Bugün yatağımdan bambaşka biri gibi kalktım sanki. Mesela, nedensiz bir şekilde mutlu uyandım. Siyah değil kırmızı giymek geldi içimden , olucak şey değil. Saçlarımda hep aynıydı , hafif dalgalı yapmalıyım bugün.Neden mi ? Ben de bilmiyorum ki...
Sabahları çayı bile zor içen ben kahvaltı bile yaptım .Olmayan birine aşık olmuş gibiyim. Tamam tamam ,fazla abarttım ben ve aşk işte bu çok saçma oldu. Zeliş de bu durumu fark etti ve hemen ' Kızım neyin var senin , bir şey içmedin değil mi ?' dedi. Ona gülerek cevap verdim. O da güldü. Yol da yürürken hala devam ediyordu bu olağan dışı durum. Artık bana göre bile , kediler çok tatlı.Zeliş 'in bir sürü kedisi var.Sokakta kalıyorlar ama tam yemek saatinde evin önünde bitiveriyorlardı.Tatlı olabilirle ama hala onları sevmiyorum.
Okula girmeden önce saatime bakmak ve ne kadar gec kaldigimi öğrenmem gerekiyordu . Çünkü söylemiştim ya yalanlarımın kusursuz olması lazım. Ve kocaman bir gariplik daha.İnanmakta güçlük çekiyorum, saat 10:20 . Dersin başlamasına tam yirmi dakika var .Tamam kırmızı giydin anlarım,saçını yaptın anlarım ,kedileri bile tatlı buldun bugün onu da anlarım.Ama ya geç kalmamak.Yirmi yaşındayım ve birinci sınıftan beri bir -iki dakika bile olsa mutlaka geç kalmışımdır.Öğretmenlerim okadar alışmış tı ki derse başlamalarına rağmen kapıyı aralık bırakırlardı. Koşarak gelip son gücümle kapıya vururdum, sanki çok önemli bir şey olmuşta oyüzden geç kalmışım gibi...
Yok ya bir terslik var bugün .Ölücek miyim acaba ? Sınıfa gidip ders başlayana kadar uyuyayım bari.Sınıfta en fazla beş kişi vardı.Sırama geçip başıma kollarımın üstüne yerleştirip gözlerimi kapadım. Hafifçe esnedim.Çok tatlı bir uykunun beni beklediğinden emindim.Böyle horultu gibi hayır koro halinde uluyan kurt sürüsünün çıkardığı seslerle doğruldum yerimden. Hayır yani bu ne gürültü ? Gülerken çıkardıkları sesler yetmiyor gibi rap rap rap ilerleyerek girdiler sınıfa .Üç adam ve bayan Moliere .Yanlarında bayan Moliere varken gülmeleri çok acayip.Kahkaha sırası Moliere 'ye geçmiş .Yıllardır gülmediği için acısını çıkarıyor galiba.İki senedir ilk defa gülerken görüyorum.Yanın da üç yakışıklı ile ne yapıyor bu kandın ? Ve dersin başlamasına son altı dakika harika hiç uyuyamadım.Hareketlere bak ne kadar gıcık tipler bunlar ! Moliere halinden gayet memnun gibi.Ve konuşmaya başlıyor , olamaz !
Sınıftaki kırk kişi yerini doldurmuş ve bu üç yürüyen egoya bakıyordu. Moliere neredeyse kıvırıyorcasına kürsiye doğru ilerledi.
"Evet! Bugün harika bir gün değil mi arkadaşlar?" dedi çocuklara gülümseyerek.
"Herkes imzalasın ve bir an önce başlayalım derse, aaa Helya bugün erkencisin." dedi gülerek. Nefret ediyorum herkesin bana bakmasından. Niye yaptı ki şimdi bunu? Bu kadını gerçekten sevmiyorum.
"Evet, sanırım bitti dimi arkadaşlar?" dedi yine gülümseyerek. Sınıfta ki herkes şaşkın şaşkın birbirine baktı. Ne oldu bu kadına böyle? Galiba hakkında söylenenler doğru. Hiç evlenmemis.
"Bugün gençler; canlı çizim yapacağız. Dersimizde bu üç yakışıklı bize eşlik edecek. Sınıfı üç gruba ayıracağız kalan on öğrenci benimle çalışacak. Artık başlayalım. " dedi. Sınıfta bir uğultu oluştu. Moliere hemen müdahale etti. "Sakin olun seçimi siz yapmayacaksınız, bu baylar sizi seçecek, sahne sizin." dedi Moliere. Çocuklara resmen göz kırptı, inanamıyorum ya. Bana kesin Moliere denk gelir. Işte başlıyoruz. Bir tanesi öne çıkarak
"Ben Aras, sadece kızlar demeyi çok isterdim ama arkadaşlarımla aram bozulmasın bu yüzden listenin ilk onu benimle çalışsın, evet ilk on çok şanslı." dedi. Kabul ediyorum iyi gülümsüyor. Ama laflara bak, böyle tipler oldukça yalnızlık daha cazip geliyor. Ciddi ciddi bir kız çığlık attı. Işte böyle kızlar da var tabi. Diğer esmer olan öne çıktı.
"Ben Bulut, öncelikle bir sorum var, bu kalan 30 kişiden kendini en iyiler arasında görenler el kaldırabilir mi?" dedi. Tabiki kaldırıyorum. Benimle birlikte 4 kişi daha kaldırdı. Ama on kişi olmamız lazımdı. Lafı ağzımdan alıyor ve konuşuyor.
"Moliere benim için bir istisna mümkün mü, ben bu beş iddialı kişiyle çalışmak istiyorum." dedi. Bak bu şaşırttı işte.
" Peki, öyle yapalım."dedi Moliere. Şans ilk defa yüzüme gülüyor, kurtuldum o kadından. Kesinlikle bir terslik var. Diğerleri seçilmeyi beklerken biz hemen derse başladık. Beş kişi yan yana oturduk. Çocuk hemen üstünü çıkardı ya, biz zaten yüzünü çizeceğiz bu ne show merakıdır böyle. Küstah küstah konuşması da çekilmiyordu.
"Önceden uyarımı yapayım, zor beğenirim her konuda." dedi. Lafa bak bir de sırıtıyor.
"Senin beğenmen önemli değil."dedim kendimi tutamayarak. Cevap vermedi. Sadece suratıma baktı bir şey mırıldandı. Anlayamadım. Çok garip bir hali vardı. Artık odaklanmalıyım. Sabit durmuyor ki sadece mankenlik yapmadığını çok iyi basketbol oynadığını anlatıyordu. Dinlemek zorunda kalmak kötü. Nihayet bitti. Moliere'yi çağırdım. Önce " hmm" gibi bir ses çıkardı, beğendi eminim. Derken arkadan o küstah ses yaklaşmaya başladı.
"Ben daha sert bakarım yani çekici anladın mı? Köpek yavrusu gibi değil, mavi saçlı kız"dedi. Kulaklarıma inanamıyorum. Köpek yavrusu mu? Hakaret remen. Sakinliğimi korumaya çalışarak konuştum.
"Moliere Hanım bence gayet iyi olmuş gibi duruyor. "dedim ve hata yaptım.
"Küstahlık yapma Helya! Bulut kendini iyi tanıyordur dimi?"dedi. Devam etmeliydim.
"Ama.."lafım kesildi. Konuşana bakın bizim sarışın, aptal.
"Bu ders kötü bitti senin için , bu da bir ilk galiba."dedi aptal aptal sırıtarak. Kendi güldüğü yetmiyor Bulut mudur nedir o da güldü. Hayır sanane ne laf sokuyorsun? Eğilip çizdiği şeye baktım. Şey diyorum çünkü tanımsız. Intikam zamanı.
"Bunun da neye benzediğine bir bak istersen, Bulut."dedim. Tam olarak bakmadan
"Bence gayet iyi olmuş."dedi.Algılamakta güçlük çekiyorum . Beğendi resmen o berbat resmi.Birde kıza sırıttı ,numarasını istedi.Neymis aslında çok iyi fotoğrafları varmış, onun çizmesini çok istermis birde çok hünerli elleri varmış. Ne aptal ne uyuz ne kendini beğenmiş biri bu . Ne sanıyor kendini bu ? İsme bak Bulut . Aman ne kadar havalı. Dikilmiş onları izliyormusum gibi oldu. Hızlıca eşyalarını toplayıp sınıftan çıktım. Yol boyu elimde laf attığı resim , 'nasıl beğenmez ? Neyi var bu resmin ? ' diye düşünüp durdum. Eve geldiğimde çok yorgundum. Bu atölye işi beni fazla yıpratiyor galiba. Ama çok fena inat yaptım. Bu iş kişisel mesele haline geldi artık. Çarcabuk taytımı ve en sevdiğim bol t-shirti giydim ve kendimi yatağa attım. Saçımi da topuz yaptım ,evet fena atarlıyım bu gece .Hafiften bir müzik tamamdır, başlıyorum.
En son saate baktığımda 3:45 i gösteriyordu.Defteri yere bırakmak için eğildigimde ,yaklaşık on dakika öylece kalakaldim. Sırtım nasıl tutulmuş. Kendimi zar zor çevirdim. Sırt üstü dümdüz uyumak zorunda kaldım. Ama aklımda olan tek bir şey o suratı görmek için değer. O, kuyu kadar derin bakışları nasıl çizdiğimi görmeli, görse çok güzel olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHLARIN ADAMI
RomanceKaranlık bir geçmiş ve bu geçmişte yer almış üç gölge... Unuttular mı peki ? Asla ! Hep o günle yaşadılar , biri korkarak, diğeri öfkeyle ve öbürü aklında hep aynı soru işaretleriyle. Kitabı çok eğlenerek yazıyorum inanın her bölüm son...