"Yeliiz o koliyi güzelce bantla kitapların içinden düşer."
"Anne zaten üç kere üstünden bantladım bir şey olmaz. Böyle devam edersek nakliyeciler geldiğinde biz hala toparlanmamış olacağız."
"Bitti zaten kızım sadece ıvır zıvır kaldı."
Yeliz camdan dışarı baktı. Nakliyeciler sokağın köşesinden dönmüş eve doğru geliyorlardı. Çok heyecanlıydı. Gerçi nasıl olmasın bugün o büyük gündü. Hatay'dan Eskişehir'e taşınma vakti sonunda gelmişti. Aslında biraz korkuyordu. Yeni okula gidecek,yeni arkadaşlar edinecek ve çevresi değişecekti sonuçta.
Ah bu şehirde son dakikalarıydı. Herkesle vedalaşmış ve gidiyordu. Bu şehirden bir Yeliz Bayram geçti dedi içinden.
Yelizler önde, nakliye arabası arkada yola çıktılar. Yeliz gizliden gizliye ağlıyordu. Geride bıraktıklarının arasında eski sevgilisi snop_dok'ta vardı. Onu düşünmeden edemiyordu. Kendine bir söz verdi. Eskişehir'de snop dok'tan başka kimseyi düşünmeyeceğim. O benim ilk ve son aşkım olacak diye geçirdi içinden. Fakat Yeliz' in bilmediği bir şey vardı. Kader çoktan planını yapmış idi.
Saatler geçmiş ve sonunda Eskişehir' e vardılar. Okulun açılmasına iki gün vardı. Koskoca iki gün ve Yeliz kimseyi tanımıyordu. Çok gergindi, davranışlarına yansıyordu.
İki gün evi yerleştirme telaşıyla çabucak geçti. Yeliz akşam banyoya girdi ve düşündü. "Herkes birbiriyle arkadaş olmuştur bir senede. Ben nasıl o ortama gireceğim. Offf dışlanmak istemiyorum."
Okulun ilk günü güzel görünmek istediği için akşamdan tüm bakımlarını yaptı.
Sabah olmuştu artık üstünü giyinip evden çıktı. Okul çok yakındı-yürüyerek gidilebilir- Yavaş yavaş yürüdü. Okulun bahçesi gözükmeye başlamıştı artık. Bayağı bir kişi gelmiş, biraz hızlansam hiç de fena olmaz diye düşündü.
Okulun bahçesinden içeriye girdi. Çok heyecanlıydı eli ayağına dolaşıyor ne yapacağını bilemiyordu. Sırası neredeydi ? Ya yanlış sıraya girerse.
Neyse ki sıraların başında yazıyormuş sınıflar. Yeliz sosyal bilimler lisesine gittiği için 9.sınıfa geçti. Herkes hazırlıkta tanışmış kaynaşmıştı.
Yeliz sıranın en arkasında duruyor ve kimse onunla ilgilenmiyordu. İstiklal marşı okundu , konuşmalar yapıldı ve sınıflara geçilmek üzere konut verildi.
Yeliz sınıfa kadar başı önde gariban gariban geldi. Birden birisi ile çarpıştı. Kalbi çok hızlı atıyor , sağlıklı düşünemiyordu. Beş on saniye göz göze kalakaldılar . Yeliz zor bela da olsan bakışlarını sıyırdı ve o an fark ettiki tüm sınıf onlara bakıyor.
Yelizi bu durumdan kurtaran hoca oldu. Çarpıştığı çocuğa elini sırtına koyarak "Hadi mete içeri. Daha ilk günden dersten sıkılırsan işimiz zor." Dedi.
Mete..Adı Mete'ymiş.Yeliz de içeriye girdi ve arkalarda boş bir sıraya oturdu.
Mete bu tarafa doğru geliyor. Yoksa yanıma mı ne olur ne olur..
Ne oluyordu Yeliz'e ? Hiç tanımadığı bir çocuğun neden yanına oturmasını istiyordu. Belki anlaşamayabilirdi.
Ah Mete zaten Yeliz'in arkasına ,kumral hafif balık etli bir kızın yanına oturmuştu.
Bu kızın Mete ile çarpıştığındada kendinise çok kötü baktığını görmüştü.
"Acaba sevgililer mi ? Tabi kii sevgililer yoksa neden yanına otursun aptal."
Herkes yerlerine oturdu. Anlaşılan kimse Yeliz 'in yanına oturmayacaktı. Daha ilk gün olur öyle diye geçirdi içinden Yeliz . Hala herkese rezil oluşunu hatırlıyor, utanıyordu.
Hoca konuşuyor idi aslında pek de dinleyen yoktu. Sonunda Yeliz 'i fark etti.
Yeliz ' e söz hakkı verdi. Tüm gözler Yeliz'e baktığından dolayı hafif gerilmişti. Sesi başta çok incede çıksa kendini tanıttı ve yerine oturdu.
Bu gün zor geçeceğe benziyordu..