ZAYICE|TEXTING

0.7

[02 Eylül - Ağustos'tan] (Bölümde sigara, küfür ve alkol bulunmaktadır! Rahatsız olacakların okumamasını önemle rica ederim...)

Restoranlar gayet havadardı. Deniz ise kokusunu harlıyordu. Beyaz ve mavi temalı, bizim için en rahat ve boş olan bir restorana girerek en büyük masaya oturduğumuzda bilerek Emir'in yanına oturdum. Çünkü bilekliğimi istemeliydim.

Her şey o kadar ani gelişmişti ki, Selin kendini birden Ateş'in yanında bulduğu için heyecandan gözleri parıldıyordu.

Yanıma Samet oturduğunda üçlü bir şekilde karşılıklı oturuyorduk. Ardından menüler geldiğinde canım uzun süre sonra karides güveci istemişti. Her ne kadar bizimkilerin rakı içeceğini bilsemde, onlara ayak uydurabilmekte zorlanabilirdim.

"Başka bir isteğiniz?" diyerek bizlere gülümseyen ablayla herkes teşekkür etti. O sırada Samet telefonuna bakıyor ve bir yandan da Ateş, Erhan'a laf yetiştiriyordu.

"Kusura bakma ama sen malsın. İnci mis gibi kız. Nasıl reddedersin?" diyerek Erhan'a söylenen Ateşle, Selin hafif bir öksürükle doldurulmuş suyundan bir yudum aldı.

"Emir bu arada o bileklik ne aga? Anaokuluna mı başladın?" diyerek gülen Sametle Emir tebessüm etti. "Yüzme salonunda buldum, hoşuma gitti. Sana mı sorucam paşam?" dediğinde Samet şebekçe güldü. "Çalmış, fakir." dediğinde Emir gözlerini devirdi.

"Bununda götü kalktı he. İki kupası var." diyerek yalandan söylenen Erhanla Emir işaret parmağını Erhan'a doğru uzattı. "Erhan kaşınma aga." diyerek nefes bırakırken hala iki kız sessizce onları izliyorduk.

O sırada Ateş aniden Selin'e omuz attı. "Ee Selin? Çok mu sınav telaşı sardı seni? Niye konuşmuyorsun?" dediğinde Selin'in kızaran yanaklarını herkesin göreceğine 10/10 emindim.

"İ-iyiyim. Sadece aranıza girmek istemedim." diyerek elindeki az kalmış suyu başına dikti. O sırada telefonuna bakan Samet bana döndü. "Ablan Türkiyeye mi geliyor?" diyerek bana baktığında kafamı onayladım. "Annemin konserleri var. Aynı zamanda birileriylede toplantıları falan varmış, ablamda onun bahanesiyle geliyor." dediğimde Samet birden hayale daldı.

"Bu uçkuruna düşkün insanın ilk defa hayale daldığını görüyorum." diyerek ellerini kaldıran Erhanla Samet birden silkilerek bana döndü. "Ağustos ablan çok güzel biliyorsun değil mi?" dediğinde birden güldüm. "Samet içmeden sarhoş oldu iyi günler." diyerek gülen Ateşle bende gülmüştüm. "Açıkçası Ağustos'un daha ayrı bir havası var." diyerek beni inceleyen Emirle Selin aniden güldü.

"Sigara içeceğim kül tablasını uzat aga." diyerek cebinden çakmağını ve sigarasını çıkaran Ateşle Samet usulca küllüğü uzattı. "Kalk dışarıda iç Ateş, masa ful kokuyor sonra." diyerek aniden parlayan Erhanla Ateş omuz silkti. "Kalk diyorum Ateş, hem yanında Selin var. Rahatsız olabilir." diyen Erhanla, Ateş'in jetonu yeni düşmüşçesine kalkacakken Selin onu durdurdu. "İstiyorsan burada iç, bana bir sıkıntı yapmaz." dediğinde Ateş oturdu ve sigarasını yaktı.

"Bu arada unutmadan, annem en yakın sürede Sibral ailesini yemeğe çağırıcakmış. Samette otlanır." diyerek güldüğünde kaşlarımı çatarak hala Emir'e baksamda aklıma düşünceler kazınmıştı.

O sırada önce balıklar en son ise sıcak bir şekilde hala yağda kaynayan haliyle önüme koyulan karides ile gülümseyerek soğumasını bekledim. Erkekler ise getirilen ilk rakı şişesini önce bize ardından kendilerinkilerine dağıttıkları gibi ben hala hevesle önümdeki canımın uzun süredir çeken karidese bakıyordum.

"Çok mu seversin?" diyerek bana bakan Emirle düşündüm. "Karpuz'dan sonra en sevdiğim şeydir." diyerek yağını süzdürerek bizimkilere baktım. "Almak isteyen varsa alsın. Çok fazla geldi." dediğimde kimse almadı.

"Aga mis gibi hamsi varken ne karidesi." diyerek hamsisine dalan Sametle güldüm. "Aslında Ağustosla uzun süredir gitmek istiyorduk fakat hep sonraya atıyorduk. O yüzden güzel bir bahane oldu sizinle gitmek." diyerek o da kalamarını yiyordu.

Gözüm hala bilekliğimde kalıyordu. Çünkü ilk aşkımdan kalan çocuğun kaybetmediğim tek hediyesiydi.

Yemeğin sonlarında bitirdiğim üçüncü bardakla birden duraksadım. Çünkü arada bir baş dönmesi beni buluyordu. "Şey eeee, bugün hangi şehirdeyiz?" diyerek etrafıma bakındığımda cidden hatırlamıyordum. "Ağustos'a son bardağı koymamalıydın Samet." diyen Selinle Samet arsızca güldüğünde bende ne olduğunu anlamadan güldüm.

"Aa şey benim saçım nerde, niye açık değil? Yoksa çantama mı koydum saçlarımı." kendimce gayet mantıklı olan sorumla herkesin birden kahkalara boğulsada ben çantama bakıyordum. O sırada sandalye bir öne bir geriye oynadı.

"Emir tut düşecek Emir!" dediğinde Emir'in hızlı refleksi birden sırtımı tutarak beni kaldırdı. "Dikkat et lütfen Ağustos." diyerek beni tekrar sandalyeye oturturken çantamdan düşen eşyalarımı çantama koydu.

"Ama saçım yok çantamda da değil! Yoksa hii saçımı gizlice mi kestiniz?!" diyerek aniden bağırdığımda diğer masadakiler bize doğru dönmüştü. Emir beni tekrar oturdururken bizimkiler hala gülüyor Samet ise beni videoya çekiyordu. "Saçım nerde?" diyerek isyanla kameraya baktım. Hatta video için şebeklik yapmış sonrada kocaman bir kahkaha atıvermiştim.

"Saçımı sen aldın değil mi? Bilekliğimde sende." diyerek hıçkırdığım gibi Emir'e baktım. "Alnını getir." diyerek bana bakan Emirle hıçkırarak ona doğru uzandım. Anice attığı çimdikle acıyla sızlamıştım.

"Saçın toplu seni şapşal. Ayrıca bilekliği salonda buldum. Ki bir dönem herkeste olan bilekliklerdendi." diyerek bana söylenen Emirle kafamı onayladım. Müzik birden Müslüm Gürses olarak devam ettiğinde anice ayağa kalkarak söylemeye başladım.

"Biiiiiirrr teeğk dileeeeğiim var mutlu ol yeteğr." diyerek söylediğim müzikle Samet hala beni çekiyordu. "Oğlum Amerikalı kızı ne hale getirdik." diyerek bardağını yudumlayan Erhanla 32 diş sırıttım ve şarkıya devam ettim.

O sırada arkama masadaki 4 erkek grubu bize doğru bağırdı. "Devam et devam." diyerek güldüklerinde onlara doğru bardağı kaldırdım. Hızla beni engelleyen Emirle nedensiz mutsuzlaşmıştım. "Aa kardeşim eğlencemizi bölme. Güzel kız ne güzel söylüyordu." diyerek yayvanca güldüklerinde Emir söylendi.

"Sizin buraya gelmenize gerek yok. Pavyona gidin o yeterli, daha fazla dinlemek istiyorsanız." diyen Ateşle teki ayaklandı. "Hayırdır kardeşim bir sıkıntı var galiba." diyerek masaya gelen adamla Emirde ayaklandı. "Var. Nasıl çözeceğiz?" dediğinde Ateş, Emir'i geri oturduruyor Samet ise erkekleri masaya yolluyordu fakat hala havada küfürler uçuşuyordu.

Ben ise suçlanarak sinendiğimde Emir derin nefesle yerine oturmuştu. Sohbeti güle eğlenerek ve benim saçma cümlelerimle geçiştirdiğimiz gibi gözleri giden Selin'in kafası birden Ateş'in omzunu bulmuştu. Ateş ise heyecanla Emir'e bakmıştı.

"Hesabı ödeyip kalkalım baksana şimdi Ağustosta uyuyacak." diyerek bana bakan Erhanla omuz silktim. Engellemeyecektim çünkü cidden uykum gelmişti.

"Ağustos, aloo." diyerek beni konuşturmaya çalışan Emir'in sesiyle şapşalca gülümsedim. "Nerede oturuyorsun?" dediğinde düşündüm. Çünkü şu an hatırlamıyordum.

Aynı zamanda Samet bir yandan Emir ise beni bir yandan arabaya doğru götürüyordu. "Heh buldum, sizin evin arka caddesindeyim." diyerek çok komikmiş gibi güldüğümde beni arabanın koltuğuna anca oturtturmuşlardı.

O sırada Samet ve ikisi öne oturduklarından sonra anice bağırdım. "Alkollü araba kullanmak yasak kanun kaçağı!" dediğimde Samet bana döndü. "Emir içmedi Ağustos. Uyusana sen." diyerek öne döndüğünde annesinden azar yemiş çocuk gibi usulca dışarıya gömüldüm.

Gözlerimi açmamı sağlayan Emir'in klasik sert sesiydi. "Hadi bana evi göster." diyerek sağ kolumu omzuna atmamı sağlamıştı. "Samet nerde?" diyerek ona doğru döndüm. "Onu çoktan bıraktım. Şimdi seni Oğuz Amcaya emanet etmemiz lazım." dediğinde bir sağa bir sola çarpık bir şekilde yürüsemde bana ayak uyduruyordu.

Aniden midem bulandığında ona doğru baktım. "Hayır şimdi değil tut Ağustos." diyerek bana korkarcasına bakarken ben ise zar zor tutmaya çalışsamda midem kendini salmıştı. Ama tam olarak neresiydi orası meçhuldü.

Belki sonra düzenlerim. Uykum gelip duruyor yahu.