! Yine o bilindik kokusu üzerindeydi. O koku... Tarifi olmayan o koku... Mis kokusu cennet kokusu gibi geliyordu bana. Burak, yanlışlıkla Keremle göz göze geldi ve Kerem "Kantine gdlm Burak Burak höğ" diye çocuğun üzerine atladı. Aman Allahım o da neydi ? Muzum ne yapıyordu ? Zavallı çocuk kokunun etkisiyle bayılmıştı. Ama Kerem bu sefer yılmadı. Aslıya baktı ve ona doğru yürüdü. Ay bir şeyler yapmam gerekti. Ama yapmadım. Kerem zavallı kıza kepeklerini yalattı kız gıda zehirlenmesinden hastanelik oldu. O an Keremin benim için uygun bir silah olacağını anladım. Onunla dünyayı fethedebilirdim. Tam bunları düşünürken bana fısıldayarak bir şey dedi ve çemenle karışık Kerem kokusundan gözlerimin yavaşça kapandığını hissettim. Hatırladığım son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ömrümün muzu
ChickLitBen kokuyu bilmezdim. Koklamayı bilmezdim. 5 duyu organımdan birini bilmezdim. Koku neydi ? Burnumuzun aldığı basit bir işlev mi ? Yoksa daha mı fazla ? Sevgi neydi ? Sevgi kokuydu. Kokusunu sevmekti... Doya doya içine çekmekti. Hissetmekti. Şimdi e...