İkinci gün ikinci bölüm:) hepsi hazır olduğu için bir haftada tamamlarım diye düşünüyorum amma velakin önceki bölümdeki performansa yakın şeyler bekliyorum sizden bütün ficlerim içinde yazdığım en uzun bölüm, 2k'ye yakın, biraz da hak ediyor bence
Annemle kavga ettik onun üstüne Yoongi'nin haberini aldım moralim tamamen yerlere indi yorum yaparak bunu yükseltebilirsiniz 💜 keyifli okumalar ~~
Sabah alarmdan önce uyandığımda ikimizin de kalkma saatine daha vardı. Bu yüzden yanımda uyumaya devam eden eşimi uyandırmadım. Siyah çarşafın örtemediği kısımlardan beyaz teni gözüküyordu. Dudaklarımı, gözlerimi alamadığım omzuna bastırdım, ellerimi beline dolayıp sanki dibimde değilmiş gibi yaklaştırdım kendime. Omzundan boynuna kadar devam etti öpücüklerim ama hafifti, hissedilmeyecek gibiydi. Durduğum yerde burnumu boynuna gömdüm. Sanki bir kabustan uyanmışım da kokusunu aldığımda rahatlamışım gibi hissediyordum. Her zaman böyle bir etkisi vardı üzerimde. Göğsünün üstündeki elim hayali çizgiler çiziyordu olduğu yerde. Kollarımın arasındaki sevgilim kıpırdanmaya başladıktan birkaç dakika sonra gözlerini de aralamıştı. Uyandırmamaya çalışsam da uykusunun hafif olduğunu unutmuştum.
''Uyumaya devam et, aşkım. Saat daha çok erken.'' dedim. Zaten geç saatte uyumuştuk, birbirimize zaman ayırmıştık, işine kırmızı gözlerle gitmesini istemezdim.
Kafasını yastığın üzerinden kaldırıp geniş omzuma yerleştirdi. ''Sen neden uyanıksın peki?'' diye sorduğunda sesi boğuktu.
Sebebini bilmediğimden ben de açıklayamazdım. Bu yüzden ''Bilmiyorum.'' demeyi tercih ettim. Sonuçta yalan değildi.
''İnanayım mı sana?''
''İnanman gereken ilk kişi benim.'' Kafasını kaldırıp yüzünü yüzümün hizasına getirdi, burnunun ucunu benimkine sürttü. ''Öylesin zaten.''
''Hadi uyu artık çok yoruluyorsun sonra.'' dediğimde anında itiraz etti. Bu dünyaya bana karşı çıkmak için gelmişti sanki.
''Sen de yoruluyorsun ama uyumaya çalışmıyorsun, Kim Taehyung. Otursak da uyusak da beraber yapacağız.''
Derin bir çektim. ''Seninle başa çıkmam imkansız.'' dedim. Kafasını tekrar omzuma yasladı.
Dördüncü yılımıza girmemize yalnızca bir ay kalmıştı, ondan önce iki yıllık sevgililik dönemimiz olmuştu ve geçirdiğimiz zaman boyunca sevgim asla azalmamış aksine çoğalmıştı. Evlilik aşkı öldürür sözünü kim söylediyse kesinlikle yalan söylemişti, muhtemelen kendisinin hissettiği aşk değildi. Ben ilk gördüğüm anda bile sarı saçlı, bir yetmişlerinde ve kahve gözlü oğlanın hayatımın aşkı olacağını anlamıştım, geçici bir heves değildi bizimkisi. Aradan koskoca altı yıl geçti, olgunlaştık ama hâlâ bir bakışıyla kalbimi tekletirdi. Elim ayağım birbirine girerdi. 26 yaşında adamdım ve Jimin yanında çocuk olabildiğim tek insandı.
''Taehyung,'' diye seslenen sevgilime düşüncülerim toz bulutu gibi dağılıp benden uzaklaştı.
''Hm?''
''Evimizde üçüncü ses olmasa da aile olmaya devam eder miyiz?'' Sorusuyla yüreğime kor düşmüştü sanki. Her şeyini bilirim, ben anlarım dediğim eşimin aklındakini nasıl da farkına varamamıştım? Düşünceleri ruhunu zehirlerken görememiştim? En çok yakan şey ise sebep olanın benim davranışlarım olmasaydı. Ağzımın içi kurudu ama su içince geçecek bir şey değildi bu.
''Jimin, tabi ki de edeceğiz. Evlenmeden önce de bir aileydik, şimdi de öyleyiz, evladımız olmasa bile olmaya devam edeceğiz. Özür dilerim sana böyle hissettirdiğim için. Yemin ederim farkında bile değildim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soulmate | vmin
FanfictionJimin ve Taehyung'un iki kişilik ailesi üç kişi olma yolundaydı. [düzyazı] [Tamamlandı] •married couple •mini fic