1.BÖLÜM ' Değişime Zorlanmış Hayatlar '

700 24 0
                                    

Hava yine yağmulu.Nasıl oluyor ya bu?Kockoca bir hafta yağmurluydu!Buda bir haftadir okula,işe.kısacası heryere geç kalıyorum demek.Yollarda kusursuz yalanlar düşünüyorum.Çünkü birkeresinde aynı yalanı iki farklı şekilde kullanınca sonucları da farklı olmuştu ....

Ben Helya , Bahçeşehir Üniversitesi Sanat Bölümü öğrencisiyim.Böyle söyleyince biraz havalı oldu galiba.Burslu olarak burdayim.Hayir , utanmiyorum hak ettiğim için burdayım. Kendimi bildim bileli çiziyorum.En çok ta anlatamadiğim zaman çizerim.

Yine duraklarda sürünüyorum.istanbul'un en itici tarafi bu!Bugün de teknik resim derslerine devam edicez.Çizerken zaman duruyor sanki ,diger herseyi unutuyorum adeta.

Okul binası görünmeye başladı.Ne kadar görkemli bir yer burası.Ama her sabah Burak'ın beni beklemesinden bıktım.Terslemek te istemiyorum ki. Ama yarim saat ya ,tam yarım saat geç kaldım ve o hala orda !

"Günaydın,merak etme hocayla konuştum sorun yok.Teşekkür etmene gerek yok" dedi. Bunu okadar hızlı bir şekilde söylediki .İnanın sabah sabah cekilir sey degildi.Aman ne de mütevazi , teşşeküre gerek yok diyor birde.Zorla sırıtarak "Hadi gidelim öyleyse " dedim.

"Tabi,gidelim Helya ... ".dedi

Çok mu soğuk davrandim acaba? Ama ismimi bir söyleşi var sanirsin ilk defa kız görüyor.Kotu biri degil hatta yakisikli bile sayilabilir ama ben böyle iyiyim.Sakinim ,huzurluyum ve yalnızım...

Burak yine boş boş konusmaya basladi.Gerçekten o anlattıkça koşarak kacasim geliyor.Ve sonunda koridorun.l sonunda ki anfimize ulastik.

"Günaydın ,bayan Helya " dedi bayan Moliere.Herzaman ki igneleyici havasiyla.Bulgar göcmeni ,kırkbeş yaşında dağınık kıvırcık saçları olan çatlak bir kadın.

Basımı kaldırıp sınıfa bir bakış attım, tabiki çıt çıkmıyordu. Hantal bir şekilde geç kalmama rağmen boş olan yerime geçtim. Sınıfta ki herkes (Burak hariç !) beni bulaşıcı hastalık gibi görüyor .Ne yanıma gelen var ne de ufakta olsa konuşmaya cesaret edebilen.Umrumda da değil .Ben çizimimi yapar ,Moliere ile atışır ve giderim.Bazen zamanım varsa kütüphaneye bazen de sahile.Okulumuz spor alnında çok aktif olmasına rağmen buna ayıracak vaktim yok.

On üç milyon içinde bir yalnızlık benimkisi .Bazen, bu hayat koşuşturması içinde çok yoruluyorum.Belki de bu yuzden hep uykum vardır .

Birden Moliere'nin çirkin tiz sesiyle irkildim .

"Siz küçük hanım ,süre doldu! Uyumak için doğru bir yer mi burası ?" dedi cılız öfke dolu sesiyle.Sıra bende...

"Benim için heryerde uyunur."dedim.Çoktan bitirmiş olduğum resmi gözünün içine kadar yaklaşırdım ve devam ettim. Hızlıca eşyalarımı toparlayıp ayağa kalktım. Ona tepeden bakarak söylemek istedim.

"Önemli olan bayan Moliere, 'ayakta uymamak' hı?" dedim. Işte bu! Bu domates gibi kızarmış suratı görmek için her şeyi yaparım. Sınıfta hafif bir kıkırdama ve sinirden dikilmis saçlarıyla Moliere.

Camdan dışarı doğru baktığımda yağmurun dinmiş olduğunu gördüm. Burak gelmeden hızlıca dışarı çıktım, daha doğrusu kaçtım. Hava o kadar müthiş ki... Sarhoş edici bir toprak kokusu var etrafta. Bu havada biraz yürüyüş yapmak iyi fikir. Hayır, yalnız değilim. Dalga sesleri, toprak kokusu ve düşüncelerim bana eşlik ediyor bugün. Bu düşüncelerim bana iki mısrayı hatırlattı, sanırım şöyle idi.

'Yağmur dinmiş heryer sessiz

Toprak bu kalabalığın içinde kimsesiz...'

Beni anlatan şiirlerden yalnızca biri. Şiirlerin yeri ayrıdır bende.Şimdi çay icmek istedi canım.Hemen gözüme ilk çarpan kafeye girdim.Siparisimi beklerken siyah defterimi çıkarıp cizmeye başladım. Her zamankilerden çiziyorum. Bir adam ve bir kız. O kadar uzun zamandır çiziyorum ki her detayında ustalastim bu resmin. Sanırım hayatim boyunca unutamayacağım ya da kendimi hatirlamakta zorunlu kıldığım bir kare bu çizdiğim. Hayatın somut versiyonuydu benim için. Daha fazla bundan bahsetmek istemiyorum. Zaten 4 koca senedir aynı şeyleri çiziyorum.

"Hanımefendi buyrun,çayınız. Hanımefendi!" dedi atarlı garson. Çizerken zaman duruyor,diğer her şeyi unutuyorum demiştim ya son derece ciddiydim.

Ne demeye saçlarıma bakıyor bu garson! Maviyi sevmiyor herhalde. Özellikle saç uçlarıma yaptırdım,çokta begendim. Yaz gecelerinde ki gökyüzünü hatirliyorsaniz ,bilirsiniz.Böyle koyu,huzur dolu bir mavidir o...

Çayımı alıp ,teşekkür etmedim. Yargilayıcı bakışları ve o bakışların insanlarını sevmiyorum.Ağır ağır çayımı yudumlarken telefonumun çalması ile bütün bu elit ortamın burada son bulduğunu anladım.Arayan Zeliha teyzemin.Bana hiçde ait olmayan bir neşeyle "Naber Zeliş ?"dedim.

"Ah güzel kızım eve ugrayacaksın değil mi ?"dedi.Kararsiz kalmıştım."Hatice ?" dedi. İstemeyerek de olsa ciddileşen sesimle "Helya !"dedim.Aramızda kısa süreli tatsız bir sessizlik oldu.Sessizliği bozan Zeliha teyzem oldu.

"Kusura bakma kızım hep unutuyorum"dedi.Daha fazla konuşmasını istemedim,sert çıktığım için pisman olmuştum.Gönlünü almam lazımdı.

"Yapma Zeliş ,şimdi geç kalmadan atölyeye gideceğim.Donerken sana sekerpare alayım mı olur mu ?"dedim.Nasıl da mutlu oldu birden .Kısık sesle teşekkür edip kapattı.

Ben Helya'yım,güneşim ben.Bu ismi bana annem verdi.İlk onun.güneşi oldum .Ama o gidince ,karanlikta boğuldum.Uzun bir süre nefes alamadım denebilir.Şimdi iyiyim ya da buna inanıyorum.Artık herşey o kadar degisti ki .En çok ta hayatım.Güneş bile çok degisti ,o kendini aydınlatamayan bir güneş oldu ....

SİYAHLARIN ADAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin