GİRİŞ: Bana Bir Masal Anlat

63 13 10
                                    


"Senin ruhunla birlikte benim özgürlüğümde kanat olup uçtu, Baba"

 Önümde uzunca bir yol, yanlarında ise devasa boyutta sıralı şekilde dizilmiş ağaçlar vardı. Yaprakları, turuncu ve sarı arasında savaş verir gibi iki rengin karışımından oluşuyordu. Gökyüzü aydınlıktı, güneş yeni bir güne başlandığının haberini verircesine parıltılarını tüm dünyaya yayıyordu. Bulutlar adeta pamuk şekerlerini andırıyorlardı. Kuşların cıvıl cıvıl öten sesleri insanı yaşama ve özgürlük arzusuyla dolduruyordu.

 Ve bir anda Güneş parıltısını yitirdi, bulutlar dağılmaya, kuş sesleri kesilmeye ve ağaçların yaprakları dökülüp siyaha dönmeye başladı.

 Hızlıca koşmaya başladım. Bir yanda da etrafıma bakıp, bağırarak yardım istiyordum. Neredeyse yolun sonuna gelmiştim ama etrafta insan değil hayvanlar bile yoktu. Artık koşmaktan ayaklarımın altını hissetmiyordum.

"Kimse yok mu? Biri bana yardım etsin? Korkuyor..." cümlemi tamamlayamadan hıçkırıklar eşliğinde dizlerimin üstüne düştüm.

"Baba."

" Neredesin? Seni göremiyorum. Elimden tutup kaldırmayacak mısın? Hani korktuğum zaman yanıma gelecektin, saçımı okşayıp bana sarılacaktın? Neden yoksun Baba? Neredesin, sana ihtiyacım var görmüyor musun? Senin masallarına ihtiyacım var, Bana bir masal anlat Baba."

" Yaptığım hiçbir iş, dokunduğum, mutlu olduğum her şeyi mahvediyorum. Ben bu dünyaya sadece acı çekmek ve çektirmek için mi geldim he? Beni tek başıma bırakıp gittiğin için mutlu musun? Beni bu hale getirdiğin için kendinle gurur duyuyor musun Baba?"

"Baba, neden gittin!"

 Hızlıca yatakta doğruldum. Her yerim terden yapış yapış olmuştu. Bu nasıl bir rüyaydı böyle, yoksa kabus mu demeliyim?



ÖZGÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin