The Devil All The Time
-1-
Sahici sözler kandıramaz kimseyi fakat kandığım bu sözler, her şeyden daha sahiciydi.
Büyük Arena
1345/05
Büyük Sürgünden Bir Ay ÖnceElindeki koca çiçek demeti yere düşerken gözlerinin önüne gelen saçlarının arasından etrafına baktı şaşkınlıkla. Kandırılmış olmanın verdiği burukluktan mıdır yoksa ona zalimce gülümseyen meleğe olan sevgisinden midir bilinmez, kızamıyordu tüm bu olanlara.
Bir şeytan, nasıl kandırılabilirdi? Şeytanlar ruhların bile duyamadıklarını duyar, kalbin nasıl attığını hissederlerdi. Aşk, gözünü nasıl bu kadar kör etmişti? Bu kadar aptal mıydı?
Hiçbir melek bunu umursamadı. Şeytanların en güçlülerinden biri arenanın ortasında öylece duruyordu. İşlediği günah açığa çıkmıştı ve yalnızdı. Tamamen savunmasızdı aynı zamanda cezalandırılması için güçlü bir gerekçe bile elde edinilmişti. Melekler, kazanmışlardı. Ve bu son olmayacaktı.
Tanrıça soyundan gelen şeytan Park Jimin, bir melek olan Jung Nari'ye aşıktı.
Ve sıradan bir melek olan Jung Nari, Park Jimin'i kandırmıştı.
Bir melek nasıl yalan söyler, diye düşündü şeytan. Onu buraya çağırırken gözlerinin nasıl aşkla baktığını hatırladı. Nari, nasıl olmuştu da bir şeytanı kandıracak kadar iyi rol yapabilmişti? Nari, gerçekten bir melek miydi?
"Sen, Park Jimin! Soyuna ve kurallara ihanet ettin. İhanetinin bedeli ödetilecektir. Direnme ve suçunu kabullen."
Zaten direnmeye gücü olmayan Şeytan kafasını kaldırdı yavaşça. Tam o anda, kendisiyle göz göze gelen bir meleğin korkup ok atması üzerine beceriksizce ona doğru gelen ok bacağına saplandı ve yere çökmesine sebep oldu. Melekler oldukça korkaktı. Arkalarında onlara destek çıkan bir tanrıya rağmen hepsi Şeytanlardan korkardı. Nedeni ise oldukça açıktı. Tanrı'nın köşkü, krallığı, çocukları hatta kendisi bile Şeytanlar tarafından korunuyordu. Şeytanlar en savaşçı ve en güçlü ırktı. Bu yüzden Tanrı da dahil olmak üzere kimse şeytan ırkını yok edemezdi. Etmezdi. Özellikle de Tanrının en sevdiği eşlerinden biri saf Şeytan ırkına mensupken bunun yapılması imkansızdı.
"Neden?" diye fısıldadı Jimin. Hâlâ bunu atlatamamış görünüyordu. Anlamayı deniyordu ama hiçbir gerekçe bulamıyordu. Nari'nin gözlerine baktı anlamak için. Nari'nin yüzündeki keyifli ifade, Jimin ile göz göze gelince silindi. Nari bir günahkara ve şeytana anlık olarak da olsa acıdığı için kendine kızdı. Bu sırada arenanın en kuzeyinden Jung Nari'nin ağabeyi gür sesiyle konuştu:
"Çünkü sen, meleklerin ilk kurbanı seçildin. Aşk gözünüzü kör edip hepinizi bu yola düşürünceye kadar durmayacağız. Yok olacaksınız ve biz tanrının gözdeleri olarak tüm haklarınızı elinizden alacağız."
Nari, kaşlarını çatarak abisine döndüğünde dizlerinin üzerine çökmüş olan Jimin kafasını yere eğdi ve inanmak istemedi. Şeytanlar statüsü oldukça yüksek bir ırktı. Melekler de öyleydi. Birbirlerini kıskanmak için sebepleri yoktu. Fakat tam şu anda bir grup melek, Tanrı'nın en yakın korumalarından başlayarak şeytanlara saldırmaya başlamışlardı.
Melekler, hain bir savaşa oldukça sessiz bir şekilde başlamışlardı. Jimin ise bu savaşın ilk kurbanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Devil All The Time
Fanfiction"En büyük haksızlık da bu Jungkook. İçimizdeki sevgiyi bize tanrı veriyorsa, neden bu kadar adaletsiz dağıtıyor?"